Diyanet, 2010 yılı Kuran’ın nüzulünün 1400. yılı ile kuruluşunun 86. Yıldönümü için tanıtım toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof Dr Ali Bardakoğlu, “3 Mart 1924’de aynı Kanunla kurulan Genelkurmay Başkanlığı gibi siyaset üstü bir kurum olarak tasarlanan Diyanet İşleri Başkanlığının başlangıçta yüksek itibarlı bir kurum olarak tasavvur edildiğini, ancak bu öngörünün ve bu yöndeki ilk dönem uygulamaların ileriki dönemlerde çok iyi algılanamadığını, korunamadığını ve kurumun giderek sıradanlaştırıldığını söylersek kimseye haksızlık etmiş olmayız. Başlangıçta yeni kurulan devletin itibarını pekiştirerek şekillenen Diyanet İşleri Başkanlığı, ilerleyen süreçlerde maalesef kendi itibarını kendisi üretmek zorunda kalmıştır.”dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen `2010 Kur`an Yılı` programının açılış törenine katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı`nın ulusal değil küresel ölçekte bir örnek teşkil ettiğine, etmesi gerektiğine inandığına işaret eden Erdoğan, Diyanet`in taraf tutmadan, soru işaretlerini artırmadan, sade bir şekilde, malanayi tartışmalara kapılmadan, dosdoğru bir yol tuturduğunu ve bu yolda kararlılıkla ilerlediklerini gördüklerini kaydetti. Erdoğan, `Radikal İslam değil, ılımlı İslam değil, buna benzer önüne sıfatlar eklemek suretiyle getirilmiş bir İslam anlayışı değil. Dosdoğru ve son derece sade bir anlayış. Baskıdan uzak, zorlamadan uzak, iradeyi gözeten bir yaklaşım sergileniyor. Dünya konjektürü dikkate alındığında Diyanet`in bu yaklaşımının ne kadar isabetli olduğunu da yakından görüyoruz.` dedi.
`DİYANETİN HER YAKLAŞIMI LİNÇ YAKLAŞIMI İLE ELEŞTİRİLMEMELİ`
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın her türlü tartışmanın dışında tutulmasını isteyen Erdoğan, `Bu kurumu daha da verimli kılacak budur. Başkanlığın her adımın linç yaklaşımı ile eleştirilmesini, başkanlık personelin hakları söz konusu olduğunda konunun çok farklı yerlere çekilmesini ben ülkeye ve millete yönelik ciddi bir sorumsuzluk olarak görüyorum.` diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın Medeniyetler İttifakı`na eş başkanlık yapan bir ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu vurgulayan Erdoğan, ülke olarak kültürler arasında, medeniyetler arasında çatışmayı değil uzlaşmayı teşvik eden projenin sahibi olduğunu belirtti. Dünya barışında baş aktör olması gereken ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Erdoğan, `Bu ülkede birincil noktada konuşacak olanlar sizlersiniz. Yine ulusal ve uluslararası bazda söylüyorum. Tarih boyunca üç kıta üzerinde kurulmuş devletlerimiz böyle bir hoşgörü iklimini inşaa ettiler, yaşattılar. Bunu ecdadımızda görüyoruz, daha önce de görüyoruz. Bugün o devletlerin mirascısı olarak o iklimi geliştirmek ve çağın imkanları doğrultusunda insanlığa taşımak gibi bir sorumluluğumuz var.` ifadelerini kullandı.
DEMOKRATİK AÇILIMA DESTEK İSTEDİ
Erdoğan, 100`den fazla ülkenin destek verdiği Medeniyetler İttifakı`nın bu inceliğin ve yumuşaklığın gereği olduğunu belirterek, bu projenin Diyanet İşleri Başkanlığı`nın katkısıyla başarıya doğru yol alacağını ifade etti. Erdoğan, Medeniyetler İttifakı gibi uluslararası bir projeyi omuzlayıp başarı ile taşırken ülke içinde kardeşliği, birliği, bütünlüğü pekişterecek adımlara da hiç tartışmasız destek olacak Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu kaydetti. Diyanet İşleri Başkanlığı`nın ve onun mensuplarının bir devlet projesi olan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi`nde aktif rol almalarını isteyen Erdoğan, şunları söyledi: `Sürecin başarıya ulaşmasında, önyargıların kırılmasında, toplumsal hastalıkların şifa bulmasında Diyanet kurumumuz tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya. Bu yönde çok ciddi çalışmaların olduğunu biliyorum. Farklı dil ve lehçelerde vaaz ve hutbe, farklı dil ve lehçelerde Kur`an-ı Kerim meali, ilmihal gibi çalışmalar belli bir aşamaya geldi. Bunun ötesinde gönülleri hitap etmek, gönülleri birbirine ısındırmak, bizi var eden yapı taşlarını, bizi birbirimize bağlayan o sarsılmaz bağları tekrar hatırlatmak noktasında sizlerden destek bekliyoruz. Ülkenin sadece belli bölgelerinde değil, yedi coğrafi bölgede, 81 vilayette, hatta yurt dışı teşkilatlarımızda hükümetimizin başlattığı ve bir devlet projesi olan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi`nin en iyi şekilde Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından anlatılacağına yürekten inanıyorum. Zira birliğin, beraberliğin, kardeşliğin adeta çimento gibi birbirine iyice kenetlendiği, kaynaştığı toplumuz, devletiz. Böyle olmamız gerekiyor. Hiç kimse bunu farklı yerlere çekmeye kalkışmasın.`
`Hakkari`deki anne ile Yozgat`taki anne evlatlarının başında aynı Fatiha`yı, aynı Yasin`i okuyorsa, aynı duayı ediyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa burada ciddi bir yanlış var.` ifadelerinin bile farklı yerlere çekildiğini gördüğünü söyleyen Erdoğan, şunları söyledi: `(Başbakan meseleyi din üzerinden mi çözmek istiyor?) şeklinde yüzeysel ve art niyetli yorumlar yapıldı. Ben Türküleri de, şarkıları da dile getirdim. Kahramanlarımızdan, savaşlarımızdan, birlikte gazi olduğumuzdan, birlikte şehit verdiğimizden bahsettim. Elbette inaçlarımız da ortak paydamızdır. Söz konusu olan kan, gözyaşı ve insan. Biz yeter ki insanı yaşatalım. Bunu ne şekilde yaptığı teferruattır. `
`ACILARDAN DERS ÇIKARMALIYIZ`
Erdoğan, tarihte Kerbela gibi Hz. Peygamber`in (SAV) torununun ve ailesinin katledilmesi gibi acı bir vakanın bulunduğunu hatırlattı.
Erdoğan, `Bu vakadan ders çıkarmamak yerine husumeti yaşatmak, yeni Kerbelalara zemin hazırlamaktır. Ülkemizin hiçbir ferdi arasında husumet ve hoşgörüsüzlüğün mazereti olamaz.` dedi. Erdoğan, 1400 yıldır dalga dalga büyüyen ilahi mesajın `İnananlar kardeştir` dediğine işaret ederek, `Bunun tevile de, tefsire de bence ihtiyacı yoktur. Bu kadar özet, net bir ifadedir.` diye konuştu. (CİHAN)
03.03.2010 17:54:00