Diyanet İşleri Başkanı GÖRMEZ 'den faizsiz bankacılık uyarısı

Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği ve iki gün sürecek ''Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-3'', Afyonkarahisar Oruçoğlu Termal Otel'de başladı.

Toplantının açılışında konuşan Görmez, İslam zaviyesinden bakıldığında, ''iktisat'' kavramının sadece ticari hayatla sınırlı kalmadığını, çok kapsamlı olduğunu söyledi.

''İtikatta iktisat, ibadette iktisat, hayatın her alanında iktisat... Söz ticari muamelelere geldiğinde ise İslam'ın iktisat namına ortaya koyduğu şeyler, bir bütün olarak, nasıl kazanmalı ve nasıl harcamalı sorularının cevabıdır'' görüşünü bildiren Görmez, yaşanılan bütün iktisadi tecavüzlerin kökeninde ''sen çalış ben yiyeyim'' bencilliğinin yattığını, bencilliğin mağlubu olan insanın, aldatmaktan, sömürmekten, zulmetmekten çekinmeyeceğini belirtti.

İslam'ın, sömürü düzenine karşı son derece sade ve külli hükümler getirdiğini vurgulayan Görmez, bu hükümlerin ilk günkü tazeliğini ve canlılığını sürdürdüğünü söyledi.

''Asr-ı saadetten günümüze kadar, iktisadi yapıda çok önemli değişiklikler olduğunu'', özellikle son birkaç asırda daha yeni ve daha karmaşık ticari muamelelerin ortaya çıktığını ifade eden Görmez, ''Fakat bu çeşitlilik ve karmaşıklık karşısında İslam Peygamberi'nin bugünün ölçüleriyle, ancak bir kasaba sayılabilecek bir şehrin küçük bir pazarında, bir hurma teknesinin başında söylediği 'bizi aldatan bizden değildir' sözü, bugün dahi bütün sadeliğiyle hüküm fermanıdır'' şeklinde konuştu.

FAİZSİZ BANKACILIK

''Faizsiz bankacılık'' denildiğinde konunun fetva ile ilgili iki yönü bulunduğuna işaret eden  Görmez, bu konuyla ilgili iki müstefti bulunduğunu, bunlardan ilkinin bu müesseselerle çalışan, bu müesseseler vasıtasıyla yatırımda bulunan fertler olduğunu hatırlattı. İkinci müsteftinin ise bizzat bu kurumların kendileri olduğunu ifade eden Görmez, şöyle konuştu:

''Bu kurumlar da yaptıkları iş ve işlemlerin İslam'a uygunluğu noktasında ilim adamlarının bilgisine başvurmak durumundadır. Kuşkusuz, soruların iki taraflı olması, bu kurumların kendilerini yenilemeye ve daha güçlü bir yapıya kavuşmalarına vesile olacaktır. Dolayısıyla bu konudaki istifta-ifta ilişkisi, faizsiz bankacılığın daha da gelişebilmesi açısından son derece önemlidir. Zira bu müesseselerin ülkemizdeki geçmişi yaklaşık 25 yıldan ibarettir. Takdir edersiniz ki bu süre, bu konuda gerekli tecrübeyi kazanabilmek için yeterli bir süre değildir.''

Gün geçtikçe, yatırım, teşebbüs, harcama gibi kavramların daha çok gündeme girdiği bir çağda faize bulaşmadan, helalinden iktisadi hayata katılma ihtiyacı ve talebinin günden güne arttığını belirten Görmez, bu müesseselerin faaliyet hacminin giderek genişlemesinin de bu konudaki ihtiyacın ve talebin fazlalığını gösterdiğini söyledi.

Bankaların toplumsal karşılığının bulunması, bu konuda ciddi bir talebin olması, bu müesseselerin kendilerini alternatifsiz görmeleri sonucunu doğurmaması gerektiğini dile getiren  Görmez, şunları kaydetti:

''Bu alternatifsizlik, söz konusu müesseselerin kendilerini merkez alarak, kar-zarar bölüşümünü tek taraflı olarak belirledikleri bir sisteme de dönüşmemelidir. Aynı şekilde faizsiz yoldan yatırımda bulunmak isteyen kimse de faizden kaçmak isterken daha ağır bir mali yükle karşı karşıya bırakılmamalıdır. Bu müesseselere ihtiyaç duyulması, adaletsiz uygulamalar için bir fırsata dönüştürülmemelidir. Bankacılık, kalkınmayı sağlayan adaletli bir araç olarak değerlendirilmelidir. Varlığını, toplumdaki dini hassasiyete borçlu olan kurumlar, ticarî faaliyette bulunmanın ötesinde bir misyon taşıdıklarının farkında olmalıdır.''

AA


10.12.2010 15:24:00