Devir devran değişmiş, batı orduları yeni icat ettikleri silahlarla ordularını donatmışlar, yıllardır karşısında tutunamadıkları Osmanlı karşısında zaferler elde etmeye başlamışlar.
Devlet şaşkın, üzgün; yeni arayışlar içinde malumunuz.
Velakin yeniçeri zamanın ruhundan habersiz, hâlâ eski kafada.
Islahat çabalarına şiddetle karşı koyup, diyor ki : "Dalkılıç olup küffarı birbirine katarız!"
*
Katamıyor! Ordularımız zafere hasret, asker perişan, devlet adamları biçare.
Sultan III. Selim devrinde Nizâm-ı Cedîd ordusu kuruldu bu arayışların neticesinde, malumunuz.
Vuku bulan şiddetli itirazlar karşında kamuoyu oluşturmak maksadıyla kaleme alınan Hülasat-ül Kelam Fi Redd-il Avam isimli Koca Sekbanbaşı Risalesi güzel bir eserdir. Kadim kaynaklardan naklen, galiba ikinci Viyana bozgunundaki bir hadiseyi aktarıyor yazar eserin bir bölümünde, ben de sizlere nakledeyim izninizle:
"Küffarın askeri tabur tabur olup bozulmamak için aheste beste alın alın gelürler ve topları markovidsaat gibi mücella (parlak) ve gülleleri (... )olmakla bir top bir dakikada tamam on iki kere doldurup atubdur.
İslam tarafından faraza bin adet tüfek atılıncaya kadar, küffar tarafından seksen bin salkım gülle ve kurşun yerden gelmekle buna dayanmak takat-ı beşerden hariç oldu.(İnsan gücünün ötesinde.)
*
Çok hazin değil mi?
Devrinin yüksek teknoloji ürünü ateşli silahlarıyla haçlı ordularını dağıtıp, İstanbulun gülle işlemeyen duvarlarını kevgire çeviren ordumuzun geldiği vaziyet buydu maalesef. Ve bu tablo milyonlarca cana, mala, sonra da bir koca İmparatorluğa mal oldu.
*
Sonra toparlandık şükür, yeni bir devlet kurduk.
Ordumuzu gücümüz yettiğince donattık.
Ama sonra ne olduysa oldu, yine el silahıyla harbe girme hastalığımız nüksetti. ABD, Alman, İngiliz silah tüccarlarının baş müşterisi oluverdik.
Avuç avuç döviz döküp Alaman tankı aldık, ferman geldi PKKya karşı kullanma!
Savaş uçaklarımızın elektronik aksamını İsraile modernize ettirdik, gece uçuşlarında kör olduk!
PKK ile kanlı mücadelenin kırk sene sürmesinin bir nedeni bu değil mi?
Ordunun, Polisin yönetici kadrosuna FETO-NATO hainleri sızsın, komutan FETÖDEN- SİLAH NATODAN!
Zafer mi beklenir, böyle bir ordunun seferinden!
*
Geçenlerde bir TV programında ünlü güvenlik uzmanlarından birisi anlattı, şaşakaldım.
Birliklerimizin köşeye kıstırdığı teröristleri sarmış bizimkiler, o esnada hainlerin imdadına bir ABD helikopteri yetişmiş.
Tam tahliye edecekken bizim uçaklar ulaşmış olay yerine, ateş emri verilmiş helikoptere.
Pilot nişan almış, basmış butona, tık yok! ABD üretimi F-16 füze göndermiyor, ABD Helikopterine, öyle programlanmış.
Yazılım öyle, bozulum yok!
*
Nihayet çok şükür Ordumuz büyük gailelerin ardından millileşmeye başladı da içimiz ferahladı.
*
Askerimizin kullanacağı piyade tüfeğini bile üretemeyen Türkiyeden, siyasi iradenin kararlılığı sayesinde milli tankını, tüfeğini, topunu üretmeye başlayan bir Türkiyeye geldik, çok şükür.
24 saat havada kalabilen insansız hava aracını ürettik önce, sonra bunu yerli akıllı füzelerle donattık. Fırtına obüsleri, tanklar, yerli piyade tüfekleri, mühimmatlar düşmana göz açtırmadı. İHA-SİHA filolarımız düşmana mağaraları, bin bir emekle inşa ettikleri beton tünelleri dar etti.
*
Güçlü Türkiye için yerli ve milli silahlarla donatılmış güçlü bir orduya ihtiyacımız var.
Son zaferler bu yolda büyük mesafe aldığımızı gösteriyor.
Önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, iman dolu göğüs zaten Türkün Allah vergisi hazinesi. Onu yerli sistem ve silahlarla buluşturdun mu al sana dünyanın yenilmez süper ordusu
*
Allah milli savaş sanayiimizi bu muhteşem seviyeye yükseltenlerden binlerce razı olsun. Memleketi muhannete muhtaçlıktan, yenilgi zilletinden, silah/cephane dilenme illetinden kurtardılar.
Artık, İHALARI/SİHALAR taarruz ettikçe düşmanın buna dayanması takat-ı beşerden hariç oluyor!
Mutlu ve gururluyuz.