Erzurum, ata yurttan ana yurda taşınan âşıklık geleneğinin hayat bulduğu önemli şehirlerden biridir.
Saz ve sözleri ile insanlığa mesajlar vermiş Erzurumlu âşıklardan biri de Âşık
Erbabi dir
1805 yılında Erzurumun Karaz köyünde doğmuş olan Erbabinin asıl adı
Hüseyin Farki Efendidir.
Karaz köyünden çıkan Hüseyin Farki Efendinin ailesi Erzuruma gelip Caferiye
Mahallesine yerleşmiştir.
Hüseyin Farki Efendi genç yaşında Kadiri Tarikatına ilgi duymuş intisap ettiği
bu dergâhtaki şeyhinin kendisine Erbâb demesi üzerine Erbabi mahlas
ismini kullanmıştır.
Anadoluyu gezen, Sultan Abdülmecitle görüşen Erbabi şiirlerini aruz ve
hece vezni ile yazmıştır ama divan tarzını daha çok önemsemiştir.
Aruzla yazdığı eserlerinde Fuzuliden etkilendiği anlaşılan Erbabi, halk âşıkları arasında üstat olarak benimsenmiştir.
Âşıklık geleneğinin yaşatıldığı Erzurum, Kars, Bayburt ve Erzincan gibi şehirlerdeki
aşıkları etkilemiş olan Erbabi, âşıklık dünyasının ünlü ismi Sümmaniye de saz
çalmasını öğretmiştir.
Çardaklı kahvelerde curası ile şiirler söyleyen Erbabinin, tasavvuf ağırlıklı şiirleri
ünlüdür.
Erbabi, şiirlerinde toplumsal sorunlar ile aşk, gurbet, ahlâk gibi konuları dile
getirmiş insanlara ilâhi aşkın yollarını göstermiştir.
Badeli âşıklardan olan Erbabi, musikiye olan ilgisinden dolayı kaba softa
ham yobazlar tarafından anlaşılamamış hatta zaman zaman haksız eleştirilere
muhatap olmuştur.
Erbabi bu cahil yaklaşımlara âşıklık üslubu içerisinde gerekli cevabı fazlasıyla vermiştir.
Taşmağazalarının altında bulunan Çardaklı Kahvede Erbabi saz çalıp şiir
söylerken ortamda bulunan bir din alimi öfkeyle ayağa kalkmış ve onu protesto edercesine ortamı terk etmiş.
Bu cahilce tavra karşı canı sıkılan Erbabi, sazının tellerine dokunarak
Ehl-i aşk eyler niyâzi, yâre nâzı dinlemez
Nice yâr olur ki nâz eyler, niyâzı dinlemez
Nev-benem bir devr-i daimdir, bu dünya devreder
Güz giderse kış gelir, vaktinde yazı dinlemez
Tâbi olmuştur ezelden berü az-çok kimseye
Böyle bir darb-ı meseldir, çoklar azı dinlemez
Meclis-i irfânı kor kalkar gider câhil gibi
Kalb-i gafil mahrem-i esrâr-ı râzı dinlemez
Bellidir ahvâlı Erbâb-i riyâ meşrebinin
Kizbi söyler, gıybeti dinler de sazı dinlemez gazelini okur.
Vasiyeti üzerine mezar taşı olmayan ve 1882 yılında Erzurumda ölen Erbabi,
Üç Kümbetler civarında defnedilmiştir.
Bilindiği üzere şu anda Üç Kümbetler civarında yeni bir proje başlatılmış olup
tarihi eserlerin etrafı açılmış bulunmaktadır.
Bu plan içerisinde Âşık Erbabiye ait sembolik bir mezarın yapılması kültürümüz
adına güzel bir kazanım olacaktır.
Kaynakça: Erkal Abdülkadir, 2015.
Erzurumun Yüzleri, Atatürk Üniversitesi, Erzurum