Keloğlan'ı Düşünmek

Ey nefsim.

Ey  Sen.

Ey  hepimiz.

Yaratıcının  yarattıklarına  kusur  mu  arayacaksın?

Eleştirecek  misin  hep  onları?

Alaylı    bakacaksın?

Yaptıkları  hatalara  gülüp    geçeceksin?

Başkasının  acılarına  sırtını    döneceksin?

Sadece  kendin  için  mi  şefaat  dileneceksin?

Kendini  bir  göremeyecek  misin  Rabbinin  yarattığı  diğer  kullarla?

Soyunla, zenginliğinle  böbürlenecek  misin?

Kariyerinle, bitirdiğin  okulla caka    satacaksın?

Bir  çuval  parayla  satın  almış  olduğun  markalı  elbiselerinin  kirlenebileceğini  ve  bedeninden  çıkan  pis  terin  kokusuyla  insanların  senden  kaçacağını  düşünemeyecek  misin?

Her  adımında  on  sevap  olduğuna  iman  ettiğin  cami  yolunu  ??dedikodu  yolu??  yapma  gayretinde  bulunmaya  devam    edeceksin?

Konuştuğunda  mangalda  kül  bırakmayıp, boş  lakırdılarla   kendini  bir  şekilde  dinlettirmeye  gayret  mi  göstereceksin? 

Kopamayacak  mısın  şu geçici  dünya  metaından?

Madde  diyarını  terkedip  mana  alemine  hicret  etmeyecekmisin  hala?

Taş  yığınları  arasında  bunalan ve sıkılan  bedenini  rahatlatmak  için  Kaf  dağının  ardında  seni  bekleyen  Keloğlan  ziyaret  ederek , Sarıkız ?ın  hikayesini  dinlemeyecek  misin?

Aşkla, aşıklarla  dalga   geçerek  Ferhat ?ın  su  kanalına  çoban  yolu  mu  diyeceksin?

??Ya  Habiballah?? ın  ne  manaya  geldiğini  ve  seni  Yaratanın  da  bir  sevgilisi  olduğunu  hala  öğrenemeyecek  misin?

Bir  kez  sevmeyi  denemeyecek  misin?

Hep  mi  şüpheli  bakacaksın  sana  ilgi  duyanlara?

Ey  insan, huzursuz  ruhun  sahibi?Yıllardır  kendi  ihtirasının  dikenleriyle  kaşınıp  kanatıyorsun  bedenini?

Ey  insan, biliyorsun  fıtrattan  eksikli  yaratılmış  olduğunu?

O  halde  dinle  kendini.

Güvercinler  gibi  içinde  uçtuğun  sert  rüzgarlarla  yorgunsun. Okuduklarınla, günahınla, hiç  bitmeyen  kavganla, hırslarınla,  markalı  gömleğinle, her  gün  takip  ederek  adeta  manyaklaştığın  borsa  kur?larınla, kızgınlıklarınla  yorgunsun. Avucuna  sıkıştırdığın  keskin  bir  bıçak  gibi  seni  yaralayan  bencilliklerinle  yorgunsun.

Aslında  güneşli  havalardan  usandın  sen.

Dışarıda  dolaşmaktan, başkalarını  izlemekten  bıktın.

Ticaretinin  hilelerle  dolu  olduğunu  ve  kul  hakkına  riayet  etmediğini  farkettin.

Rüzgarın  dinmesini  özledin  sen.

Yağmur  yağarken  evde  pencere  kenarında  oturup  arap  kızını  hayal  etmeyi  özledin.

Düşmanlarınla  ve  kendinle  barışmayı  özledin.

Sessizliği  ve  sükuneti  özledin.

Boş  işlerden  vazgeçip, asıl  mesleğini  icra  etmeni  özledin.

Rabbine  kul  olmayı, rızasına  uygun  yaşamayı  özledin.

İçindeki  öfkeli  çığlıkların  susmasını, etrafındaki  insafsız  dövüş  naralarının  kesilmesini  özledin.

Kasırgalardan  kurtulmak  ve  bir  lahza  huzur  istiyorsun, biliyorum?

Rüzgar  uğultusundan  başka  sesler  duymak, güzel  gözlerine  dolan  karaltılardan  başka  bir  şeyler  de  görmek, sükunetin  tadını  çıkarmak, soluklanıp  gücünü  yeniden  toplamak  istiyorsun.

Debdebeli  alemden  göçerek  Kaf  Dağının  ardındaki  Keloğlan ?a  misafir  olmak  istiyorsun.

Belki  de  seni  seven  kişiye  saygı  duymak  için  gayret  sarfediyorsun.

Ve  garip  Keloğlan?ın  Padişahın  kızı  Sarıkız?a  aşkını  hayal  ediyorsun.

Kimbilir?
 
Abdurrahman  KARAL

Fikir ve Düşünceleriniz için abdurrahmankaral@hotmail.com


08.10.2009 23:30:00