İnsanüstü kötü güçlerden korku, bundan birkaç yüzyıl önce Avrupa'da cadı avcılığına ve idamlara neden oldu.
Bu olaylar özellikle Almanya, Fransa, İsviçre, kuzey İtalya ve Benelüks ülkelerinde, yani Belçika, Hollanda ve Lüksemburg'da yaşandı.
Batı dünyasındaki cadı avlarını anlatan bir kitap "Avrupa'da ve Avrupa sömürgelerinde milyonlarca insan öldü" ve "başka milyonlarca kişi işkence gördü, sorgulandı, tutuklandı, suçlandı, nefret ya da korku yaşadı" diyor
Birinin cadılıkla suçlanması için kanıta gerek yoktu. Cadılar ve cadı davaları hakkındaki bir kitaba göre davaların "tek amacı sanığın ikna, baskı ya da zorlama yoluyla itirafta bulunmasını sağlamaktı"
Suçlananların yüzde 90'ı kadındı; özellikle de savunacak hiç kimsesi olmayan dul kadınlar.
Kurbanlar arasında yoksullar, yaşlılar ve bitkisel ilaç hazırlayıp ilaçları işe yaramayan kadınlar vardı.
Aslında hiç kimse tamamen güvende değildi; zengin ya da fakir, erkek ya da kadın, üst ya da alt sınıf fark etmiyordu.
Bir ürünü dolu vurduysa, bir inek sütten kesildiyse, bir erkek iktidarsızsa ya da bir kadın kısırsa bunun suçlusu kesinlikle cadılardı!
1200'lü yıllardan 1750'lere kadar, yaklaşık 600 yıl boyunca Batı'daki bu insanlıkdışı uygulamaların en güçlü referansı, Kilise ve onların ürettiği kaynaklar olmuştur.
600 yıl boyunca cadı olduğu varsayılan bu insanlar ağır cezalara çarptırıldı. En ağır cezalar diri diri yakılma, daha sonra ise suda boğma, diri diri gömülme geliyordu. Diğer işkence yöntemi ise ayaklara uygulanan darbeler ve parmakların çekiç ile ezilmesiydi.
Almanya, cadı avında merkez bir ülke olarak bilinir;1550-1650 arası dönemde, cadı avına en fazla kurban veren ülke Almanya'dır.
İngiltere'de cadıların idam edilmesi 1566 yılında yasallaşmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyanlarda aynı dönemlerde (Maruniler, Ermeniler), Yunan-Ortodoks Kilisesi'nin hâkim olduğu Hıristiyan bölgelerde cadı avcılığı yapıldığına dair herhangi bir bilgi yada kayıt yoktur.
Osmanlı tarihinde cadılık folklor konusu olmaktan öteye geçmemiş, dini ve hukuki bir kapsam kazanmamıştır.
Değerli okurlarım burada traji komik olan şudur ki; Avrupa yı medeniyet sembolü kabul eden bir çok kişinin bu bilgilerden yoksun olmasıdır.
Kendi insanlarını cadı safsatasıyla barbarca katleden, yıllar süren mezhep kavgarıyla birbirleriniyiyen bir toplum, bügün geçmişimizle bizleri hemde hiçbir tarihi bilgiye dayanmadan asılsız iddalarla mahkum etmeye çalışıyor.
Siyasi bir takım menfaatler uğruna,gelişen büyüyen yeni Türkiye'nin önünü güya kesmek için her fırsatta asılsız iddalar gündeme geliyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca ifade ettiği gibi. Bizim tarihimizde,barbarlık,soykırım,sömürü yok olmadı olamazda!
Tarih bilinciyle yetişen,köklerine bağlı, kendini geliştiren, çalışan nesillerle Büyük Türkiye hedefine varmak için bu asılsız iddalara gülüp geçerek yolumuza devam edeceğiz.