FETÖ ile mücadele devam etmeli

OHAL ile ilgili konulara da değinen Baro Başkanı, OHAL'in anayasal bir durum olduğunu ve özgürlüklerin bu dönem içerisinde kısıtlanabileceğini söyledi.

FETÖ, OHAL, Başkanlık Sistemi, Cinsel İstismar Tasarısı derken kızışan ve yoğun bir şekilde devam eden ülke gündemine dair konuşan BARO Başkanı Talât Göğebakan, Başkanlık sistemiyle ilgili herhangi bir bilginin kamuoyuyla paylaşılmadığını, gelip gelmemesi noktasında ise, gerekli kararın sandıkta halk tarafından verileceğini dile getirdi. 
OHAL ile ilgili konulara da değinen Baro Başkanı, OHAL'in anayasal bir durum olduğunu ve özgürlüklerin bu dönem içerisinde kısıtlanabileceğini söyledi. Az da olsa OHAL'in uygulamalarında da problemler olduğunu ifade eden Göğebakan, genel itibariyle yaptırımların olması gerektiği gibi gittiğini belirtti. 
Uygulamalardaki problemleri; Askeri Okullar, Harp Akademileri ve GATA ile ilgili düzenlemeler olarak açıklayan Av. Göğebakan, bunların karar hükmünde kararnamelerle düzenlenmemesi gereken konular olduğunu, fakat düzenlendiğini;  ama bu problemlerin azami ölçülerde olmasından dolayı, yapılan tüm uygulamalara eksik ya da sorunlu gözüyle bakılmaması gerektiğini ifade etti.

FETÖ'YE YÖNELİK YÜRÜTÜLEN MÜCADELEYİ ETKİLİ BULUYORUM

FETÖ davasında daha çok alt tabakadaki insanların hedefe alınarak üst mercideki insanlara dokunulmadığı yönündeki eleştirileri değerlendiren Talat Göğebakan, bunun siyaseten yapılmış bir yorum olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Baro Başkanı Göğebakan, "Generaller alındı, pilotlar alındı, emniyet müdürleri alındı, HSYK başkan vekilleri önceki dönemlerin daire başkanları alındı. 3500 tane hâkim, üst düzey bürokratlar alındı. Yani her kesimden isme yönelik bir uygulama söz konusu. Sadece siyaset gözünden bakılırsa bunlar çok doğru olmaz. Üst düzey isimlerde alındı ama özellikle siyaset gözüyle bakanlar bunu öyle değerlendirmiyor. Ama tabi eksik bulunabilir. Eksik olduğuna dair de kamuoyunda ciddi bir eleştiri var. Ama özellikle siyaset kurumuna dair bir eleştiri var.  Kürsüde konuşan muhalefet parti liderlerinin de beyan ettiği üzere Bylock kullanıcısı olduğu iddia edilen vekiller ve bakanların olduğuna dair bir şüphe var ki toplumun bir bölümünde de bu hakikaten tartışılıyor. Mücadele veriliyor mu veriliyor. Fakat bunun siyasi ayağına dair herkesin aklında bir soru var. Kamuoyuna da bu düştü. Buna ilişkin bazı kuşkular, endişeler var ama tabii onları biz bilemiyoruz. Onların dışında bir mücadele yürütüldüğü açık ve etkili olduğuna ben inanıyorum," diye konuştu.

AVUKATLAR MÜVEKKİLLERİYLE ÖZDEŞLEŞTİRİLEMEZLER

FETÖ'ye dair herhangi bir dava almadığını ifade eden Başkan Göğebakan, BARO'da bu tarz davaları alanların olduğunu ve bunun tamamen profesyonel bir durumdan ibaret olup iş gereğince yapıldığını bu sebeple de avukatların FETÖ' nün avukatı olarak lanse edilemeyeceğini ve avukatların müvekkilleriyle özdeşleştirilemeyeceğini söyledi. Göğebakan sözlerini şöyle açıklıyor: 
"Avukat profesyonelliğin gereği işini yapar; ama bu davayı almak istemeyen vardır almaz ya da almak isteyen vardır alabilir; ama CMK 'da yok. Zorunlu müdafiiyseniz devletten avukat isteyenler olunca biz tayin ediyoruz.  Burada avukatın seçme hakkı yoktur. Biz görevlendirdiğimizde onlar gitmek zorunda. Aslında biz de görevlendirmek zorundayız. Yani yasa bize görevlendirin, demiş biz görevlendiririz,  gitmeyen avukat disiplin suçu işler, yani yargılanır. Ama onun ötesinde zorunlu müdafiliğin dışında konuşarak, anlaşarak sözleşmeyle alınanlar vardır ve bu da avukatlık gereğidir. 
Sonuçta bunlar profesyonel avukattır. Yani avukatlara FETÖ üyelerinin avukatı, onun avukatı, bunun avukatı diyemezsiniz. Ona bakarsanız bizi hep şöyle tanımlamaları lazım; katilin avukatı, hırsızın avukatı, tacizcinin avukatı. Yani zaten buraya sorunu olmayan gelmez. Savunma herkesin hakkıdır ve mahkeme hükmü kesinleşinceye kadar herkes masumdur. Yani bundan kınanamaz avukatlar, bu çok yanlış. Tabii bunlar darbe yapmaya teşebbüs ettiler, çok aşağılık bir yapılanma;  ama zaten kimse bunu onaylamaz, hırsızı da onaylamaz, çocuklara tecavüz edeni ya da kadınlara şiddet uygulayanı da kimse onaylamaz. Sonuçta bu profesyonel bir hizmettir. Bizim o avukatları kınamamız mümkün değildir! Kınayanlara da biz karşı çıkarız."

ÖNGÖRÜLEN BAŞKANLIK KAMUOYUNUN TARTIŞMASINA AÇILMALI

Başkanlık sistemi konusuna da değinen ve gelip gelmemesi hususunda da son kararı verecek olanın millet olduğunu belirten Baro Başkanı Talat Göğebakan, "İktidarla muhalefetin bir bölümü görüşüyor; ama başkanlık sistemi iyi kurgulanamazsa çok kötü sonuçlar verebilir. Fakat biz nasıl kurgulayacaklarını bilmiyoruz. Kötü bir sistem kurarsanız kötü işler, yani burada insan hak ve özgürlükleri açısından, yönetim açısından zafiyetler olabilir, koltuk savaşları olabilir.  Ancak iyi kurgulanırsa iyi sonuçlar da verebilir. Fakat dünya da çok tercih edilen bir yönetim biçimi değil! 
Gelişmiş, çağdaş, hak ve özgürlükler alanında, ekonomi alanında çok iyi yerlere gitmiş ülkelerin işi değil bu. Geri kalmış ülkelerin sistemi. Eğer Amerika'yı saymayacak olursanız ki onların çok ciddi bir gelenekleri var ve bu işi yapabiliyorlar. İyi kurgulanması gerekiyor. Hem deniyor ya,  batı da öyle yapıyor?  Ama bu konuda batı öyle yapmıyor. Son zamanlarda yasama, yürütme ve yargının iç içe girmesi ki bizde normalde kuvvetler ayrılığı vardır ve parlamenter sistem budur. Ancak genel olarak bizde yasama, yürütme ve yargıyı ayırmak çok zorlaştı. 
Bundan kaynaklanan çok eleştiri var. Ama sonuçta kabul etmek lazım Türkiye Başkanlık sistemini ya da parlamenter sistemi hangisini seçerse seçsin, her iki sistemde de iyi bir revizyona ihtiyaç vardır. Aslında doğru olan ve yapmaları gereken bu sistemin detayları neyse,  yani nasıl bir başkanlık öngörülüyorsa ya da iktidar ve MHP hangi başkanlıkta anlaşıyorsa, bunu tartışmaya açmaları çok daha sağlıklı olur.  Demem o ki;  siyasi partilerin kendi aralarında paslaşıp bu işi yapmaları çok doğru değil. Milletten çok kopmamak lazım. Çünkü biz yönetileceğiz. Yani hangi sistemde yönetileceğimizi bilmek vatandaş olarak hepimizin hakkıdır," sözleriyle açıkladı.

BİZİM İŞİMİZ ÇOCUKLARI EVLENDİRMEK DEĞİL

Talat Göğebakan, gündemin yakın zamanda en flaş gelişmelerinden biri olan ve geri çekilen Cinsel İstismar Yasa Tasarısı'nı ise şöyle değerlendiriyor: 
"O hüküm bana göre çok çok yanlıştı. Geri alınması ise o kadar doğru. Keşke bunu getirmeden önce kamuoyuna sunsalardı. Çünkü bu tür şeyler kamuoyunda tartışılınca doğru yolu bulmak daha kolay oluyor. Hem karışıklığa sebep olmuyorsunuz, hem siz yıpranmıyorsunuz, hem de doğru yolu buluyorsunuz. Bunu bir daha hiç geri getirmemek üzere geri çekmeleri lazım. 
Bu ülkede 13, 14 yaşındaki kız çocuklarını evlendirmek vs?  Bunlar bizim işimiz değil. Bizim Osmanlı'nın son döneminden beri yönümüz belli. Hiç kimse bu yönü başka taraflara çeviremez. Geri çekilmesi çok doğruydu. Yani getirmeleri ne kadar yanlışsa geri çekilmesi de o kadar doğruydu. Bakın mağdur olanlar olabilir. Ama mağdur sayısı 3 bin. Onu çıkardığınız anda mağdur sayısı 53 bin olur. Bu 3 bin kişinin hepsi mağdur muymuş!? Bu evlenmek için gençlerin yaptığı bir şey midir; yoksa sapıklık mıdır? Onu da bilmiyoruz. Bizim işimiz çocukları evlendirmek değil. Bu ülkenin sorunu zaten özellikle kız çocuklarıdır. Keşke onlar için başka düzenlemeler yapsalar. Mesela eğitim için, şiddetten korunmaları için, iş hayatında önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırmak için yasal düzenlemeler yapsalar. Yani kız çocukları sadece bu konuda mı akıllarına geldi? Bu çok yanlış bir karardı."
Son olarak yeni anayasanın açıklamalara göre sınırlı olduğunu söyleyen Göğebakan, "Bir hukukçu olarak benim kafamdaki Türkiye özgür laik bir hukuk devletidir. Bunu hangi kurallarla sağlayabiliyorlarsa demokrasi içerisinde böyle bir anayasaya düzenlemelerini isteriz ki zaten hepimizin bu konuda bir özlemi vardır. Ama düzenleyecekleri anayasa konusu bildiğiniz üzere başkanlığa yönelik sınırlı bir düzenlemeden ibaret" dedi. 



07.12.2016 10:03:53