Prof. Dr. Fuat Sezgin Fahri Doktora Diploma Töreni, Atatürk Üniversitesi'nde gerçekleşti. Kültür Merkezi A Salonu'nda düzenlenen Fahri Doktora Diploma Törenine, İslami Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin, Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanvekili Eyüp Tavlaşoğlu, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı, Aziziye Belediye Başkanı M. Cevdet Orhan, fakülte dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Hayatını kadim İslam medeniyetinin kaybolmuş değerlerini bulmaya ve onları insanlık ailesine sunmaya adamış olan Sayın Fuat Sezgin hocamıza tevdi edilecek olan Fahri Doktora programına hoş geldiniz sözleriyle konuşmasına başlayan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, insanı diğer varlıklardan ayıran iki temel özelliğin olduğunu belirterek, bunlardan birinin düşünen varlık olması, diğerinin ise irade sahibi olması gerektiğini söyledi.
YİTİK HAZİNELERİN KÂŞİFİ"
Bu noktada Fuat Sezgin hocanın zirve isimlerden biri olduğunun altını çizen Rektör Koçak, konuşmasına şöyle devam etti: "Hocamız hayatı boyunca yaşama zevkini bırakıp sabır ve azimle hakikatin peşinde koşmuş, çalışkanlığı ve gösterişsiz yaşamıyla ilmin işçiliğini yapmış örnek bir ilim adamı, olağanüstü bir irade kahramanıdır. Sayın Hocamızın literatürde bilinen en yaygın ismidir. Bu sıfat, cevher şahsiyetleri tarifleyen bir sıfattır.
Hayatını kütüphanelerde geçirmiş, Hindistan'ın en güneyinden, Madras şehri kütüphanelerine kadar dünyanın bütün kütüphanelerinde çalışmış "kütüphane gezgini" dir. Yine hayatını kadim İslam medeniyetinin kaybolmuş değerlerini bulmaya ve onları insanlık ailesine sunmaya adamış; beraberinde doğu toplumları ile batı dünyasının sorunları üzerine düşünmüş, derinlikli, çok boyutlu ve kuşatıcı bir bakış açısıyla sorunlara yaklaşıp insanlığın derdiyle dertlenmiş bir irfan erbabıdır.
İfade ettiğim gibi, hocamız sadece milletimizin değil, insanlık ailesinin en mümtaz cevherlerinden biri, peygamber mesleği icra eden çağdaş bir ilim dervişidir."
Bu noktada, böylesi bir mümtaz şahsiyete, Senatomuzun oy birliğiyle aldığı karar gereği, Onursal Doktora beratı tevdi etmenin şahsım ve üniversitem için büyük bir gurur vesilesi olduğunu belirtmek isterim."
Rektör Koçak'ın konuşmasının ardından, Fahri Doktora Diploma Törenine geçildi. Atatürk Üniversitesi Senatosu tarafından tevdi edilen Fahri Doktora Diploması, Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak tarafından, dünyaca ünlü İslami Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin'e takdim edildi.
Fahri Doktora Diploma Töreninden sonra ise Prof. Dr. Fuat Sezgin, "Müslümanlar Coğrafya Bilimini Nasıl Hazırladılar" konulu konferansını verdi.
Müslümanların Coğrafya Tarihine Bugüne Kadar Bilinmeyen inanılmaz Büyük Katkısı
1984 yılında, yani coğrafya alanını eğildiğim ilk yılda Topkapı sarayında 14. yüzyıldan kalmış 27 ciltlik bir Arapça ansiklopedide miladi 9. yüzyılın ilk çeyreğinde Abbasî halifesi al-Ma'mün tarafından pek çok coğrafyacı ve astronomu çalıştırarak yaptırdığı dünya haritasını bulduğunu söyleyen Sezgin, böyle bir haritanın yapıldığının bilindiğini ama kaybolduğunu hatırlattı. Ayrıca bu haritanın 14. yüzyıldan kaldığını, birçok sefer birbirinden yapılmış kopyelerden biri olduğunu, böylece aslından bir dereceye kadar uzaklaşmış bulunduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Fuat Sezgin, yaşanılan yeryüzünün enlem boylam derecelerini ölçmek gayreti, al- Ma'mün haritasından sonra İslam dünyasında salgın bir hastalık gibi yayıldığını vurgulayarak, yeryüzünün koordinatlarını ölçme işinin çok hızlı bir şekilde ilerlediğini ve Müslümanların Akdeniz'in uzunluğunu onuncu yüzyılın sonlarına doğru 44 ila 45 dereceye indirdiklerini hatırlattı.
13. YÜZYILDAN İTİBAREN AVRUPALI GEMİCİLERİN ELİNE, İSLAM DÜNYASINDAN AKDENİZ'İN MÜKEMMEL HARİTALARI GEÇTİ
13. yüzyıldan itibaren Avrupalı gemicilerin eline İslam dünyasından Akdeniz'in mükemmel haritaları geçtiğine değinen Sezgin " Bu gerçeği, Müslümanların haritaları yapma yönündeki çalışmalarını bilmeyen modem coğrafya tarihçileri, bunun Avrupalı haritacıların bir başarısı olduğunu savundular. Bir gerçek daha var, o da dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Akdeniz'in adeta Müslümanların bir gölü haline gelmiş olmasıydı. Bu gerçeği birçok araştırmalar arasında Polonyalı T. Levicki Arapça kaynaklara, E. Eickhoff daha ziyade Latince kaynaklara dayanarak mükemmel bir şekilde belirttiler" dedi.
İslam dünyasının merkezinde ve doğusunda dünyanın enlem-boylam ağını genişletmek ve sıklaştırmak yönünde bir arı kovanı gibi çalıştığını bildiren Fuat Sezgin, İslam dünyasında ondan fazla ölçme metodu tanındığını ifade etti.
Sezgin ," Ben Avrupa kütüphanelerinde bulunan 80 kadar enlem ve boylam cetvelini etüt ettim, onların özelliklerini kitabımda belirttim. Ortaya çıkan cetveller, bazılarının doğrudan doğruya Arapçadan çevirimler olmalarının yanında büyük bir kısmı muhtelif karakterde olan Arapça çevirilerden hiçbir işe yaramaz karmakarışık cetvellerdir. Bunlardan hiç bir harita yapılamayacağı gerçeği bir yana, Avrupa'da da gerçekten enlem boylam derecelerine dayanan hiçbir ciddî harita 18. yüzyıla kadar yapılmadı" dedi.
Ayrıca Prof. Dr. Fuat Sezgin çocukluk yıllarını geçirdiği Erzurum'u gezerek, 1942 yılında mezun olduğu Erzurum Lisesi'ni de ziyaret etti.
Hayatını kadim İslam medeniyetinin kaybolmuş değerlerini bulmaya ve onları insanlık ailesine sunmaya adamış olan Sayın Fuat Sezgin hocamıza tevdi edilecek olan Fahri Doktora programına hoş geldiniz sözleriyle konuşmasına başlayan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, insanı diğer varlıklardan ayıran iki temel özelliğin olduğunu belirterek, bunlardan birinin düşünen varlık olması, diğerinin ise irade sahibi olması gerektiğini söyledi.
YİTİK HAZİNELERİN KÂŞİFİ"
Bu noktada Fuat Sezgin hocanın zirve isimlerden biri olduğunun altını çizen Rektör Koçak, konuşmasına şöyle devam etti: "Hocamız hayatı boyunca yaşama zevkini bırakıp sabır ve azimle hakikatin peşinde koşmuş, çalışkanlığı ve gösterişsiz yaşamıyla ilmin işçiliğini yapmış örnek bir ilim adamı, olağanüstü bir irade kahramanıdır. Sayın Hocamızın literatürde bilinen en yaygın ismidir. Bu sıfat, cevher şahsiyetleri tarifleyen bir sıfattır.
Hayatını kütüphanelerde geçirmiş, Hindistan'ın en güneyinden, Madras şehri kütüphanelerine kadar dünyanın bütün kütüphanelerinde çalışmış "kütüphane gezgini" dir. Yine hayatını kadim İslam medeniyetinin kaybolmuş değerlerini bulmaya ve onları insanlık ailesine sunmaya adamış; beraberinde doğu toplumları ile batı dünyasının sorunları üzerine düşünmüş, derinlikli, çok boyutlu ve kuşatıcı bir bakış açısıyla sorunlara yaklaşıp insanlığın derdiyle dertlenmiş bir irfan erbabıdır.
İfade ettiğim gibi, hocamız sadece milletimizin değil, insanlık ailesinin en mümtaz cevherlerinden biri, peygamber mesleği icra eden çağdaş bir ilim dervişidir."
Bu noktada, böylesi bir mümtaz şahsiyete, Senatomuzun oy birliğiyle aldığı karar gereği, Onursal Doktora beratı tevdi etmenin şahsım ve üniversitem için büyük bir gurur vesilesi olduğunu belirtmek isterim."
Rektör Koçak'ın konuşmasının ardından, Fahri Doktora Diploma Törenine geçildi. Atatürk Üniversitesi Senatosu tarafından tevdi edilen Fahri Doktora Diploması, Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak tarafından, dünyaca ünlü İslami Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin'e takdim edildi.
Fahri Doktora Diploma Töreninden sonra ise Prof. Dr. Fuat Sezgin, "Müslümanlar Coğrafya Bilimini Nasıl Hazırladılar" konulu konferansını verdi.
Müslümanların Coğrafya Tarihine Bugüne Kadar Bilinmeyen inanılmaz Büyük Katkısı
1984 yılında, yani coğrafya alanını eğildiğim ilk yılda Topkapı sarayında 14. yüzyıldan kalmış 27 ciltlik bir Arapça ansiklopedide miladi 9. yüzyılın ilk çeyreğinde Abbasî halifesi al-Ma'mün tarafından pek çok coğrafyacı ve astronomu çalıştırarak yaptırdığı dünya haritasını bulduğunu söyleyen Sezgin, böyle bir haritanın yapıldığının bilindiğini ama kaybolduğunu hatırlattı. Ayrıca bu haritanın 14. yüzyıldan kaldığını, birçok sefer birbirinden yapılmış kopyelerden biri olduğunu, böylece aslından bir dereceye kadar uzaklaşmış bulunduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Fuat Sezgin, yaşanılan yeryüzünün enlem boylam derecelerini ölçmek gayreti, al- Ma'mün haritasından sonra İslam dünyasında salgın bir hastalık gibi yayıldığını vurgulayarak, yeryüzünün koordinatlarını ölçme işinin çok hızlı bir şekilde ilerlediğini ve Müslümanların Akdeniz'in uzunluğunu onuncu yüzyılın sonlarına doğru 44 ila 45 dereceye indirdiklerini hatırlattı.
13. YÜZYILDAN İTİBAREN AVRUPALI GEMİCİLERİN ELİNE, İSLAM DÜNYASINDAN AKDENİZ'İN MÜKEMMEL HARİTALARI GEÇTİ
13. yüzyıldan itibaren Avrupalı gemicilerin eline İslam dünyasından Akdeniz'in mükemmel haritaları geçtiğine değinen Sezgin " Bu gerçeği, Müslümanların haritaları yapma yönündeki çalışmalarını bilmeyen modem coğrafya tarihçileri, bunun Avrupalı haritacıların bir başarısı olduğunu savundular. Bir gerçek daha var, o da dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Akdeniz'in adeta Müslümanların bir gölü haline gelmiş olmasıydı. Bu gerçeği birçok araştırmalar arasında Polonyalı T. Levicki Arapça kaynaklara, E. Eickhoff daha ziyade Latince kaynaklara dayanarak mükemmel bir şekilde belirttiler" dedi.
İslam dünyasının merkezinde ve doğusunda dünyanın enlem-boylam ağını genişletmek ve sıklaştırmak yönünde bir arı kovanı gibi çalıştığını bildiren Fuat Sezgin, İslam dünyasında ondan fazla ölçme metodu tanındığını ifade etti.
Sezgin ," Ben Avrupa kütüphanelerinde bulunan 80 kadar enlem ve boylam cetvelini etüt ettim, onların özelliklerini kitabımda belirttim. Ortaya çıkan cetveller, bazılarının doğrudan doğruya Arapçadan çevirimler olmalarının yanında büyük bir kısmı muhtelif karakterde olan Arapça çevirilerden hiçbir işe yaramaz karmakarışık cetvellerdir. Bunlardan hiç bir harita yapılamayacağı gerçeği bir yana, Avrupa'da da gerçekten enlem boylam derecelerine dayanan hiçbir ciddî harita 18. yüzyıla kadar yapılmadı" dedi.
Ayrıca Prof. Dr. Fuat Sezgin çocukluk yıllarını geçirdiği Erzurum'u gezerek, 1942 yılında mezun olduğu Erzurum Lisesi'ni de ziyaret etti.
29.03.2016 14:24:35