Eğilmez, Arap Baharı’nın başladığı ülke Tunus’ta yaşanan olayları değerlendirdi

“Tunus’a hakim olan Kıbrıs Adası’nın içinde bulunduğu hemen Akdeniz’in doğu kısmının tamamına hakim olacak”

Arap Baharı’nın başladığı Tunus’ta son günlerde yaşanan olayları değerlendiren Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, “Tunus’un ekonomisini şuanda IMF yönlendiriyor yani Tunus’da ki yasaları IMF çıkarttırıyor. Tunus’a hakim olan Kıbrıs Adası’nın içinde bulunduğu hemen Akdeniz’in doğu kısmının tamamına hakim olacak” dedi. 
Tunus’un Akdeniz’de, Afrika’nın kuzeyinde çok stratejik bir konumda bulunduğunu ifade eden Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, “Geçtiğimiz günlerde İran’da gerçekleşen olaylara sadece ekonomik sebeplerden bakarsak büyük resmi kaçırmış oluruz. Bu bağlamda bir ekonomik okuma İran’da ki olayları anlamamıza neden olur. Dikkat edersek İran’da slogan atan göstericiler hem Cumhurbaşkanı Hasan Ruhaniyi protesto ediyorlar hem dini lider Ayetullah Ruhani aleyhinde slogan atıyorlar yani net bir şekilde bir taraftan gözükmüyorlar. Sloganlara baktığımız zaman ‘Suriye’de İran’ın ne işi var’ şeklinde ön plana çıktığını görüyoruz ya da ‘Lübnan için Gazze için değil İran için yaşıyorum’ bunları neden söylüyoruz çünkü tam karşı tarafta bulunan Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump’da aynı şeyleri söylüyor. O da diyor ki ‘İran’ın Suriye’de ne işi var, İran’ın zenginliklerini İran için harcamalı’ sanki İran halkını çok düşünüyormuş gibi bu tür tweetler atıyor. İran’da ki protestocularla Amerika Birleşik Devletlerinin söylediği aynı bunun yanında ABD’nin ortaklarım dediği Sudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin söylemleri de İran’da ki protestocuların söylemleriyle aynı hatırlayın Birleşik Arap Emirlikleri ki bu Orta Doğunun kanser hücresi olarak nitelendiriyorum ben. Onlar da çıktı dedi ki ‘Arap dünyası Ankara ile İran ile yönetilemez’ dedi. Sudi Arabistan’da aynı şekilde bunları söyledi. İran’da ki olaylar ekonomik sebeplerden ziyade sanki küresel bir oyunun içerisinde kendilerini bulmuş gibi gözüküyor hemen akabinde Tunus’ta çıkan olaylar ki bugün 5. gününe girmiş durumda. 20 şehirde Tunus’ta olaylar devam ediyor ve her geçen anda şiddet artıyor. Olaylar neredeyse vandalizme dönüşmüş durumda kamu binalarını yakıyorlar , özel mülkleri yakıyorlar, yağma hareketleri çok ciddi bir duruma gelmiş durumda” diye konuştu.

“Tunus’un ekonomisini şuanda IMF yönlendiriyor”
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Tunus’un 2010 yılında Arap baharının başladığı yer olduğunu belirterek, ”2010 yılında Mühendislik Fakültesi mezunu seyyar satıcı yanlış hatırlamıyorsam Muhammed Bouazizi’nin valiliğin önünde kendini yakması Tunus’ta ki olayları ateşlemiş Libya, Mısır, Ürdün, Yemen, Suriye, Bahreyn buralara sıçramıştı. Tunus’un bir başka özelliği Arap baharında bu hareketlerin demokratik bir hayata evrildiği tek yer aslında. 2010 yılında bu protestolardan sonra 23 yıl yönetimde kalan bir Zeynel Abidin var o ayrılıyor daha sonra seçimler oluyor ve Tunus’ta demokratik seçimlerle iş başına gelen bir hükümeti görüyoruz. 8 yıl içerisinde Tunus’ta 9 hükümet değişmiş durumda. 2010 yılında insanlar ne için sokağa çıktıysa bugünde aynı şeyler için sokağa çıkmış gibi duruyorlar zamları protesto ediyorlar, ekonomik sebepleri protesto ediyorlar ama şunu gözden kaçırıyoruz. Tunus’un ekonomisini şuanda IMF yönlendiriyor yani Tunus’ta ki yasaları IMF çıkarttırıyor. IMF açtığı kredilerle Tunus’u şuanda avucunun içine almış durumda ki 2000 yılı öncesinde ki aynı Türkiye olduğu söyleyebiliriz. Parayı veriyor şu yasayı çıkartacaksın bunu yapacaksın aynı şekilde Tunus’ta bu olayları gerçekleştiriyor ama şuanda ilginç olan Tunus halkından bir kısmının IMF’nin çıkarmış olduğu yasalardan dolayı. Tunus’un şuandaki meşru hükümeti vandalizm hareketleriyle protesto etmeleri ve orada sosyal medya üzerinden organize olan gençlik hareketi denilen yapı söz konusu ve bu harekette özellikle Tunus dışında ABD ve Batı Avrupa ülkeleri tarafından sosyal medya üzerinden yönlendirdiği atılan tweetlerden yapılan paylaşımlardan net bir şekilde ortaya çıkıyor.” dedi.

“Tunus’a hakim olan Kıbrıs Adası’nın içinde bulunduğu hemen Akdeniz’in doğu kısmının tamamına hakim olacak”
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Tunus’un başka bir özelliğinin de Akdeniz’de Afrika’nın kuzeyinde çok stratejik bir konumda bulunması yani neredeyse Akdeniz’in başını tutabilecek bir yapıda olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
“Yani Tunus’a hakim olan Kıbrıs Adası’nın içinde bulunduğu hemen Akdeniz’in doğu kısmının tamamına hakim olacak bir yapıya sahip. Dolayısıyla Tunus’ta ki hareketleri de aynı İran’da ki gibi ekonomik sebeplerden dolayı, insanların geçim sıkıntısından dolayı sokağa çıktı şeklinde sadece bu şekilde düşünmek resmin tamamını göremememiz anlamına gelir. Çıkan olaylar Orta Doğu’da dikkat edin savaşlar, protestolar, isyanlar, karşılıklı çatışmalar bunların çıktığı bölgelere baktığımız zaman ya o bölgenin alt yapı zenginlikleri var ya yer altı kaynakları çok zengin ya da stratejik açıdan Irak’ta olduğu gibi Suriye’de olduğu gibi ya da stratejik açıdan Tunus’dt olduğu gibi. Önemli bir konumda olması bunların hepsini bir arada değerlendirirsek ancak İran’da ki ya da Tunus’ta ki olayları gözlemleyebiliriz. Bunlar hep bizim etrafımızda ki Türkiye Cumhuriyeti etrafında meydana gelen olaylar. Bunlarla beraber kamuoyu gündemine gelen bir Suriye rejiminin bir İdlib bölgesinde çatışmamazlık bölgesi ilan edilen İdlib bölgesinde ilerlediğini görüyoruz. Son günlerde önce Rusya’nın Lazkiye’de ki Tarsus deniz üstüyle Hmeymim hava üstü İdlib bölgesinden kalkan dronlarla, insansız hava araçlarıyla vurulduğunu biliyoruz. Daha sonra hemen akabinde rejimin harekete geçtiğini burada enteresan olan Rusya üstlerine saldırı PYD tarafından gerçekleştiği ortada PYD bölgede Amerika’nın maşası durumunda dolayısıyla burada Türkiye’nin durumu Türkiye’nin dikkatini dağıtmak Türkiye, Rusya, İran arasında ki o anlaşmayı bozmak adına bölgenin kaşındığı net bir şekilde ortada ki Rusya’da net bir şekilde açıkladı bu saldırının kimin yaptığını biliyoruz dedi PYD’yi kastederek bunların arkasında hangi ülkelerin olduğunu net bir şekilde biliyoruz açıklamalarını yaptı. Ciddi bir kriz bu net bir şekilde çözülmedi Türkiye, Rusya, İran arasında hemen akabinde ABD’nin Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield bir açıklama yaptı. Soçhi meşhur değildir dedi ve bunu meşrulaştırmayacağız dedi. Yani Rusya, İran, Türkiye arasındaki İdlib merkezli anlaşmayı kabul etmediğini belirtti rejimin ilerleyişini el altından körfez ülkelerinin de destek verdiğini biliyoruz. PYD, PKK terör örgütlerinin de destek verdiğini biliyoruz. Bu idlib meselesinin başka bir amacı da Türkiye’nin dikkatini Afrin’den çekmek ve İdlible uğraşmasını sağlamak Afrin’i terör örgütünden temizlemesini engellemek çünkü Türkiye sadece Afrin değil Tall Rifat, Tell Abiad, Mümbiç ve Afrin’den PKK’nın, PYD’nin derhal çekilmesini istediği ve bunda çok ısrarcı olduğu bir dönemde rejim İdlib’de ilerleyerek oradaki barışı bozmaya çalışıyor ve Türkiye’nin dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar. Bu işin başka tehlikeli tarafı da yine bir göç dalgasının ortaya çıkacak olması çünkü 70 binden fazla insanın şimdiden Türkiye’ye gelmek için harekete geçmiş durumda bunun 100 binleri aşabileceği tahmin edilebiliyor ve ABD’nin yeni ilan etmek üzere olduğu Kuzey Suriye Birlikleri Federasyonu’na Afrini’de dahil etme düşüncesi yine bölgede Türkiye aleyhine bir organizasyonun hayata geçirildiğini net bir şekilde görüyoruz. Bunun yanında bunların hepsi bağlantılı olarak ilerliyor İngiltere, Fransa ve ABD hepsi art arda şu açıklamayı yaptılar Suriye demokratik güçleri ismi altında ki aslında PKK ve PYD terör örgütünün oluşturduğu bu güçleri tanıyacaklarını ve DAEŞ li teröristlerin bunlar tarafından yargılanabileceğini ilan ettiler. Burada aslında PKK’yı PYD’yi çok sevdiklerinden değil Avrupa’nın ve Amerika’nın şöyle bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. DAEŞ bitti ama DAEŞ içerinde ki Avrupa ve Amerikan kökenli teröristler ülkelerine geri dönmeye başladılar. Bazısı legal yollardan bazısı illegal yollardan dönüyor ve giderken burada sahip olduğu aile ve çocuklarıyla geri dönüyorlar. Bir rakam verelim Avrupa’ya 2 binden fazla DAEŞ li teröristin döndüğünü biliyoruz. ABD’de bu sayı resmi sayı 15 civarında. Ama bunlar resmi sayı ama bilmedikleri gayri resmi sayılarda var. Bakın bunların ülkelerine gelmemeleri için söylüyorlar ki orada yargılanabilirler ve orada hapis olabilirler. Bu şekilde de oyun tezgah edilmiş durum da yeni teröristler orada yaşasınlar yeri geldiğinde kaosa boğsunlar ama bizim ülkemize kesinlikle girmesinler dolayısıyla son günlerde bölge hiç olmadığı kadar daha sıcak çok keskin dengeler değişiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti mutlaka bu dengeler içerisinde çok titiz düşünmeli çok dikkatli hareket etmeli ve kendisine kurulmak istenen tuzakları bir an önce bertaraf etmeli diye düşünüyoruz.”
13.01.2018 10:58:00