Şiirleri ile Bütünleşen Şair

ŞİİRİYLE BÜTÜNLEŞEN ŞAİR:

MEHMET AKİF ERSOY

O, İstiklal marşımızın müellifidir. İstiklal marşımız aslında bizim istikbal marşımızdır, istikbal arayışımızdır. Çünkü bu marş, kurtuluş savaşını vermiş ve başarmış Müslüman Türk milletinin istikbalini aradığı bir zamanda yazılmıştır. Çünkü bu marşta Akif, milletimizin istikbalini resmetmiştir.

Esaretin Müslüman Türk milletinin kaderi olamayacağını ne güzel dile getirmiştir:

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Müslüman Türk evlatlarını silkeleyen, onlara kim olduklarını hatırlatan, onlara ufuk veren, misyon yükleyen şu mısralar ne muhteşemdir:

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.

Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Vazgeçemeyecekleri mukaddes değerleri Türk evlatlarının zihinlerine nakşeden, ruhlarına işleyen şu mısralar ne kadar mana yüklüdür:

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

Akif, şiirlerini kaleminin mürekkebinden değil, gönlünün derinliklerinden çıkarmıştır. O sadece yazmamış aynı zamanda yaşamıştır. Yoksa bu satırlar bizi bu kadar titretmez, ruhlarımıza işlemezdi.

Onun vatanperverliği son zamanların meşhur ifadesiyle sözde değil özdedir. Anadolu?nun çeşitli yerlerinde Müslüman aydın sıfatıyla verdiği vaazların Milli Mücadelenin başarıya ulaşmasında çok büyük payı vardır. Kastamonu Nasrullah Camii?ndeki vaazı bunların en ünlüsüdür. Hem de gönüllü olarak gittiği bu yerlere İstanbul?da yüksek maaşlı görevini bırakarak koşmuştur.

Baytar mektebinde okurken, önce ölenin çocuklarını diğeri bakmak üzere sözleştiği arkadaşının çocuklarını yirmi sene sonra geçim sıkıntısı olmasına rağmen evine alıp okutması, onun ne kadar vefalı bir insan olduğunun en büyük şahididir.

İstiklal marşını ortaya çıkaran tarihi olayı arşivlerden şöyle okuyoruz: 1920 yılının son aylarında Erkan-ı Harbiye Riyaseti?nin isteği ile Maarif Vekaleti milli marş güftesi için bir yarışma açar, yarışmaya 700?den fazla şiir gelmesine rağmen nitelikli bir manzume bulunamayınca konulan maddi mükafat sebebiyle yarışmaya katılmayan Mehmed Akif?in de bir marş yazması ısrarla istenir, mükafat şartının kaldırılması üzerine Akif şiirini tamamlayarak teslim eder, Meclisin 12 mart 1921 tarihli oturumunda ayakta dinlenen şiir ittifakla İstiklal Marşı güftesi olarak kabul edilir. Ancak meclis kararı olduğu için kazanana verilmesi zaruri hale gelmiş bulunan nakdi mükafatı almak mecburiyetinde kalan Akif, parayı Darü?l-mesai adlı bir hayır cemiyetine bağışlar.

O karakter abidesi insan paraya talip olmaz, Türk milletinin gönlüne talip olur ve Müslüman Türk milletinin gönlünde hak ettiği yeri alır. Mekanı cennet olsun?

 
Enver Osman KAAN
Diyanet İşleri Başkanlığı Darıca Eğitim Merkezi Öğretmeni
enoskaan@hotmail.com

13.03.2009 22:52:00