‘’Tamam… Uzmanlar konuşsun da, bu spor onlar kadar benim için de yapılıyor…O zaman ben de konuşurum’’ demekten niye korkuyorsun Alper!..
Milyonlarca dolar harcanıp çekilen filmler eleştirmenler için mi çevriliyor? Yarışlar, tiyatrolar eleştirmenler için mi sahneye konuyor?
Turizm şirketleri, o dünya turlarını gezi yazarları için mi düzenliyor, senin için mi? Gitmiyor, gezmiyor, görmüyor musun? Niye fikrin olmayacakmış senin? Niye fikrini söyleme hakkın olmayacakmış o zaman?
Güzellik kimin için Alper?... Sevgi kimin için?..
Ben sıradan bir insanım Alper… Hiçbir özelliğim ve uzmanlığım yok.
Sıradan… Hani iskeleye yanaşan vapurdan içinden bir an önce çıkmaya çalışan ve sokaklara karışan binlerden biri kadar sıradan.. . Belki senden ve onlardan birazcık tek farkım… Beni ‘’sıra dışı’’ yapan farkım…
Ben düşünüyorum. Belki de düşündüğümü söylemekten korkmuyorum… Çevremdeki düzen beni susturmayı pek başaramadı. Israr ettim. Gayret ettim. Konuşuyorum.
Sen de düşünüyorsun dostum. Sen de yediğin, içtiğin, seyrettiğin, dinlediğin, izlediğin, gezdiğin, baktığın, kokladığın, gördüğün, tattığın her şey hakkında fikir sahibisin. Çünkü beynin var… Beş duyun var ki düşünüyorsun…
Ama susuyorsun… Beynin öyle etki altına kalmış ki, kendin susmakla kalmıyor, konuşana, fikrini söyleyene de tahammül edemiyorsun.
Bu memlekette insana doğduğu günden itibaren konuşmayı öğretmeye çalışırlar.
Kurslar açılır, diksiyon dersleri verilir... Ama öğrendiği günden itibaren de, hep susması söylenir… Hep susması…
Sana öğretildiğine göre ’’ayrılmış insanlar’’ vardır. Sadece onlar konuşma hakkına sahiptir. Sadece onlar konuşabilir.
Sen sadece düşünürsün.
Konuşmadan…
Düşün Alper düşün… Hiç konuşma. Sadece düşün…
İşimiz çok Alper… İşimiz çok!..
Abdurrahman KARAL
abdurrahmankaral@hotmail.com