Duygu Demirdağ 11 Şubat tarihinde Youtube kanalında Bolivya’nın yeni Kültür Bakanı kadın hakları aktivisti Sabina Orellana Cruz ile akıcı İspanyolcasını kullanarak çok güzel bir röportaja imza attı. Röportajdan edindiğimiz bilgilere göre Quechua kökenli bir yerli Bolivyalı Sayın Bakan, Quechua Bolivya’daki 36 yerli halktan bir tanesi. Bakanlığın ismi Kültür, Sömürgesizleştirme (Dekolonizasyon) ve Ataerkilliği Ortadan Kaldırma Bakanlığı. Bakan, daha önce de Kültür ve Turizm Bakanlığı adı altında sömürgeciliğe karşı aslını bulma mücadelelerinin bulunduğunu ancak darbe hükümetinin bunları ortadan kaldırdığını söylüyor. Bolivya’daki yerli halkların İspanyol sömürgesi altında yıllarca asıllarından utanır biçimde yaşadığını söyleyen Bakan, bakanlığın isminde buna vurgu yapılmasının da Bolivya halklarının mücadelesinin bir sonucu olduğunu belirtiyor. Ataerkillikle ilgili soruya gelince de biz kadın ve erkekler tarihimiz boyunca eşit yaşamış ve birbirimizi tamamlamıştık, sömürgecilerin bize dayattığı bir düzendi, kadının erkekten daha aşağıda olması diyor Bakan Cruz. Erkeklerin, her zaman kendileri tarafından işgal edilen siyaset koltuklarına, önemli pozisyonlara bu kez kadınlar gelince kendilerine haksızlık yapılmış gibi hissettiklerini belirtiyor. Üstelik çok isabetli bir şekilde bakan bunun sadece Bolivya devletinin değil dünyanın yapısal bir sorunu olduğuna değiniyor.
Sömürgeciliğin ve ataerkilliğin böylesine iç içe geçtiği bir anlayışta röportajda açıkça geçmese de Bakan Cruz’un anlattıkları bana paternalizmi hatırlattı. Paternalizm, çeşitli ortak yönleriyle bir arada bulunan insanlardan oluşan birimlerin başında lider kabul edilen kişinin o topluluk için her kararı alması, bireyler için neyin iyi olduğuna yine bu liderin karar vermesi anlamına geliyor. Felsefik gelişim bakımından da paternalizm, aile yapısına benzeyen devletlerde de tıpkı baba figürü gibi bir reis olması gerektiği ve o devlet liderinin bir babanın ailesini koruyup kollama gerekçeleriyle ailedeki her meselede son sözü söylemesi gibi vatandaşların hayatının her alanına müdahil olması anlamına geliyor. Yani Bolivya gibi ülkelere; sizin için en doğrusunu biz biliriz, siz cahil ve geri kalmışsınız düşüncesiyle giden sömürgeciler ve kadınlara, sizin nasıl güvende olacağınızı, hangi işlerde başarılı olacağınızı, bir kadının nasıl en mutlu hayatı yaşayacağını en iyi biz biliriz düşüncesiyle hareket eden politikacılar aynı fikirsel cemaatin üyeleri. Dolayısıyla bugün ataerkillikle mücadele denince tıpkı Bolivyalılar gibi kendilerine haksızlık edilmiş hisseden siyasetçiler, iş dünyasının önde gelen isimleri, söz konusu Güney Amerika, Afrika ülkelerinin sömürgecilikle mücadelesi denince kendilerini sömürgecilere haksızlık yapılmış hissetmiyorlardır umarım. Yani bugün devletin hangi yollarla mutlu olacağımıza, hangi düşünsel kaynaklardan besleneceğimize karar vermesini ne kadar normal karşılayacaksak kadın ve erkeklere kültürel olarak biçilen gömlekleri de böyle kanıksayarak giyebiliriz.
Bakan Cruz sözlerini sonlandırırken ister şehirli olsun ister köylü ister Bolivya’dan olsun ister Bolivya dışından tüm kadınlara nereden geldiklerini unutmamaları ve aldıkları görevleri bu bilinçle yerine getirmeleri için çağrıda bulunuyor. Ben bir önceki adımdan sesleneceğim, inisiyatif almaktan, belirli pozisyonlar için mücadele etmekten, yetki almaktan çekinmemek dileğiyle!