Müslüman toplumda bu gelişmenin olması düşündürücüdür. Çünkü İslam kadına değer veren bir dindir. İslam’da kadının ayrı bir konumu vardır. Bunu anlayabilmek için İslam güneşinin doğduğu döneme göz atmak gerekir.
En eski milli din kabul edilen Hinduizm’in temel dini metinlerinden Veda’larda kadın, kasırgadan, ölümden, zehirden ve yılandan daha kötü bir mahluk olarak tasvir ediliyor. Semavi Dinlerden Yahudilik’te ailede mutlak otorite babadır, kız çocukları babalarının evinde hizmetçi, kocalarının evinde mal hükmündedir. Hristiyanların kutsal kitabı Ahd-i Cedid’in Tekvin bölümünde kadının erkeğin eğe kemiğinden yaratıldığı, Ademîn cennetten kovulmasının sebebi Havva gösterilerek kadının konumu küçültülüyor. Eski Çin’de kadın insan bile kabul edilmezdi, bir, iki, üç diye isim konulurdu. İngiltere’de M.S. 5-11. Yüzyıllar arasında kadın alınır, satılır, murdar olduğu için İncil’e el süremezdi. Arabistan yarım adasına gelelim, kız çocukları ar sebebi kabul edilir, diri diri toprağa gömülürdü.
İslam geldi, kadına hiçbir nizam ve sistemin vermediği müstesna bir mevki verdi. İslam’a da ilk sahip çıkan kadınlar oldu. İlk Müslüman olan peygamber efendimizin eşi Hz. Hatice’dir. İlk şehit olan da bir kadındır, Ammar b. Yasir ‘in annesi Hz. Sümeyye’dir. Peygamber Efendimizin soyu kızından devam etmiştir. Cem edilen Kur’an nüshası senelerce bir kadının yanında, Hz. Ömer’in kızı Hz. Hafsa’nın yanında saklanmıştır. Kur’an’da kadınlar manasında “Nisa” süresi vardır. Bir kadının ismini taşıyan Meryem süresi vardır.
Kur’an’daki şu ayetler, Kur’an’ın kadına bakışını ortaya koymaktadır.
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”(Hucurat/49 13)
Bu ayette kadın-erkek arasında bir üstünlükten bahsedilmiyor. Üstünlüğün takvada olduğu vurgulanıyor.
“…Erkekler için kazandıkları, kadınlar içinde kazandıkları var…”(Nisa/2 32) denilerek mal ayrılığı rejimine işaret ediliyor.
“…Onlar sizin elbiseleriniz, siz de onların elbiseleriniz…”(Bakara/2 187) ayetinde kadın-erkeğin birbirini tamamladıklarından bahsedilmektedir.
Evrensel insan hakları beyannamesi mahiyetinde sayılan Veda Hutbesinde yüzyirmi bin sahabeye yaptığı tarihi konuşmasında “Kadınların haklarını koruma hususunda Allah’tan korkunuz. Zira siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız.”
Ünlü batılı düşünürlerden Satnleylone Pool “Muhammed’in kadınlara ait hususlarda yaptığı mühüm derecedeki değişikliği hiçbir büyük kanun vazıı yapmamıştır.”
Kadın, İslam’dan sonra veraset, vasiyet ve meşru mesleğe intisap hususlarında hürriyet haklarına malik olmuştur.
Durum böyleyken neden kadınlarımız bu duruma düşüyor. Burada yarının anne-baba ve eş adaylarının eğitiminde problem olduğunu düşünüyorum.
Can Dündar bir yazısında “iyi bir kalça’ya sahip olmanın iyi bir kafaya sahip olmaktan daha fazla pirim yaptığı bir ülkeden ne bekliyorsunuz? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken kalçasını çalıştıranların baş tacı eden bir toplumda çocuklara “göğsünü değil kütüphaneni büyüt” öğüdü verebilirimsiniz? Diye haklı olarak soruyor.
Bugünün gençleri yetişirken fikirlerinden çok fiziklerini geliştirme çabası içine giriyorlar. Bunun sebebi de çevrelerinde özellikle de medyada cinsel uyarıcıların çok olması; Baştan çıkarıcı klipler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar vs.
Evlenen çiftlerde boşanmalara götüren sebeplerden birisi eşlerin birbirlerine özen göstermemesidir. Seküler bir hayat anlayışına sahip olmamızın bir sonucu olarak bugün çiftler evde birbirlerine süslenmek, güzel görünmek yerine dışarı çıkarken süsleniyorlar. Evde savaş boyaları sürünmüş gibi dolaşan kadınlar dışarı çıkarken makyajını yaparak, kokularını sürerek çıkıyorlar, kendi eşlerinden ziyade başkalarına güzel görünüyorlar. İslam’da ise kadın, süsünü, cilvesini, çekiciliğini evde eşine yapmalıdır.
Diğer taraftan erkek dışarıda nezaket kurallarına riayet ederken, kahvede, restoranda gayet latif ifadeler kullanırken, eve geldiğinde hanımına yemekten sonra teşekkür etmeyi zait görür, çay isteyeceği zaman, hanım eline sağlık bir bardak daha alabilirliyim yerine fincandaki kaşığı şıngırdatarak ister.
Allah Resulü “Müminlerin iman bakımından en olgunu, en hayırlısı hanımına karşı en hayırlı olanıdır.”
“Sizin en hayırlınız ehline en hayırlı olanınızdır. Ve bende ehline en hayırlı olanınızım.” Buyurmaktadır.
Nisa süresi 19. Ayet ile bitirelim:
“Onlarla (eşlerinizle) iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.”
Enver Osman KAAN
Trabzon Akçaabat