İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi yayınlandı

Diyanet İşleri Başkanlığı, İslâm dininin doğru anlaşılması, dinî konularda toplumun aydınlatılması, ibadet yerlerinin yönetilmesi gibi temel ve yasal görevlerini bütün birim ve personeliyle birlikte yerine getirmektedir. Bu görevlerin daha etkin, verimli ve uyumlu bir şekilde yapılabilmesi için her yıl düzenlenen İl Müftüleri Semineri, bu defa 24-25 Mart 2011 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiştir. İki gün süren ve beş oturum hâlinde icra edilen programda; yeni teşkilât kanununun bir gereği olarak yeniden yapılanma, misyon ve vizyon; yasalaşma süreci ve sonuçları itibarıyla yeni teşkilât kanunu, din eğitimi ve din hizmetlerinde sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler, Kutlu Doğum Haftası için yapılan hazırlıkların değerlendirilmesi; yaşayan cami, hutbeler, merkezî vaaz ve ezan sisteminin değerlendirilmesi; sosyal çevreyle ilişkiler, 8 ilde pilot uygulaması gerçekleştirilen Kur’an Kursu hizmetlerinin çeşitliliği projesinin tanıtımı, yeni arayışlar ile hac ve umre hizmetleri gibi hizmet açısından önem arz eden konular müzakere edilmiştir.

Başkanlığımızın üst düzey yöneticileri ile il müftülerimizin katıldığı seminer sonucunda aşağıdaki görüşlerin kamuoyuyla paylaşılmasının yararlı olacağı değerlendirilmiştir.

1. Japonya’da 11 Martta meydana gelen, yüzyılın en büyük felâketlerinden biri olarak nitelenen ve sonuçları itibarıyla bütün dünyayı etkileyen deprem ve tsunaminin yol açtığı felâket, millet olarak hepimizi derin üzüntüye sevk etmiştir. Bu büyük felâket karşısında Japon halkının olgun ve dayanışmacı tavrı dikkat çekicidir. İnsanlığın yararı için hazırlanan teknolojik kazanımların, bu gibi büyük hâdiselerin etkisiyle bütün yer küreyi telâfisi imkânsız acılarla bir daha karşı karşıya getirmemesini diliyoruz. İnsanlığın bugün unutmuş gözüktüğü imtihan kavramını bir şekilde yeniden hatırlamasına fırsat veren bu trajik felâketten dersler çıkarmamız gerektiğini düşünüyor ve Japon halkının yaralarını bir an evvel sarmasını umuyoruz.

2. Son aylarda İslâm coğrafyasında zaman zaman yaşanan ve bütün Müslümanları derin üzüntü ve kedere sevk eden kitlesel hâdiselerin, halkların sağduyusu ve talepleri istikametinde en kısa zamanda son bulması en büyük temennimizdir. Bu hâdiseler vesilesiyle Müslüman halkların haysiyetinin zedelenmesine yol açacak müessif gelişmelere fırsat verilmemesi, kendi ülkelerinde kendi geleceklerini özgürce belirleyebilme imkânının sağlanması konusunda uluslararası camianın da gereken hassasiyeti göstermesi yürekten beklentimizdir.

3. 3 Mart 1924’te kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, uzun tarihsel köklerden beslenen bir yapının modern Cumhuriyetle birlikte yeniden şekillenmesinin tezahürüdür. Dinin hayatla ve devletle olan irtibatının kendine has tabiatı modernleşme ve reform hareketleri sürecinde Başkanlık aracılığıyla açığa kavuşturulmuştur. Hakkında belirsiz ve değişken bazı yorumların sıkça yapıldığı Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı aslında Cumhuriyetimizin dinle kurmak istediği varoluşsal ilişkinin açık bir göstergesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı lâikliğin, din ve vicdan özgürlüğünün bir gereği olarak var olagelmiştir. Son zamanlarda gündemde olan yeni anayasa tartışmaları çerçevesinde değişik çevrelerin din, diyanet ve din öğretimi konusundaki düşünce ve tekliflerinin sahiciliğinin, ülkemizin bu alanlardaki tarihî, kültürel, sosyolojik tecrübeleri ve milletimizin hassasiyet ve sağduyusuyla test edileceği aşikârdır.

4. Din alanı, ulusal ve uluslararası medyanın her zaman yoğun ilgisine mazhar olmuştur. Diğer alanlarda olduğu gibi medyanın, din alanında da bilgi ve haber akışını sağlarken saha uzmanı yetkin danışmanlardan yararlanması gerektiğini ve bu hususta Başkanlığımızın katkı sunmaya hazır olduğunu ifade etmek isteriz.

5. 13 Temmuz 2010 tarih ve 6002 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yapılan değişikliklerin yürürlüğe girmesiyle birlikte teşkilâtımız yeniden yapılandırılmıştır. Buna bağlı olarak Başkanlığımızın merkez, taşra ve yurt dışı din hizmeti konsepti ve anlayışı yeniden belirlenmiştir. Bununla teşkilâtımızın uhdesine tevdi edilen görevleri ulusal ve uluslararası düzlemde, çağın gerektirdiği talepler istikametinde yerine getirme imkânları daha da gelişmiştir. Teşkilâtımız, temel misyonumuz olan “toplumun dinî ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla İslâm dininin temel kaynaklarına dayalı doğru ve güncel bilgiyle toplumu din konusunda aydınlatmak; inanç, ibadet ve ahlâk esaslarıyla ilgili işleri yürütmek ve ibadet yerlerini yönetmek” görevini ifa etmek amacıyla hizmet, plân, politika ve stratejileri geliştirme konusunda yeni inisiyatifler alma kararlılığındadır.

6. Toplumsal değişme ve farklılaşmaların yanı sıra kültürler arası etkileşim, farklı dinî ilgi, yorum ve talepler karşısında Başkanlığımız, toplumun her kesimini kuşatan, özellikle genç kuşaklara dinin rahmet mesajının anlaşılabilir biçimde iletilebilmesine imkân veren güncel bir din dilini geliştirmenin çabası içinde olacaktır.

7. Din hizmeti sunan kadroların, teşkilâtımızın misyonuna ve toplumsal taleplere uygun olarak bilgi, birikim ve donanımın yanı sıra yüksek bir özgüven ve özveriyle milletimize manevî rehberlik yapma hususunda örneklik teşkil edeceğine olan inancımız ve güvenimiz tamdır. Teşkilâtımızın mensupları, hizmet sırasında karşılaşacakları bütün sorunları aşabilecek cesarete, kendilerine yöneltilecek her türlü eleştiriyi karşılayabilecek olgunluğa, hizmetin daha verimli hâle gelebilmesi adına yapılacak özeleştiriye açık bir duruşa sahip olma gayreti içinde olacaktır.

8. Başkanlığımız, halkı din konusunda aydınlatma görevinin en bariz hizmet alanlarından olan cami ve mescitlerdeki vaaz ve irşat hizmetlerinin yıllardır merkezî sistemle yürütülmesinin pratik ve kısmî faydalarının bulunmasıyla birlikte personelimizin potansiyelinin açığa çıkmasını engellediği ve yüz yüze iletişimin sağladığı etkiyi vermediği tespitinden hareketle bu uygulamayı yeniden gözden geçirme ihtiyacı hissetmiştir. Bu sebeple etkin bir irşat hizmetini sunabilecek personel seçimi, bunların gerekli hizmet içi eğitime tâbi tutulması ve ihtiyaç duyulan araç ve kaynakların temini konularında hazırlıklar sürmektedir. Ayrıca il müftülerimiz de bölgesel şartları, ihtiyaçları ve imkânları doğrultusunda belli bir plân dâhilinde bu sürece gereken katkıyı sağlayacaktır. Neticede din görevlilerimizin kısa sürede kendi cemaatine vaaz ve irşat hizmeti sunabilir hâle getirilmesinin teşkilâtımızın öncelikli hedeflerinden biri olduğu unutulmamalıdır.

9. Dinî duyarlıklarıyla her zaman tebarüz eden kadınların camiye, cemaate ve cuma namazlarına katılımları teşvik edilecektir. Bu amaçla camilerde kadınlara ayrılan fizikî ortamların, başta Ramazan ayı olmak üzere iklim şartlarını da dikkate alarak talebe paralel bir şekilde düzenlenmesi, geliştirilmesi ve uygun imkânlar sağlanması için gerekli girişimlere başlanacaktır. Bu konuda il ve ilçe müftülükleri ile cami dernekleri gerekli katkıyı sağlayacaklardır.

10. Başkanlığımızca, taleplerine uygun saatlerde din eğitimi almak isteyen vatandaşlarımıza yardımcı olmak amacıyla sekiz ilde uygulaması devam eden “Kur’an Kursu Hizmet Çeşitliliği“ projesi tedrici olarak yaygınlaştırılacaktır.

11. Başkanlığımız, 2011 yılı Kutlu Doğum Haftasının ana teması olarak “Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi” konusunu belirlemiştir. Bu temanın seçilmesinden maksat, sıradan bir acıma duygusunu öne çıkarmak değil, bazı yaygın kitle iletişim araçları üzerinden topluma, özellikle genç nesillerin maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek ve insanın kendisinin dışındaki bütün varlıklara ilgisini, şefkatini ve sorumluluğunu ifade eden merhamet kavramının bütün ilişkiler ağını kuşatan bir düşünceye vurgu yapmaktır. Ayrıca Başkanlığımız, merhamete muhtaç kesimlere yönelik bir farkındalık ve duyarlılık oluşması için topluma Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle çağrıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu hafta boyunca müftülüklerimiz, sivil toplum kuruluşlarıyla “Merhamet Etkinlikleri” gerçekleştirecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulu


25.03.2011 20:52:00