Hayatımız Bir İmtihan, Bir Yarış?

Hayatımız Bir İmtihan, Bir Yarış?

 

     Sınıfların ve okul koridorlarının, tebeşir kokulu havasını teneffüs ederek açarız gözlerimizi tahsil hayatımıza. Hele birde benim gibi yalnız bir fidan iseniz, ailenizle; bir yanınızda anneniz diğer tarafınızda babanızın mihmandarlıklarında çıkarsınız mektep merdivenlerini. Sınıfınıza ilk girdiğiniz hatta sıranıza ilk oturduğunuz anı ufaktan bir hatırlamaya çalışın bakalım. Her yer yabancı gibi gelmiştir. Yanı başınızda oturan o ana kadar hiç görmediğiniz arkadaşınızla dahi öğretmeniniz sizi tanıştırmış, aile çatısı altında olmanın lezzet ve güvenliğini tattırmıştır. Daha okumaya başladığımız ilk andan itibaren, zevkli bir yarışın ortasında bulmuşuzdur kendimizi. ?İlk önce kim okuma-yazmayı öğrendi bakalım?? Yâda ?-Okumayı sökebildin mi?? soruları bizi bir yarışın içinde olduğumuzu hatırlatmaya yetecektir. Ancak o yıllarda neyin ne olduğunun bile farkında olmadığımızdan bu tip sorular bizlere geçişken normal bir soru gibi geliyordu. Ne zaman ilerleyen sınıflara geldik, yazılı ve sözlü imtihanlarla karşılaştık işte o zaman tatlı, bir o kadarda çetin ve zorlu bir yarışın içinde olduğumuzun farkına vardık? İlköğretim tahsili bu yörüngede devam etti. Yarışı daha bu ilk safhada kaybedip, çeşitli nedenlerle tahsil hayatını sonlandıran arkadaşlardan arta kalanlar; daha bir azim ve gayretle başladılar tahsillerinin imtihan dolu yollarına? Dersler, etütler, sınavlar, dershane, gökyüzü ve lale? Daha aklınıza gelen onlarca dersle alakalı ne varsa hepsi geldi üzerimize. Bir de ergenlik kapımızı çaldı. Davranışlarımız değişti, değer yargılarımız hayatı ölçer oldu. Ama değişmeyen tek şey vardı. O da imtihan ve sınavla olan mükemmel birlikteliğimiz?

      ?-Yavrum dersin yok mu senin? Bak arkadaşların fakülteyi kazanıp okuyacaklar. Ama senin umurunda bile değil!? nidaları bizi, veliefendi?de soluk soluğa giden küheylanları hatırlattı bir an. Üzülmedik bu durumlara. Alışmıştık çünkü dikenli yollarında yürümeye. Bin bir zorluk ve güçlüklerle kazandık üniversite kapısını. Kader ve talihi bizimle olmayan, aynı yolda yürüyemediğimiz nice arkadaşlarımız oldu. Hazal yapraklarıyla dökülüp, tükenen? Hayatın değişik versiyonlarında bulunan sınavların kollarına attılar kendilerini. Tahsil hayatlarından vazgeçtiler. Onlar, biz kadar şanslı değillerdi hoyrat yaşamın elinde. Çünkü yarış ve imtihanları hayatın ta kendisiydi. Belki çocukları sorduğunda mezun olduğun okul neresi diye, hiç çekinmeden:?-HAYATÜNİVERSİTESİ??diyivereceklerdi. Biz yılmadan devam ettik testsel sorularla dolu yolumuza.

Değişik çevre, değişik insan gurupların ve fikirlerin yoğrulduğu, acımasız ve yorumsuz birlikteliklerin yargısızca yaşandığı, güzelliklerin ve dostlukların özümsendiği bir ortamı yudumladık yıllarca. Tam bitti artık bu yarış ve imtihan diye sevinmeye başladığımız bir anda başladı hayat yarışı.

     Burada da bir imtihan. Evlenmekle en büyük imtihanın soru yağmurlarıyla baş başa kaldık. Ev, iş, çoluk çocuk derken yaş otuz beşin üzerinde seyretmeye başladı.

    Evet, bizler yolu yarılamışken, bizim çocuklarımız da henüz yolun başındalar. Okul hayatları boyunca, bitmez tükenmez sınavlar onları da bekliyor. Bizler için o yıllar, daha dünmüş gibi gelse de, bir bakmışız ki yolun yarısı oluvermiş. Ne çabuk geçmiş yıllar. Saçlarımıza düşen yıldızlarda olmasa farkında değiliz geçip giden yılların.

Şimdi çocuklarımızla tekrar yaşıyoruz bitmek tükenmek bilmeyen sınavları. Onlarında yarış atı gibi bir sınavdan ötekine koşuşturmalarını izliyoruz. Öte yandan, orta yaşa gelmiş olmak sınavların bittiği anlamına da gelmiyor.

İnsanoğlu son nefesine kadar nice imtihanlar geçirir, ne badireler atlatır.

Yani, hiçbir şeyin sonu yok, imtihanında sonu yok. Ölmedikçe?

 

     Hayatın sizi sıkmadığı; sınavların kolay; başarılarınızın bol olduğu zaman dilimleri geçirmeniz dilek ve temennilerimle. Sağlıcakla kalın efendim.

 

Yüzünüz Hep Gülsün?


08.04.2009 19:23:00