Devlet Bakanı Faruk Çelik, Diyanet İşleri Başkanlığının mevcut durumunun laikliğe aykırı olduğu görüşüne katılmadıklarını belirterek, ''Diyanet İşleri Başkanlığımız, Cumhuriyetimizle yaşıt en köklü kurumlarımızdan biridir. Kurulduğu günden bu yana da toplumumuzun din konusunda doğru kaynaklardan doğru bir şekilde aydınlatılması hususunda son derece hassas görevleri layıkıyla yerine getirmiş, birlik ve beraberliğimize önemli katkılar sağlamıştır ve sağlamaktadır'' dedi.
Çelik, TÜSİAD'ın ''Yeni Yasama Dönemine İlişkin Beklentileri'' raporuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜSİAD'ın sivil anayasa çalışmasını ''bizatihi yapılmış olması itibariyle'' önemli bulduğunu söyledi.
Toplumu ilgilendiren böylesi temel konularda her şeyin siyasetin sırtına yüklenmemesi gerektiğini ifade eden Faruk Çelik, sivil toplum örgütlerinin de siyasete ve Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkı yapması gerektiğini belirterek, çalışmayı bu anlamda önemsediğini dile getirdi.
TÜSİAD'ın raporunu ''cesur ancak daha da kuşatıcı olmalı'' şeklinde değerlendiren Çelik, ''Bizim ilgi sahamıza giren yönleri ile değerlendirirsek, bazı konularda mutabık kalmadığımızı da söylemek durumundayız'' diye konuştu.
Raporda Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili önerilerle, din derslerinin kaldırılması ile ilgili önerinin, hayatın ve Türkiye'nin gerçekleriyle bağdaşmadığını kaydeden Bakan Çelik, bu alanların uzmanlık istediğini belirterek, ''Sanıyorum bu taslağı hazırlayan heyette Diyanet İşleri Başkanlığı ya da İlahiyat camiasından akademisyenlerin bulanmayışı bir eksiklik olarak kendini hissettiriyor. Keşke böylesi geniş kapsamlı bir çalışmada, dini konularda hakimiyeti olan ilahiyat camiasından akademisyenler de bulunsaydı. O zaman daha sağlıklı ve toplumumuzun tümünü kucaklayacak sonuçlara ulaşılabilirdi'' dedi.
TÜSİAD'ın raporunda, Diyanet İşleri Başkanlığının mevcut durumunun laikliğe aykırı olduğu görüşünün bulunduğunu hatırlatan Devlet Bakanı Çelik, şöyle devam etti:
''Bu görüşe katılmamız mümkün değil. Böylesi hassas konularda bu kadar iddialı cümle kuranların ne yapılması gerektiği sorusuna da cevap vermeleri, konunun sağlığı açısından gereklidir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Cumhuriyetimizle yaşıt en köklü kurumlarımızdan biridir. Kurulduğu günden bu yana da toplumumuzun din konusunda doğru kaynaklardan doğru bir şekilde aydınlatılması hususunda son derece hassas görevleri layıkıyla yerine getirmiş, birlik ve beraberliğimize önemli katkılar sağlamıştır ve sağlamaktadır. 31 yıl aradan sonra çıkardığımız yeni teşkilat yasasıyla da toplumsal hassasiyetleri ve beklentileri de dikkate alarak, Diyanet İşleri Başkanlığına yeni bir vizyon kazandırılmıştır. Yapılan Anayasa çalışmasında, toplumumuzun Diyanet İşleri Başkanlığından memnuniyetinin yüzde 86 olduğu, bu teşkilatımızın 81 ülkeye hizmet götürdüğü gerçeği de göz önünde bulundurulmalıydı. Bunu bir eksiklik olarak görüyorum.''
Diyanet İşleri Başkanlığının, Anayasa ve kanunların kendisine çizdiği çerçevede, talepte bulunan herkese hizmet götürdüğünü vurgulayan Çelik, ''Elbette ki Diyanet İşleri Başkanlığı, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı nasıl olabilir sorusu sorulabilir? Ancak bu sorunun yanıtı, içinde sadece hukukçuların, sosyologların olduğu değil, bu konunun uzmanı ilahiyatçıların da olduğu çalışmalarda bulunabilir'' diye konuştu.
-''YIKMAK AMA YERİNE BİR ŞEY KOYMAMAK ÇÖZÜM YOLU DEĞİL''-
TÜSİAD'ın Anayasa çalışmasında ele alınan bir diğer konunun da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri olduğunu anımsatan Bakan Çelik, kendi koordinatörlüğünde yürütülen Alevi Çalıştaylarında da bu konunun ele alındığını söyledi.
Bu konuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 2007 yılında verdiği kararın aydınlatıcı ve yol gösterici nitelikte olduğuna işaret eden Çelik, AİHM'nin, o dönemdeki müfredatın nesnel ve çoğulcu olmadığı sonucuna vardığını hatırlattı. Kendilerinin de çalıştaylarda varılan mutabakat gereğince, yeni bir müfredat çalışmasına başladıklarını anlatan Çelik, nesnellik ve çoğulculuk ilkeleri ışığında yeni bir müfredat hazırladıklarını dile getirdi.
Faruk Çelik, şöyle devam etti:
''Bu durumlar, konunun öğretim boyutuyla ilgilidir. Konunun bir de eğitim boyutu var. O da ilgili uzmanlarca ayrıca tartışılması gereken bir konudur. Bu ülkenin büyük çoğunluğu da çocuğunun kendi inancı doğrultusunda dini eğitimden geçmesini istiyor. Bu talepleri görmezden mi geleceğiz? Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin Anayasada zorunlu olmaktan çıkarılması gibi talepler ilk bakışta kulağa hoş gelebilir ama yeni sorun alanları üretmekten başka bir işe yaramaz. Öneri getirenlerin çözüm yolu da ortaya koymasını beklemek en doğal hakkımız. Yıkmak ama yerine bir şey koymamak çözüm yolu değildir.''
Toplumsal sorunların çözümünde siyasiler kadar sivil toplum örgütlerinin de inisiyatif alması gerektiğini belirten Çelik, bunun demokrasinin doğal bir sonucu olduğunu ifade etti.
TÜSİAD'ın çalışmasının önümüzdeki süreçte siyasilere yol gösterici nitelikte olduğunu vurgulayan Devlet Bakanı Çelik, ''Ancak yapılan çalışmalarda, getirilen önerilerde, toplumsal hassasiyetler de dikkate alınmalıdır. Bir sorunu çözelim derken yeni sorun alanları açmamaya dikkat etmemiz gerekir'' dedi
25.03.2011 23:29:00