Sözlükte yüceltmek büyük olduğunu kabul etmek anlamındaki tekbir, bir dini terim olarak Allah (C.C.) Hazretlerinin zâtı, filleri ve sıfatları itibariyle her şeyden yüce ve üstün olduğu manasına gelen Allahüekber cümlesini yahut bunu söylemeyi ifade etmektedir.
Tekbir yani Allahüekber başta namaz olmak üzere, birçok dini ibadetin esası veya tamamlayıcısıdır.
Ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir. Müddessir (1-3) mealindeki Ayet-i Kerimede, yüce Rabbimizin, adını yüceltme emri, peygamberliğin ilk günlerinde tevhit inancının bir parçası olarak ve Bakara -185, İsra - 111, Hac -37. gibi birçok ayette de geçmektedir.
Hz Adem (A.S.)den itibaren, insanlık tarihi boyunca insanların, Allah (C.C.) Hazretlerinden başka varlıkları yüceltme, putlara tapma ve onlara tazimde bulunma, onlara adaklar ve kurbanlar sunma gibi, tevhit inancıyla bağdaşmayan birçok tutum ve davranışlar ortaya koydukları bilinen bir gerçektir.
İşte bunlar karşısında, İslamiyette namaz, hac, kurban, ezan gibi, birçok ibadetlerde tekbire yer verilerek yüce Rabbimizin azametinin görüldüğü her yerde ve günlük hayatta çeşitli sebeplerle tekbir getirilmesi tavsiye edilmiştir.
Her gün beş vakit namazdan önce okunan ezan ve farz namazlarına durulurken okunan kâmet, tekbir sözlerini ihtiva eder. Beş vakit namaz kılan bir Müslüman, bu namazlarda 161, kâmetlere 30, tespihlerde 165, eğer eşlik ederse 30 kere ezanlarda olmak üzere toplam, bir günde, 386 kere Allahüekber demektedir.
Bugün dünya üzerinde bir milyar, 750 milyon Müslüman var. Bunların 500 milyonu namaz kılsa bunun anlamı, günde 194 milyar Allahüekber dir.Ülkemizde 80 bin cami var. Bunlarda
okunan ezan ve kâmet 4.800.000 eder. Bu da 194 milyar,4 milyon sekiz yüz bin demektir. Hele Kurân kurslarında, İmâm- Hatiplerde, kurumlardaki mescitlerde okunanları tam bilemiyoruz.
Biz hariç, 56 İslam ülkesinin her birinde, ortalama 30 bin cami olsa, toplam, 1 milyon 680 bin cami eder. Her birinde 60 kere ezan ve kâmet okunsa bu da 100 milyon 800 bin eder. Demek
ki kaba bir hesapla, yüce Rabbimiz Allah (C.C.), dünyanın dört bir yanında her gün 194 milyar, 105 milyon, 600 bin tekbir getirilerek tesbih ediliyor ki bu çok muhteşem bir şeydir.
İşte, kâinatın Rabbi Allahımız, böyle övülmeye lâyıktır. İşte kendisine ibadet edilecek Rabb budur. Âmenna ve saddakna. Hz. Peygamber (S.A.V.), Namazın anahtarı temizlik, haram kılanı tekbir, helâl kılanı selâmdır buyurmuşlardır.
Yine, Resûl-i Ekrem (S.A.V.), iftitah tekbirine yetişmek şartıyla kırk gün cemaate gelen kişiye, Allahın, biri cehennemden, ikincisi münafıklıktan kurtuluş olmak üzere, iki berat vereceğini
bildirmiş (Tirmizî, Salât, 64) ve namazın özünün iftitah tekbiri olduğunu söylemiştir. (Heysemî, II, 273) Yine, Kuran-ı Kerimde, bazı sûrelerin tilâvetinden sonra tekbir getirilmesi
sünnettir. Bu konuyla ilgili olarak vahyin bir süre kesintiye uğramasından sonra, Duhâ sûresinin inmesi üzerine, Hz. Peygamber (S.A.V.)in, Allāhüekber deyip sevincini gösterdiği,
Duhâ ve ardından gelen sûrelerin peşinden tekbir getirilmesini istediği, Abdullah b. Abbas gibi ashabın ileri gelenlerinin de Kuran okuttukları kişilerden, bu sûrelerden sonra tekbir
getirmelerini istedikleri rivayet edilir. (Hâkim, III, 344)
Tekbir bir müslümanın hayatında yaygın biçimde yer tutması gereken faziletli bir zikirdir. Yukarıda açıklananlar dışında kurban amaçlı olsun veya olmasın hayvan keserken (Buhârî,
Edâhi, 14), avlanma esnasında ava ateş ederken yahut avcı hayvanı ava salarken besmeleden sonra tekbir getirmenin müstehap olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır.
Bunun yanı sıra gece namazı için uyanan kişinin namaza tekbir, hamd, tesbih, tehlîl, istiğfar ve dua ile başlaması; savaşta, bineğe binerken hilâl ilk görüldüğünde, dağ ve tepe gibi, yüksek bir
yere çıkarken sevindirici bir olayla karşılaşıldığında tekbir getirilmesi müstehap sayılmıştır.
Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allaha mahsustur de ve Onu tekbir ile yücelt. (İsra -111).
Selam ve saygılarımla
23.09.2019 11:47:00