Dünyanın ne kadar zikzaklı yollar çizerek yörüngesine devam ettiğini, sanırım daha evvel sizlerle paylaşmıştım. Hep bir kararda, hep bir doğrultuda seyrine devam etmiyor. Mevsim geçişlerinin yanında, geceler ve gündüzlerde birbiri ardına geliyor. Hal böyle olunca dünya içindeki tüm canlı cansız insanları da etkiliyor. İnsanların kimi acılara göğüs gerebilirken, kimileri başlarının üzerine düşen sinekten dahi rahatsız oluyorlar. Tabi ki, konum insan karakterlerini incelemek olmayacak. Ama kısada olsa insanın davranış fizyolojisinden bahsetmenin de yararlı olacağını düşünüyorum.
Hayatta bir takım insan guruplarıyla gün be gün karşılaşırsınız değil mi? Kimileri sevecen ve cana yakın, kimileri itici ve nahoş. Kötülüklerinde maalesef yaşandığı dünyamızda, insanın davranışsal ve kalıtsal bir takım özelliklerinin ardında saklı huy ve hareketlerinin varlığı küçümsenemeyecek bir gerçek. Rol alığı guruplardaki büyük rolleri oynama veya sahneleme noktasındaki zaafları, onun mükemmeliyetçi bir varlık olmadığının da bir göstergesi bence. Tabi ki, sözüm insan olma şerefine nail olabilmiş, sorumluluk ve yükümlülüklerinin bilincinde olan insanlar için geçerli değil. O tip insanlar zaten doğuştan planlı ve programlı, mükemmel olmak için. İnsan yaşamını dolu dolu yaşamak, bu hayatın lezzetine vararak hayatını sürdürmek ister. Ancak bu yaşam doğrultusunda, yaptığı her şeyi mübah görerek nemelazımcı bir zihniyet ile yoğrulmuş hareketler bütününün kendine ve çevreye vereceği zararı oturup bir düşünün.
Çok güzel ve anlamlı bir Arap atasözü geliyor aklıma.
?Men Dakka, dukka.? Çalma kapımı bir gün mutlak çalarlar seninde kapını. Oldukça anlamlı bir atasözü.
-Aman canım yaptımsa ne olur.
-Buda onu hak etmişti hani.
-Yine olsa yine yaparım.
-O da kaşındı.? Gibi cümleleri çoğaltmak mümkün bu olaylar bütününü anlatmak için. Bakın size bir olay anlatayım. Adamın biri sahtekârlıkta ve hırsızlıkta ustaymış. Çalmadığı ne bir kapı nede bir mahalle kalmış. Bir gün sabah uyandığında etrafına bir bakmış ki, evinde hiçbir şeyi yok. Gece nesi var, nesi yoksa profesyonel bir hırsız alıp götürmüş. Tabi demiş içinden hırsız; el üstünde el vardır. Bu yaptıklarım yanıma kar mı kalacaktı.
Hiç insanın; yaptığı işler yanına kar olarak kalır mı? Kim bir iyilik yapmışsa onun mükâfatını, kimde bir kötülük yapmışsa onun cezasını görecek. Bu bizim için ilahi bir mesaj. Velev ki yapılanlar iğne ucu kadar da olsa. Görülecek bu sonuçların bir kısmını biz bu dünyada diğer kısmını da ahiret yurdunda göreceğiz. Yapmamız gerekenler çok basit. Bizleri ilahi kameraların her an çekim yaparak, hayatımızı karelere böldüğünün şuurunda olalım bu bize yeter de artar bile. Bu gün yaptığımız her iş, yarın inanın muhakkak karşımıza çıkacaktır. İsterseniz bunu bir deneyin. Ama sonuçları büyük olan işler hariç. Onun mükâfatını da, cezasını da verecek olan makam belli. Yeri mi? Yerini hiç sormayın. Yeri de O yüce varlığın bilgisinde saklı?
Hayatın sizi daraltmadığı, doğru-dürüst yaşantıların bilgeliğinde; yaşamımızın her karesinin kayıt altına alındığının bilinci içinde bir hayat geçirmeniz dilek ve temennilerimle. Sağlıcakla kalın efendim.
Yüzünüz Hep Gülsün?