Esat’a büyük darbe!

İyi bellesin Esat ya da sahipleri: Biz bu ülkeyi bir gece yolda bulmadık ki, bir sabah da senin gibi mankurtlara peşkeş çekelim

Sahibinin finosu olan Suriye, boynundaki tasmasına rağmen üzerimize havladı,
şimdi bedelini ödüyor

Yemin olsun ki sen, akıttığın bu kanda boğulacaksın ve tasmanı ellerine
verdiğin o ağababaların tarafından bile istesen de kurtulamazsın…

Evet; bizim canımız yandı:
Dile kolay 46 şehidimiz var.
Biz onları, her bir karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağına emanet ettik… Yemin olsun ki sen, akıttığın bu kanda boğulacaksın ve tasmanı ellerine verdiğin o
ağababaların tarafından bile istesen de kurtulamazsın…
Türkiye, ”var” olma mücadelesinde canımızı yakan şehit haberlerinden
sonra, öyle bir ayağa kalktı ki, Suriye rejim güçlerine daha doğrusu Esat’a
bu imkanı veren zalimlere haddini bildirdi.
Katil Esat’a ait binlerce hedef imha edildi, binlerce lejyoner öldürüldü.
Türkiye, en başından beri savunduğu Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesi
tezine sadık kalarak, sözde müttefiklerimizin de oyununu bozdu.
Türkler tarih boyunca vurdu vuruldu, esir de aldı esir de düştü. Ama
Türkler hiçbir zaman vatansız ve devletsiz kalmadı…
Bugün arkasına emperyalist güçleri almış olan ve bir kukladan ibaret olan Esat, bir gerçeği öylesine ıskaladı ki, bu da ona ağır bir bedel ödettirdi:
Binlerce askeri öldü, binlerce askeri tesisi ve aracı yerle bir edildi!
Öyle ya…
Türkün merhameti ve sabrı da bir yere kadardı hani…
Vatanın dört bir bucağında salalar okunda, bedenler rükuya durdu, eller duaya açıldı, başlar secdeye kapandı. Çünkü bu, Türk’ün yeni bir imtihanıydı.
Anlaşıldı ki…
Ne Çanakkale henüz bitmişti, ne de İstiklal Savaşımız…
Fakat Türk’ün tarihle imtihanı bir kez daha başlıyordu. Şimdilik bu imtihanın adı, Suriye…
Yarın ne olur bilmiyoruz, yaşayıp göreceğiz…


01.03.2020 23:09:00