Avusturya Katolik Kilisesi Viyana Kardinali Dr. Christoph Schönborn, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nu makamında ziyaret etti.
Ziyaret sonrasında basın mensuplarına açıklama yapan Bardakoğlu, Schönborn'ün ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kendisinin de yaklaşık 1.5 yıl önce kardinali ziyaret ettiğini belirten Bardakoğlu, Schönborn'un kadınlar, aile, gençlik, kimsesiz çocuklar, aile birliğinin korunması ve toplum ahlakının gelişmesi konularında çok önemli faaliyetleri bulunduğunu anlattı. Bardakoğlu, Schönborn'un, Avusturya'daki Türk toplumuna büyük destek verdiğini ve Türk toplumunun haklarına kavuşması konusunda çok önemli katkılar yaptığını ifade etti.
Avusturya'nın 1912 yılında İslam'ı kurumsal olarak kabul ettiğini ve o günden beri İslam'ın temsili konusunda önemli adımlar attığını kaydeden Bardakoğlu, bunun diğer Avrupa ülkelerine de örnek olması temennisinde bulundu.
Dinler ve kültürlerarası diyalog denilince dinlerin yarıştırılması ve dinler üzerinden kavga edilmesinin değil, dini kurumların, insanlığın ortak sorunları konusunda iş birliği yapabilmesinin kastedildiğini ifade eden Bardakoğlu, bugün dünyada çözülmesi gereken bir dizi problemle karşı karşıya olunduğunu belirtti. Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sadece bugünlerde yaşanan ekonomik kriz değil, uzun süredir dünyanın kirlenmesi, tabii kaynakların kurutulması değil, asıl daha büyük sorun belki de saf, Allah'ın o çok seçkin yarattığı insan kaynağının kuruması ve arzu ettiğimiz verimliliğini yitirmesidir. İnsanın, arı, duru hale gelmesi, insanın daha ahlaklı, daha yetişkin, daha duyarlı kişi olması. Kişinin her türlü hırstan bencillikten uzak kalarak ötekiyle paylaşmayı bilmesi belki dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde önemli bir adım olacaktır. Dini kurumların bir araya gelmesini, iş birliği yapmasını, sorunları tartışmasını, insanlığın sağduyunun sesini duyması açısından önemli görüyoruz.''
-VİYANA KARDİNALİ SCHÖNBORN-
Viyana Kardinali Schönborn da Roma Katolik Kilisesi lideri Papa 16. Benediktus'un ardından Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret etmesinin kendisi için sevinç olduğunu ifade etti. Schönborn, Benediktus ile Türkiye'ye yapacağı ziyaretle ilgili görüştüğünde Benediktus'un kendisini teşvik ettiğini anlattı.
Tarihte Osmanlı İmparatorluğu ile Habsburg İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin çok da sorunsuz olmadığını kaydeden Schönborn, ancak bugün iki ülke olarak ortak yolun aranması gerektiğini söyledi.
Avusturya'daki Türk Toplumu'nun son derece canlı olduğunu vurgulayan Schönborn, en büyük arzusunun tüm inanç gruplarıyla iyi ilişkiler geliştirmek olduğunu belirtti. Kendisinin de sığınmacı bir ailenin çocuğu olarak vatanını terk etmenin ne demek olduğunu bildiğini ifade eden Schönborn, göçmenlere daha çok ihtimam gösterilmesi gerektiğini kaydetti.
Farklı dini gruplarla birlikte olmalarının bazı zorlukları bulunduğunu anlatan Schönborn, bu sorunların da toplulukların birbirleri hakkında çok az bir bilgiye sahip olmasından ve önyargılardan kaynaklandığını ifade etti. Bu konuda eğitimin son derece önemli olduğunu vurgulayan Schönborn, ziyaretinin en önemli sebebinin de din eğitimi konusunda yapılabilecekleri araştırmak olduğunu söyledi.
Türkiye'deki imamların son derece iyi eğitim aldıklarını belirten Schönborn, kendi görevlilerini de kaliteli bir şekilde yetiştirmeyi hedeflediklerini belirtti.
Modern toplumlarda bazılarının dini engelleyici olarak algıladıklarına de değinen Schönborn, dinin modern toplumlar, insanların hedeflediği ebedi hayat için engelleyici, tehdit edici değil, yardım edici olduğunu söyledi. Schönborn, iki ülkenin din dersi öğreticilerinin yetiştirilmesi ve ilişkilerin gelişmesi temennisinde bulundu.
-KÜRESEL EKONOMİK KRİZ-
Gazetecilerin ekonomik krizin nedenleriyle ilgili görüşlerini sorması üzerine Bardakoğlu, ekonomik krizin çözümünün yine kendi alanında aranması ve bulunması gerektiğini belirtti.
Ahlak ve maneviyatın gelişmesiyle dünyanın bütün sorunlarının çözüleceği gibi bir iddiaları olmadığını kaydeden Bardakoğlu, ekonomik kriz, şehirleşme, siyasal katılımın olmayışı gibi sorunların kendi alanlarında çözülmesi gerektiğini ifade etti. Bardakoğlu, şunları kaydetti:
''Ancak bir din bilgini olarak şunu söyleyebilirim ki; Allah dünyayı üzerinde yürümemiz, üzerinde olmamız için yarattı. Ama insanoğlu, dünyayı iyi algılayamazsa, madde peşinde ve dünya peşinde koşmayı yaratılışın tek amacı olarak görmeye başlarsa dünyanın üzerinde olmaz, dünyanın altında kalır. Büyük sermaye şirketlerin, uluslararası şirketlerin gökdelenlerde oturup, yolda yürüyenleri karınca gibi görüp bütün dünyaya hükmeden sermayenin çok karlı olması, karını ikiye katlaması da zarar içinde olması da bizim değerlendirmelerimizi değiştirmez. Gönlümüz ister ki, insanlık biraz da Allah'ın seçkin bir varlık olarak yaratmasını algılayıp, maddeyi ve dünyayı aşan daha yüce hedeflere doğru yürüyebilmelidir. Bunu biz bir ilahi ceza olarak algılamak yerine, insanoğlunun maddi unsurlar ve aşırı dünyevileşme üzerine kurduğu sistemin zaman zaman kendini cezalandırması olarak, yani insanın kendi eliyle ürettiklerinin yine kendine dönmesi olarak görebiliriz.
Bizim görevimiz insanoğluna yaşadığı dünyada maddi çıkar ve hırs, bencillik, ihtiras gibi küçük hedefler yerine insanın büyük hedefleri olduğunu sürekli hatırlatmak ve bu büyük hedeflere doğru koşabildiği, elindekini paylaşabildiği sürece, 'ne pahasına olursa olsun benim olsun, daha çok olsun' demek yerine sahip olduğu her şeyi diğerleriyle paylaştığı sürece mutlu olmayı görebildiği sürece bu sorunlar belli bir ölçüde azalacaktır.''
-KARDİNAL'İN KRİZ DEĞERLENDİRMESİ-
Viyana Kardinali Christoph Schönborn, aynı soruyu yanıtlarken, insanların temel değerlere sahip olmadığı sürece pek çok sosyal problemle karşılaşılabileceğini kaydetti.
Bir gazetecinin, Benediktus'un ekonomik krizi ''ilahi ceza olarak nitelendirdiğini'' hatırlatması üzerine Schönborn, bunun bir ilahi ceza olarak algılanmasının mümkün olduğunu, ancak burada resen sorumlulukların da ön planda olduğunu ifade etti.
''Avusturya'daki seçimlerde ırkçı bir partinin iktidara gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki bir soru üzerine de Schönborn, kendisine göre seçim sonucunun bu zamana kadar olan hükümetlerin uygulamalarına yönelik bir protesto olduğunu söyledi. Bunun, büyük partilerin çalışmalarından hayal kırıklığına uğrayan gençliğin yönelmesiyle ortaya çıkan bir sonuç olduğunu ifade eden Schönborn, bu açıdan bakıldığında Avusturya halkının sağcı pozisyon aldığından bahsedilemeyeceğini, genç nüfusun da böyle bir eğilimde olduğunu düşünmediğini savundu. Schönborn, gelecek hükümetlere ülkenin sorunlarını ve gençliğin isteklerini çözmede daha yapıcı çalışmalar yapmasını istedi.
13.10.2008 18:05:00