Haber Girişi : 16 Haziran 2014 21:49

AYAZ PAŞA MAHALLESİ-10

AYAZ PAŞA MAHALLESİ-10

Ayaz Paşa mahallesi Beden Dibi sokakta, büyük dedem Mısırlızade Mehmet Efendinin iki katlı çok güzel bir Erzurum konağı bulunmaktadır. 

 Bu evin ahır ve merek kısmı sökülerek nenemin oturduğu betonarme iki katlı bahçeli ev yapılmış.

Konağın asıl kısmı ise satılmış,bacası yıkılmış olsa da bu konak hala görkemini muhafaza etmektedir.

Rus işgali sırasında büyük dedemin bu evi hastane olarak kullanılmış, öyle ki Ruslar çekilirken koltuk değnekleri,sargı bezleri gibi hastane malzemeleri evde kalmış.

Rahmetli anam , hastalandıkları zaman, Ruslardan kalma ilaçlı pamukları, nenemin sırtlarına koyduğunu, sabah kalktıklarında bayağı fayda gördüklerini anlatırdı. 

 Yine; Ruslar çekilirken evimizin bahçesine epeyce silah gömmüşler, bu silahlarda yeni ev yapılırken ortaya çıkmış ama hepsi kullanılmaz halde pas içerisindeymişler.

İçerisinde hamamı olan bu konağı,anam anlata anlata bitiremezdi.

Rahmetli büyük dedem Mısırlızade Mehmet Efendi apandisitinin patlamasından dolayı bu evde rahmetli olmuş.

Mısırlızade Mehmet dedemiz, Taş mağazalar caddesinde bulunan mağazasında toptan manifaturacılık yaparmış, şu anda bu mağazada kardeşim Uğur ve teyzemin oğlu Yavuz Resuloğlu ticaret yapmaktadırlar.

Mısırlızade Mehmet Efendi son derece temiz ve şık giyinirmiş.

İstanbul’a mal almaya gittiği zaman önce Trabzon’a gider oradan da İstanbul’a geçer mal alır gelirmiş.

Getirdiği mal içerisinde konu komşunun ve fukaranın hakkını asla unutmazmış.

Rahmetli anam;  büyük dedem Mısırlızade’nin  İstanbul’dan konu komşu ve ihtiyaç sahipleri için getirdiği manifaturaları evin bir odasını doldurduklarını, paketler içerisinde evlere ulaştırdıklarını söylerdi.

Büyük dedemin evinde iki tandır bulunuyormuş, bu tandırlardan biri mahalledeki fakir fukaraya hazırlanan yemekler için her gün yakılırmış.

 Nenemin bu pişirme ve dağıtma işinde oldukça hassas olması, evdeki aile fertlerini ihmal etmesine sebep olurmuş.

 Anam rahmetli olana dek bu rahatsızlığını her ortamda söyler dururdu.

Genelde ekmek pişirilen tandırlarda ilk çıkan ekmek Haşlak olur, bu ekmekler kızarmamış olup  önce yenirler.

Kızarmış olarak daha sonra çıkan ekmekler ise Dastarlara(bez) sarılır saklanırlar.

Üç beyazdan biri olan tuz ise eskiden Erzurum’a Çat’dan merkeplerle getirilir ve evlere satılırmış.

Önce tuz serilir kurutulur, el değirmeninde çekilir, inceleri sofralık,biraz irileri yemeklik daha irileri ise den tuz olarak turşularda ve peynirlerde kullanılmak üzere ayrılırmış.

Mısrlızade Mehmet Efendi dedemin eşi ,yani büyük nenem Selime hanım, kendi halinde dindar bir hanımmış,  babası da Ayaz Paşa mahallesinde oturan hali vakti yerinde sofi yaşantısından dolayı çok saygı duyulan bir insanmış.

Tasavvuf ehli biri olan bu dedemde nefsini tezkiye için kendisine “Kirli Ali” dermiş.

Rivayet edilir ki; Haznedar çeşmesinin başında duran Ali Efendi’ye bir zat gelerek içerisinde altın bulunan bir kese hediye etmek istemiş, Ali Efendi kendisinin ihtiyaçlı olmadığını, bu keseyi ihtiyaçlı birisine vermesinin doğru olacağını söylemiş, bu zatta ben Hızır’ım, etrafı çok dolandım ama senden daha makbulünü göremedim diyerek oradan uzaklaşmış. 

Büyük dedemin bu keseyi alıp almadığını bilmesem de mezarı hakkında bir bilgi sahibi olmadığımı itiraf edebilirim.

 Mısırlızade Mehmet efendi dedem ile Selime nenemin izdivaçlarından nenem dünyaya gelmiş,bu durum aileyi öyle memnun etmiş ki nenemin ismini “Memnune” koymuşlar.

Mısırlızade Mehmet efendi dedemle eşi Selime nenemin mezarları Üniversiteye gidişte bulunan 100 yıl parkının olduğu mezarlıktaydı.

1970 yılının başına kadar şu andaki Aziziye parkı ile karşısındaki Yüzyıl parkının bulunduğu yerler mezarlıktı.

Mezarların bir kısmı çökmüş olduğundan insan kemikleri rahatlıkla görünüyordu.

Çocukluğumuzda buralarda çok dolaştığımızdan bu tür manzaralara pek alışıktık.

Bir gün rahmetli babam bu mezarlıkların yerlerinin taşınacağını söylemişti.

Bizimde o mezarlıkta büyük dedelerimden Hattat Mustafa Hulusi efendi ile Mısırlızade Mehmet efendi ve Selime nenemin mezarları bulunmaktaydı.

Bu üç büyüğümüzün mezarlarını alıp asri mezarlıktaki yerlerine taşımıştık.

 Nenemde fani alemden göç edince onu da annesinin ve babasının yanına yerleştirmiştik.

DEVAM EDECEK…