Diyanet İşleri Başkanlığı’nca mutat olarak düzenlenen İl Müftüleri Semineri 18-20 Aralık 2009 tarihleri arasında Rize’de gerçekleştirilmiştir.
Üç gün süren ve dört komisyon halinde yapılan oturumlarda “Yeni Yasa Taslağının Getirdiği Yapısal Değişim ve Diyanet İşleri Başkanlığının Geleceği”, “IV. Din Şûrası Kararlarının Uygulamaya Yönelik Yönlerinin Değerlendirilmesi”, “Sosyal İçerikli Din Hizmetleri”, “Bayan Din Görevlilerinin Algı ve Hizmet Açısından Sorunları”, “Yeni Atama Yönetmeliği Çerçevesinde Personel Hareketliliği Uygulamaları ve Performans Ölçümü” “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Yurtdışı ile İlişkileri”, “Kardeş Şehir Projeleri”, “Camilerde Kur’ân Öğretimi Projesi” ve “Hafızlık Eğitim Programı” gibi konular müzakere edilmiş ve Başkanlığımızın üstlenmiş olduğu dini rehberlik görevinin içeriği ve uygulama alanları toplumsal gelişmeler dikkate alınarak yeniden değerlendirilmiştir.
Başkanlığımızın üst düzey yöneticileri, il müftüleri ve bayan il müftü yardımcılarının katılımıyla gerçekleştirilen Seminer sonucunda aşağıdaki hususların kamuoyuyla paylaşılmasına karar verilmiştir:
1. Milletimizi birleştiren ve birbirine kaynaştıran üst değerlerden birisi de İslam kardeşliğidir. Kurulduğu günden beri halkımız arasındaki birlik beraberlik, kardeşlik, sevgi ve saygı gibi bağları pekiştirme görevini yerine getiren Diyanet İşleri Başkanlığı, bu görevi bugün de sürdürmektedir. Başkanlığımız, toplumları derinden etkileyen küresel ve ulusal ölçekte bir takım gelişmelerin yaşandığı günümüzde, toplumsal huzurun korunması, sevgi ve kardeşlik bağlarının daha da güçlendirilmesi, karşılıklı anlayış ve saygının olabildiğince geliştirilmesinde üzerine düşen vazifeyi büyük bir titizlikle yerine getirme azmi ve kararlılığına sahiptir.
2. Toplumların sahip olduğu sosyo-kültürel farklılıklar, ötekileştirmeyi ve ayrışmayı besleyen unsurlar olmaktan çok kaynaşmayı ve ortak değerler üreterek bu değerleri paylaşmayı sağlayan bir çeşitlilik ve zenginlik olarak değerlendirilmelidir. “Birlik içinde çokluk, çokluk içinde birlik” düsturu, çeşitlilik ve bütünlük kavramları arasında herhangi bir çelişki bulunmadığını gayet veciz bir şekilde ifade etmektedir. Bu meyanda milletçe idrak ettiğimiz Muharrem ayı ve bu ayda yer alan Aşûre günü ve bu vesileyle daha derinden hatırladığımız Ehl-i Beyt ve Kerbelâ gibi kavramlar ortak sevgi ve hüznümüzü yineleyen kavramlardır.
3. Günümüzde dünya toplumları tarafından İslam ve İslam’a ilişkin kavram, kurum, değer ve mefhumlar çeşitli vesilelerle konu edinilmektedir. Geride bıraktığımız günlerde İsviçre’de minare yapımına ilişkin gerçekleştirilen referandumla ilgili olarak, Başkanlığımız tarafından yapılan açıklamada da belirtildiği gibi din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve bunların ayrılmaz parçası olan diğer özgürlükler, temel insan hakları cümlesindendir. Temel insan haklarının iptali veya ihlali referandum konusu yapılamayacağı gibi, herhangi bir ulus, devlet yahut organ tarafından kısıtlanması veya bu anlama gelebilecek şekilde sınırlandırılması da kabul edilemez. İsviçre’de yaşayan Müslüman azınlığın ibadet etme ve inancını yaşama hakkı anlamını taşıyan cami inşası ve cami mimarisinin mütemmim cüzü olan minare yapımı hakkının bir referanduma tabi tutulması, her şeyden önce kültürler ve inançlar arası ilişkiye vurulan ciddi bir darbedir. Bu durum minare üzerinden İslam’a ve müslümanlara karşı açık bir tahammülsüzlük göstergesi olarak hafızalarda yerini alacaktır. Bu referandum aynı zamanda insanlığın, özellikle Avrupalı ulusların bugün ulaştığı hak ve özgürlükler düzeyinden geri gitme arzusunun talihsiz bir örneği olmuştur. Ayrıca referandum öncesi yapılan propagandalarda, tarih boyunca İslam kültürü ve medeniyetinde yaratıcının birliğini ifade etmekten başka herhangi bir anlam taşımayan minare üzerinden dini değerlerin tartışma konusu yapılması ve İslam’ın bir kez daha şiddetle özdeşleştirilmesi bütün Müslümanları derinden yaralamıştır. Belki de asıl sorun, referandumun sonucundan ziyade evrensel bir hakkın oylanabilir ve tartışılabilir hale getirilmesi ve bunun üzerinden demokratik bir hukuk devletinde dini ayrımcılık yapılmış olmasıdır.
4. Sosyal Problemler Karşısında Din ve Diyanet konulu IV. Din Şurasında alınan kararların hayata geçirilmesi amacıyla Başkanlığımız ve İl Müftülüklerimiz, dinî değerlerin istismarı, ailevi sorunlar, şiddet, cinnet, intihar, zararlı alışkanlıklar, tüketim kültürü ve yoksulluk gibi sosyal konuların çözümüne katkı sağlama anlayışını sürdürmeye devam etmektedir. Bunun yanı sıra, Teşkilatımız toplumun himayeye muhtaç kesimleri, sokakta yaşayan çocuklar, çocuk işçiler, öksüzler ve yetimler, yaşlılar, engelliler ve engelli aileleri gibi çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya olan kesimlerin manevi sorunlarının çözülmesi konusunda da gerekli desteği verme gayreti içerisinde olacaktır.
5. Camilerin, gelecek nesillere intikal edecek birer kültürel ve tarihi eser niteliği taşıyacağı bilinciyle yapımları aşamasında bu amacı gerçekleştirecek bir duyarlılıkla hareket edilmelidir. Bu çerçevede camilerin kadın, çocuk ve gençlere yönelik programların da düzenleneceği mekânlar olarak değerlendirilmesi, cami hizmetlerinin çeşitlendirilmesi ve cami müştemilatında özellikle öğrencilerin yararlanabileceği kütüphane ve okuma salonları gibi mekânların oluşturulması bir zorunluluktur.
6. Ezanı usulüne göre güzel okuyan yeter sayıda görevlinin bulunmaması sebebiyle merkezi ezan uygulamasına gidildiği bilinmektedir. Bununla birlikte konuyla ilgili sürdürülmekte olan hizmet içi eğitim faaliyetleri sonucunda ezanı güzel okuyan görevli sayısı arttıkça daha çok camiden ezan okunmasının temini cihetine gidilecektir. Ayrıca vaizlerimizin sayısında zamanla görülecek artış dikkate alınarak yüz yüze vaaz uygulaması arttırılcaktır.
7. Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’i çeşitli nedenlerle okumayı öğrenme imkânı bulamayan vatandaşlarımızın bu yöndeki taleplerini karşılamak amacıyla “Camilerde Kur’ân Öğretimi Projesi” çerçevesinde bu konuya özel bir program hazırlanmıştır. Bu program, alanında uzman görevlilerin rehberliğinde yürütülecektir. Programda Kur’ân-ı Kerîm öğretiminin yanı sıra İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili temel bilgilerin verilmesi de yer almaktadır.
8. Başkanlığımız din hizmetlerinde nitelikli istihdamın sağlanması, personelin meslekî bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi ve hizmetlerin objektif ve çağdaş performans ölçüm kriterlerine göre değerlendirilmesi konusu üzerinde hassasiyetle durmakta ve bu yönde düzenlemeler yapmaktadır.
9. Din hizmetleri tabiatı gereği başka hiç bir hizmet alanıyla mukayese edilemeyecek bir özelliğe ve hassasiyete sahiptir. Binaenaleyh din görevi ifâ eden personelin kendilerince makul ve yerinde görülen kimi gerekçelerle iş bırakmaları, ne üstlendikleri görevin manevi sorumluluğuyla ve ne de milletimizin dine ve din görevlisine atfettiği yüksek manâ ve değerle bağdaşmaktadır.
10. Ülkemizin, geniş bir yurtdışı coğrafyasında da takdir gören, İslam’a dair köklü bilgi birikiminden ve nitelikli din hizmetleri tecrübesinden yararlanmak isteyen, başta yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız olmak üzere, dost ve kardeş Müslüman toplumların bu taleplerine olumlu karşılık vermek arzusunda olan Başkanlığımız, doğru dini bilgiyi üreten ve öğreten değişik düzeydeki yurtdışı eğitim ve öğretim kurumlarına maddi ve manevi katkıda bulunmaktadır. Dine, tarihe ve geleceğe karşı duyulan derin bir sorumluluk bilinciyle yerine getirilen bu paylaşımlar, dost ve kardeş toplumlarla aramızda sağlam bir ilişki ve iletişimin köprüsü oluşturmaktadır. Başkanlığımızın sürdürdüğü yurtdışı hizmet ve ilişkilerine paralel olarak 138 İl ve İlçe Müftülüğümüz, içinde yer aldıkları “Kardeş Şehir Projesi” ile Avrasya Coğrafyası ve Afrika kıtasının eşleştirilen bazı şehirlerinin dini hayat, kurum ve bilgi alanlarındaki ihtiyaçlarına ülkemiz insanının hayırhah katkısını ulaştırarak, gelecekte de hayırla yad edilecek iz ve eserler kazandırmaktadır. Güçlü bir sembol, derin bir anlam ve manidar bir özveri göstergesi olan böylesi faaliyetlerin artırılarak sürdürülmesi, katılım ve katkının sağlanması her türlü takdirin üzerindedir.
11. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının yıllardır sürdürmekte olduğu vekâlet yoluyla kurban kesme organizasyonu sadece yurt içinde değil aynı zamanda Orta Asya, Balkanlar ve Afrika’da güzel bir dayanışma örneği oluşturmuştur. 2009 yılında kurbanlarının vekâlet yoluyla kesilmesini isteyen vatandaşlarımız bu organizasyona takdire şayan bir teveccüh göstermiştir. Bununla birlikte katılımın daha üst seviyelere çıkarılması hususundaki çalışmalar sürdürülmelidir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.22.12.2009 20:21:00