Şiddet gören kadın: Kızgınlığını özellikle çocuklarına yansıtan hareketler içerisine giriyor. Ani öfke patlamaları yaşar hatta kin tutuyor ve intikam alma isteği had safhaya ulaşıyor. Ama çaresizdir bu çaresizliğe uzmanlar " öğrenilmiş çaresizlik" diye tabir ediyorlar.
Öğrenilmiş çaresizliği sizinle paylaşmak istiyorum. 1960 lı yılların başlarında deneysel Psikoloog Dr. Martin Seligman insanlarda ki "kaçma içgüdüsünü" açıklayabilmek için hayvanlarla deney yapıyor.
Köpeğin konulduğu kafesin sol tarafına elektrik veriliyor, köpek her adım atışta akıma maruz kalıyor. Köpek sağ tarafta elektrik olmadığını çabuk öğrenip sağ tarafı kullanmaya başlıyor.
Bu sefer sol taraf kesilip sağ tarafa elektrik veriliyor. Köpek bu sefer sol da kalmayı öğreniyor. Daha sonra kafesin her tarafına elektrik veriliyor ve hayvan ne tarafa giderse gitsin akıma kapılıyor.Önce paniklediği ve karmaşık hareketler yaptığı gözlenen köpek sonraki zamanlarda akımı kabullenip uzanıp yatıyor.
Deneyin devamında Bilim Adamları kapıyı açıyorlar ve köpeğin koşarak kendini dışarı atacağını tahmin ediyorlar. Fakat hayvan hiç aldırış etmeden akıma maruz kalarak yatmaya devam ediyor. Köpek "çaresizliği" öğrenmişti. Diye notlarını alıyorlar.
Bilim adamları diyor ki; şiddete maruz kalan kadın da bir süre sonra "öğrenilmiş çaresizlik" içerisinde şiddete alışıyor, direnme gücünü kaybediyor. Direnmenin bedeli dayak olduğu için hayatını böyle devam ettirip gidiyor. Fakat aslında " kendini feda ediyor". Bu konuda suskun oldukları için kimse çok fazla bir şey yapamıyor.
Kadına yönelik şiddet şekilleri;
Tehdit, dayatma, psikolojik baskılar, ekonomik, fiziksel zararla sonuçlanan hareketler, aile ile bağları kesmek gibi aile içinde kadına yönelik şiddet, her yaştan, her öğrenim düzeyinden, her gelir düzeyinden, bekâr, boşanmış, evli, her ülkeden kadının gerçeğidir.
Fiziksel şiddet:
Yumruklama, İtip- kakmak, tokatlamak, tartaklamak, tekmelemek, yakma, kesici ve vurucu aletlerle ya da yakıcı maddelerle bedene zarar vermek, Sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur bırakmak,
Sağlık hizmetlerinden yararlanmasına engel olmak suretiyle bedensel zarara uğratmak
Ekonomik şiddet: Ekonomik özgürlüğü kısıtlama, eve para bırakmama veya çok az bırakma, sürekli hesap sorma, parayı kullanarak aşağılamaya çalışma, Kadının çalışmasına izin vermemek
İstemediği işte zorla çalıştırmak, Evlilik gelenekleri (görücü usulü, berdel, başlık parası, çeyiz), Kadının parasını, şahsi mallarını elinden almak, Kadının terfi etmesini engelleyecek kısıtlamalar getirmek. (İş gezilerine, toplantılara, kurslara katılmasına engel olmak) v.b.
Psikolojik şiddet: Küsmek, baskı uygulamak, intihar etmekle tehdit, çocukları uzaklaştırma, arkadaşlarınıza, ailenize sizinle ilgili yalanlar söyleme, onları görmenizi engelleme, güveninizi kırma, bilgi saklama, kıskançlık, gözdağı verme.
Sözel Şiddet:
Yıkıcı eleştiri, suçlama, isim takma. Kadına bağırmak, Hakaret etmek, aşağılamak,alay etmek, başka kadınlarla kıyaslamak, korkutmak, kıskanmak, Kadının nasıl giyineceğine, nereye gideceğine, kimlerle görüşeceğine karar vermek, kadına veya çocuklara zarar vermekle, öldürmekle tehdit etmek , diğer insanlarla ilişkilerini sınırlamak, kendini geliştirmesine engel olmak, yaşadığı şiddetin sorumlusu olarak görmek v.s.
Cinsel şiddet: İstenmeyen cinsel davranışları yapmaya zorlamak, istemediğiniz halde cinsel ilişkiye zorlamak, taciz etmek v.s.
Flört şiddeti: Kadının fiziksel, duygusal, cinsel sınırlarına saygı göstermeme, ihlal etme, "yapma" dediğiniz şeyleri bilerek ve zorlayarak yapma. Aşırı kıskançlık ve kıskançlığı normal gibi sunma.
NEDEN ÇÖZÜLEMEMEKTEDİR;
Kültürel Faktörler; yani kadına ve erkeğe yüklenen roller, beklentiler, erkeğin kadın üzerinde söz hakkı olduğu inancı, erkeğin güçlü kadının zayıf olduğu inancı yanında Erkeklerin şiddeti uygulamasının normal olduğu görüşü gibi haksız uygulamalar?.
Yasal Faktörler:
Kadının yasalarda ve uygulamalarda mesela,Boşanma, velayet, mirasa ilişkin yasalarda dışarıda tutulması, tecavüz ve şiddet gördüğü zaman hemen kadının suçlanması, eğitimsizlik, polis ve adalet dağıtıcıların yeterli yetkilerinin olmaması?
Politik Faktörler:
Politik arenada, sağlık kurumlarında, medya ve hukukta kadın temsiliyetinin azlığı, kadına şiddetin ciddiye alınmaması, özellikle kadınların politik sistem içinde gerektiği şekilde yer alamaması gibi sebeplerden dolayı kadına şiddet yüzyıllar boyunca devam ederek günümüze taşınmış olup ve gidişle de yüzyıllar boyunca da çözülemeyecektir.
Geleneksel faktörler: Toplumumuz da kadın dayak yediğini etrafa belli etmemeye çalışmakta, kendisinin ne kadar küçük düştüğünü kimsenin bilmesini istememektedir. Gelin girdiği evden ancak tabut ile çıkabileceği, boşanmak gibi bir durumun söz konusu olamayacağı sürekli telkin edilmekte ve buda erkeğe farklı bir güç vermektedir. Bütün bu olumsuz davranışların meydana gelmesi ve rahatsız edici boyutlara ulaşmasının en büyük sebeplerinden biri adet-töreler, gelenek-göreneklere dayanmaktadır. Yaşadığı evde annesine, babaannesine uygulanan şiddeti kanıksamış bir kadın bu durumları normalmiş gibi görmekte ve törelere göre sesini çıkarması ayıp sayılmaktadır. Bu suskunluk yüzyıllar boyu süregelen şiddetin önlenmesinde en büyük engel teşkil etmiştir,
EN AĞIR BEDELLİ OLGU
Bedeli çok ağır olan bu olguya karşı savaş açan herkesin günümüzün en önemli toplumsal sorunlarından biri olan Şiddeti gündeme getirmek bu konuda aydınlanma yaratmak ilkesinden yola çıkarak Aile İçi ve Kadına Şiddetin hiçbir sebeple hoş görülemeyeceğini, olağan kabul edilemeyeceğini vurgulaması önemlidir.
Bizde kadın- erkek dinimiz ve milliyetimizin gereklerini yerine getirip kadına el kaldırılmaz ilkesini çocuklarımıza hakkıyla öğretebilirsek, kimsenin haykırmasına falan gerek olmaz aslında ama şu özentilerimiz var ya, özentilerimiz, ocağımızı batıran Batı'ya olan özentilerimiz?
"Eğer erkeklik; kadına her konuda şiddet uygulamaksa iyi ki ben erkek değilim"
Dostça Kalın
10.03.2015 02:01:04