Evet öyle gözüküyor ki 6 Kasım'da bir erken seçim var.
Hükümet çalışmalarına bakıldığında Başbakan Binali Yıldırım, önümüzdeki günlerde bir acil eylem planı açıklayacak.
Bu plan, bir ay içinde harekete geçirilecek ve Kasıma kadar uygulanacak.
Eylem planında, işsiz gençlerin iş kurmaları yönünde getirilen yenilikler, teşvikler, Güneydoğu için özel bir kalkınma eylem planı, terör mağdurları için alınacak tedbirler işte bu seçim vaatleri içinde yer alacak.
İstanbul'da 3 köprü açılacak, İzmit Köprüsü hizmete girecek ve diğer büyük yatırımların bitmesi için son sürat çalışılacak.
Parlamentoda ise, acil çıkması gereken yasalar bir torba kanunla çıkacak ve yeni anayasa AK Parti tarafından TBMM'ye getirilecek.
Bu yeni anayasada başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanı sistemi olacak.
Bu şekli ile yeni anayasa, TBMM den geçmeyecek bu yüzden de erken genel seçim için Ak Parti hodri meydan diyecek.
AK Parti'nin başka bir planı da MHP'de yaşanan genel başkanlık yarışı, tabanın genel merkez yönetimine duyduğu tepki.
HDP'nin durumu ortada...
Güneydoğu ve diğer bölgelerde kaybettikleri oy, HDP'yi büsbütün eritti. Anketler de net biçimde gösteriyor ki Çünkü Kürt vatandaşlarımız artık bunlara güvenmiyor.
AK Parti, erken genel seçime giderken aynı zamanda parti içinde de köklü bir temizlik yapacak.
Mevcut milletvekillerinin yarısı listede olmayacak.
Paralel yapı ile mücadeleyi yüzeysel yürütenler Cumuhurbaşkanı tarafından çok iyi biliniyor.
Bunlar liste dışı kalacaklar.
Paralel yapı demişken şunu da yazmadan geçmem mümkün değil.
Geçen hafta Bursa'da Erzurumlu iş adamı Sadettin Pahsa ile bir açılışta karşılaştık. Bir dokun bin ah işit.
Pahsa Korbaş Tekstil'in sahibi. Bir çok iş alanında yatırımları var.
PKK ve FETÖ ile mücadele ettiği için başına gelenleri anlattı ; yaşadıkları gerçekten tüyler ürpertiyor.
Pahsa şunları söyledi:
Fethullah Terör Örgütü bizden oldukça rahatsızdı. Çünkü Erzurum'da gerçekten ayaklarına bağ olduk ve bir çok işlerini bozduk. Bu örgüt; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Ay Işığı gibi düzmece belgelerle şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne darbe vurdu. Sonradan gördük ki, bu olaylarda cemaatin hakimleri, savcıları ve polisleri hep PKK itirafçılarını kullanmışlar. O itirafçılar daha sonra nasıl olduysa oldu aniden ortadan kayboldu.
O dönem cemaate yakın savcı, hakim ve polisler, tamamen satılık bir PKK'cıyı bularak düzmece bir senaryoyla bizi çeteye soktular ve seneler boyu sürecek bir zulme tabi tuttular.
Bu zulme uğrayan yalnızca biz değildik elbette.. Bu itirafçıların yalanları ve düzmece itirafları yüzünden nice masum insanın ocağı söndü, niceleri telafisi imkansız mağduriyetler yaşadı ve herkesin bildiği şekliyle yüzlerce şerefli Türk subayı ve akademisyen, aydın, işadamı yıllarca hapis yattı.
Bizi de göz altına alıp tutukladılar. Yıllarca ifademiz doğru dürüst alınmadı ve savunma hakkı dahi verilmedi.
Bizi o dönem gözaltına alan tutuklayan polisler, hakim ve savcılar daha sonra terör örgütü üyesi olmaktan hapse girdiler. Beni sorgulayan savcı bugün yurtdışına kaçtı; adı da Ferruh Gün.
Anayasa Mahkemesi, tutukluluk süremizin 5 yılı aşması ve yargılamanın bu süre içinde sonlandırılmaması nedeniyle ilgili yasaya dayanarak tahliye edilmemiz gerektiğine kararı verdi, ama o mahkeme, 'biz bunu tanımıyoruz uygulamıyoruz' dedi. Bakın en üst yetkili mahkeme kararını bile yok sayacak kadar ileri gitmişler ve hukuku ayaklarının altına alarak çiğnemişlerdi. Yargıtay'a başvurduk maalesef oradan da ancak bir yıl sonra tahliye kararı çıktı. Bugün akıllarınca mağduru oynamaya çalışan bu paralel yapının başta yargı ve emniyet olmak üzere devletin köklü kurumlarını öyle bir hale getirmişlerdi ki, neredeyse kendilerinden olmayan hiç kimseye hayat hakkı tanımaz olmuşlardı! Yargıçlar güçlerini yasalardan değil paralelci abilerin talimatlarından alıyordu.
Ve nihayetinde öyle bir noktaya geldiler ki, kıl payı kaldı cemaat polisi ve yargısı el ele verip hükümeti yıksın. Neyse ki başta milletin sağduyusu ve Tayyip Bey'in kararlı duruşu sayesinde Türkiye darbenin eşiğinden döndü. İşte o zaman biz dedik ki bizlerin bu feryadını 2005'lerde duymuş olsaydınız eğer Türkiye bu kadar ağır yara almazdı.
Bereket versin ki artık neyin ne olduğu ortada. Millet, cemaat diye hürmet ettiği ama esasında içten içe paralel bir devlet kuran bu yapının gerçek yüzünü gördü.
Tehlike çok büyüktü ve hala da o tehlike tamamen bitmiş sayılmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta bu vahim yapıya dikkatleri çekmeye çalışması ve etkin mücadele vermesi boşuna değil. Çünkü paralel yapı bulduğu ilk fırsatta yeniden ihanetlerine devam etmek isteyecektir. Bizi çete ve mafya diye beş yıldan fazla suçsuz yeri hapis tutan adamlar, şimdi yaptıkları bu zulmün hesabını vermek zorundalar. "
13.06.2016 01:42:09