Gödekmerdan, yapılacak artışın yüzde 4,36 kısmının 2020 yılından kaynaklanan enflasyon alacağı olduğunu, reel olarak yapılan artışın ise yüzde 3 olduğunu belirterek, yapılan bu artışla birlikte memur ve emekliler yaşam standardını korumak için borçla yaşamaya devam edeceğini ifade etti.
Memur maaşlarına yapılan artışların hükümetin enflasyon hedeflerine belirlenmesini de eleştiren Gödekmerdan, 2020 yılındaki enflasyon hedefinin yüzde 8 olmasına rağmen enflasyonun yüzde 14,6 olarak gerçekleştiğini, memurların hedeflere göre değil hayatın gerçeklerine aile sorumluluklarını yerine getirmek zorunda olduklarını söyledi. Gödekmerdan, “Memurların esas harcamalarını oluşturan; gıda, kira, ısınma, elektrik, ulaşım, eğitim, sağlık ve temel hizmetlerin yıllık artışının asgari yüzde 30’un üzerinde olduğunu, memurların kayıplarının telafisi ve bir nebze olsun rahat nefes alabilmeleri için seyyanen net 500 TL ek artış yapılması gerekmektedir” dedi.
Toplu sözleşmelerin memurların hak ve emeğini korumaktan ziyade yasanın usul şartlarını yerine getirmekten öteye geçemediğini iddia eden Gödekmerdan, toplu sözleşme masasına oturan sendikaların mücadele etmek yerine masayı terk ederek, 3.5 milyon memur ve 2.4 milyon emeklinin hak ve hukukunu hükümetin belirlediği 6 kişilik hakem kurulunun insafına terk ettiğini söyledi.
Gödekmerdan, “Memur-Sen Genel Başkanı, toplu sözleşmede tek başına imza yetkisi olmasına rağmen yetkili sendika ve konfederasyon olmanın değeri ve öneminin olmadığı gibi yetkili sendikanın üyesi olmanın da önemi ve değerinin olmadığını söylüyor. Altına imza attığı toplu sözleşmenin sendika üyesi olsun veya olmasın tüm kamu görevlilerini ve emeklileri de kapsadığını göz ardı ederek, diğer sendika üyelerinin kendilerine dayanışma aidatı ödemesini, toplu sözleşme ikramiyesinin ise sadece kendi üyelerine ödenmesini talep ediyor. Her toplu sözleşme öncesi açıkladığı talepleri unutarak, masada hükümetin verdiğine razı olan bir sendikanın kendini sorgulaması gerekirken, diğer sendika üyelerinin aidatından ve toplu sözleşme ikramiyesi adı altında tüm sendika üyelerine üç ayda bir ödenmekte olan 97 TL’den medet umuyor. Yapılan açıklamaların kendi içerisinde çelişkilerle dolu olduğunu görüyoruz. Bir yandan, işyerlerinde sendika üye sayılarını ballandıra ballandıra anlatan, boy boy afişlerle genel yetkili sendika olduklarını ilan edenler, diğer sendikaların üye sayılarıyla adeta dalga geçenler, diğer yandan üye sayılarının hiçbir değerinin olmadığını söylüyor. Bu açıklamaların altında, yıllardır iktidarın gölgesinde sendikacılık yapmanın ortaya çıkardığı çaresizliği, görüyoruz. Bu durumun, kamu çalışanlarının gözünde her geçen gün değerini yitiren sendikal anlayışlarının bir sonucu olduğunu kabul etmek istemiyorlar. Ancak, mızrak çuvala sığmıyor. Ne aldınız, ne istiyorsunuz? 2015 ve 2017 yıllarında toplu sözleşme masasına oturmadan önce ilan ettikleri rakamlar ile masada altına imza attıkları rakamlar arasındaki uçurum içinde bulundukları çaresizliği gözler önüne seriyor. Yıl talep sonuç 2016 yüzde 8+8 - seyyanen 150 TL, yüzde 6+5 2017 yüzde 7+7 - seyyanen 100 TL yüzde 3+4 2018 yüzde 10+6 yüzde 4+3,5 2019 yüzde 10+8 4+5 Kamu çalışanlarına ve emeklilerine ne aldınız da onlardan dayanışma aidatı istiyorsunuz” açıklamalarında bulundu.
05.01.2021 23:17:00