Kırk Çeşme hamamında iyice yıkanıp temizlendikten sonra kısa bir fayton turunun arkasından nenemin evine getirilmiştik.
Ben çok küçük olduğumdan, canımın yanıp yanmayacağı konusunda pek bilgim yoktu, bu yüzden oldukça rahattım.
Benim için önemli olan, ilginin üzerimde olması ve oyuncak,çikolata gibi hediyelere kavuşmaktı.
Derken, sünnetçinin eve geldiği haberi odalarda yankılanmaya başlamıştı.
Sünnetçinin usturasından ilk nasibi ,Cengiz ağabeyim almıştı, Onun feryadı, figanı öyle fazla olmuştu ki evi çok iyi bilen teyzemin oğlu Yavuz, bir anda ortadan kaybolmuştu.
Kısa bir aramadan sonra,evin çatısına tüymüş olan Yavuz’da yakalanıp sünnetçinin önüne getirilmiş,Birkaç dakika süren bir bağrışmadan sonra, sıranın bana geldiğini çaresizce anlamıştım.
Elimden tutukları gibi beni yatağa oturttular, Kirvem; Fethi amcanın akrabalarından, Ömer Dedeydi.
Ömer Dede, İstanbul’a göç etmiş orada rahmetli olmuş ,çok sevimli ve hoş sohbet bir yakınımızdı.
Sünnetçinin elindeki usturaya gözüm ilişmişti ki ağzıma bir lokum basıldı, artık bundan sonra, bana operasyonu izlemek kalmıştı.
Sesim, soluğum çıkmadan olup bitene baktım, sünnetçinin “Allah hayırlı uğurlu etsin” sözleri ve ailemin sevinç çığlıkları içerisinde sünnet işinin bittiğini anlamıştım.
Yaralarımıza sünnet tozu döken Söğütlü’lü sünnetçi Mahmut Usta bir takım tavsiyelerde bulunup, zarfını aldıktan sonra görevini bitirip, evden ayrılmıştı.
Bize ayrılan üç yatakta yatmaya başlamıştık,İlginin ve hediyelerin iyisi Cengiz ile Yavuz ağabeylerimeydi.
Ben de halimden fazla şikayetçi değildim, ne de olsa bana da bir şeyler geliyordu.Sünnet sırasında bağırmadığımdan ve cesur davrandığımdan dolayı övgüler almamda beni gururlandırmıştı.
Annem ve babamın dahi hesaba katmadığı sünnet hikayemin böyle mutlu bir şekilde sona ermesi, ailemi oldukça rahatlatmış ,ileride yapılacak bir seremoniden onları kurtarmam, her kesin hoşuna gitmişti.
Gece ateşlerimiz yükselmiş ,ağrılarımız başlamıştı, neyse ki bu fazla uzun sürmemişti.
Sabah, her şey bir gün öncesine oranla daha iyi idi.
Üçüncü gün entarilerimizin ön tarafını bir elimizle kaldırarak, Ayaz Paşa camisin etrafında oynamaya dahi başlamıştık.
Fenni sünnetçilerin ve doktorların sünnet yapmalarından önce bu işi atadan ve dededen öğrenen sünnetçiler yapardılar, bunların içerisinde en şöhretlisi, şüphesiz Söğütlü’lü sünnetçiler diye bilinen Katmer ailesiydi.
Kadim dostum Mehmet Katmer hocanın babası Mahmut usta, bu işin inceliklerini amcası Ahmet ustadan öğrenmiş ve uzun yıllar Erzurum da sünnetçilik yapmıştı.
Ahmet ustada sünnetçiliği babası Mehmet ustadan,o da babası Şaban ustadan öğrenmiş ve böylece günümüze kadar bu mesleği taşımışlardı.
Yakın zamana kadar aileden Mehmet ve Mustafa Katmer kardeşler bu mesleği devam ettirmekteydiler.
Geleneksel sünnetçilik çok kısa süren bir operasyonla yapılırdı.
Sünnetçilerin, kullandıkları aletlerde birkaç çeşidi geçmezdi.
Ölçü almada kullanılan Mil, kıskaç ve ustura, sünnetçilerin kullandıkları malzemelerdi.
Ayrıca kanamayı durdurmak için kullanılan sünnet tozu da , Söğütlülü sünnetçi ailesi tarafından özel bir formülle hazırlanırdı.
Erzurum da isminden bahsedilen sünnetçilerden biriside Sitavuk’lu Musa emiydi.
Sağlık memuru Hacı Nedim Bozdemir’de tanınan sünnetçiler arasındaydı.
Doktorların ve sağlık memurlarının kesme yöntemleri ile klasik sünnetçilerin kesme yöntemleri farklılık göstermekteydi.
Eski metot da, kirve çocuğun bacaklarından tutar, ustura vurulurken, sünnetçi; “Muhammed’e salavat” der ve orada bulunanlar Salat-ı Selam getirirler ve sünnet biterdi.
Çocuk başka bir yatağa alınır,sünnetçi tarafından son kontrolü yapılır,daha sonra yakınlara yemek ikram edilir, mevlit okunur, sünnetli çocuğa hediyeler takılmasıyla bir gelenek yerine getirilmiş olurdu.
Sünnet esnasında daire eşliğinde gazel okunması da ortama bir başka güzellik katar, özellikle Alvarlı Muhammed Lütfi Hazretlerinin
“Gözler aydın olsun bugün efendim
Iyd-i sünnetiniz mübarek olsun
Şerafetli cemaati beğendim
Sur-i sünnetiniz mübarek olsun
Okunsun salâvat meclis kurulsun
Cemaatin gönlü gözü nur olsun
Bu hitanda feyz-i rahman bulunsun
Iyd-i sünnetiniz mübarek olsun
Muhammed Mustafa Ahmed-i muhtar
Bu sünneti bize kıldı yadigâr
Alamet-i İslam budur aşikâr
Sur-i sünnetiniz mübarek olsun” ……
gazeli okunurdu.
DEVAM EDECEK...