Sayısız bu nimetlerin önemli bir kısmına hiçbir bedel ödemeden sahibiz. Hiçbir dahlimiz olmadan sahip olduğumuz bu nimetler için şükür borcumuz vardır.
Şükrün ilk basamağı marifettir, nimeti vereni tanımak.
و ما خلقت الجن والإنس الا ليعبدون “Ancak insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım” ayetindeki ليعبدون ifadesini ليعرفون diye tefsir edenlerde vardır. O zaman mana “İnsanları ve cinleri beni tanısınlar, bilsinler diye yarattım” olur.
Şükrün ikinci basamağı nimetin kadrini bilmektir, nimetin farkına varmaktır. Aslında nimetin farkına varmak ayrı bir nimettir. Bu itibarla nimete şükür var olan nimeti bağlamak, gelecek nimeti de avlamaktır.
Şükrün üçüncü basamağı ise nimetin hakkını vermektir, nimeti bilinçli kullanmaktır. Ramazan ayı, yoğun hayat temposunda sıradanlaşan birçok nimetin farkına varmamızı sağlar ve bu nimetlerin kadrini bilme, doğru şekilde değerlendirme bilincini bize kazandırmaya çalışır. Nimetler ile perverde Müslüman bu ramazan günlerinde ramazanı ihya sadedinde neler yapabileceğini, kaç yıkık gönlü tamir edebileceğini, kaç fakirle sofrasını paylaşabileceğini, ne kadar insanla iftar sofrasında buluşabileceğini, kaç yaşlının, hastanın derdine çare olabileceğini, zekatını hesaplayıp, fitresini çıkarıp fakir-fukara, garip-gurebayı nasıl sevindirebileceğinin hesabı içerisinde olmalıdır.
Kulun rabbi ile buluştuğu en değerli şükür ortamlarından biri ibadet anlarıdır. Bir ibadet mevsiminin içerisinde olmanın sevincini yaşıyoruz, mutluluğunu taşıyoruz. Bu vesile ile ramazan ayının ailelerimize, milletimize, İslam alemine ve insanlığa barış, huzur, birlik ve dirlik getirmesini diliyorum
Enver Osman KAAN
Yorum ve görüşleriniz için ... enoskaan@hotmail.com