Camilerimiz

İbadet etmek  Müslümanlar için manevi bir ihtiyaçtır. Müslümanların manevi ihtiyaçları olan ibadet etmek gayesiyle toplandıkları yere de “câmi” denir.                      

 Camiler, duâ ve ibadetlerin Allâh'a topluca arz edildiği, keder ve sevinçlerin paylaşıldığı, dargınların barıştığı, kan davalarının unutulduğu, içinde gerçek mutluluğu bulabildiğimiz ma’nevi sığınaklarımızdır.                            

Dinimiz, cemâatle namaz kılmamızı teşvik etmiş, bayram ve Cuma namazları gibi bir takım ibadetlerde câmi ve cemâati şart koşmuştur.                

İslam Dini, câmi ve cemaate çok önem vermiştir. Câmilerin süsü cemâattir. Bu, câmilerin ihyâ edilmesi için şarttır. Bir kutsî hadiste; "Benim yeryüzündeki evlerim mescitlerdir. Orada beni ziyaret edenler, o mescitleri ihyâ edenlerdir."[1] buyurularak konunun önemine vurgu yapılmıştır.             

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) namazların câmide cemâatle kılınmasına önem vermiş ve her defasında da bu konuda ki hassasiyetini dile getirmiştir. Nitekim câmi ve cemâatle namaz kılma konusunda sürekli Müslümanları uyarmış ve câmide birlikte namaz kılmayı teşvik etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

 “Kim, cemâatle namaz kılmak amacıyla mescide devam ederse, her gelişi için  Allah ona Cennet’te  özel bir mükafat hazırlar”[2]. “ Bir kimse  evinde abdest alarak  Allah’ın farz kıldığı namazlardan birini edâ etmek için bir mescide giderse, onun attığı adımlardan biri günahlarının silinmesine, diğeri de derecesinin yükselmesine vesile olur”[3]               

Hz. Peygamber’in, Mekke’den Hicret’in de  daha Medine’ye varmadan  Kûba Mescîdi’ni,  Medine’ye ulaşınca da ilk iş olarak Mescîd-i Nebevî'yi, bizzat çalışarak ve teşvik ederek inşâ etmeleri, dinimizde câmi ve cemâate verilen önemi ortaya koymaktadır.

Camilerimizin inşası, onarımı, temizliği, tezyîni ve aydınlatılmasına kadar verilebilecek bütün hizmetler takdîre şâyân hizmetlerdir. Bu konuda Yüce Mevlâ’nın şu ifadesi çok çarpıcıdır:   “Allâh’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekât veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imâr eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”[4]                

Yine sevgili Peygamberimiz bu konuda; “Bir kimse, Yüce Allâh’ın rızasını gözeterek bir mescit inşa ederse,  Allâh da ona Cennet’te bir köşk hazırlar”[5] buyurarak câmi ve mescitlerin yapımı, onarımı ve bakımı gibi konuların ne kadar fazîletli bir davranış olduğunu vurgulamıştır.  

Camileri inşâ ve imâr etme her ne kadar önemli bir ibadet ise de, bunun yanında câmileri asıl fonksiyonlarına kavuşturmak da önemlidir. Câmiler her ne kadar ibadet yeri ise de, aynı ölçü de birer sosyal aktivite merkezleridir de. Orada Mü’minler tanışır, kaynaşır ve sosyal etkileşimde bulunurlar. Camide gerçek cemaat olma şuuruna varan mü’minler, birbirlerine sahip çıkar, hastaları ziyaret eder ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunurlar.                

Bir kutsî hadiste;    “Ben, yeryüzü halkına azâp etmeyi murat ettiğimde, mescitleri inşâ, tâmir, tanzif ve tenvîr edenleri, benim rızam için birbirini sevenleri ve seher vaktinde istiğfâr edenleri görünce, onlara azap etmekten vazgeçerim.”[6] buyrulmaktadır.

 

[1] - İlâhî hadisler, S.44. H.84

[2] -Buhâri,  Ezan, 38, 1/161

[3] -Müslim, Mesâcid 51, 1/462, H. No: 666

[4] -Tevbe,  9/18.

[5]-  Buhârî,  Salât, 65, 1/116.

[6] -İlâhî Hadisler S.28. H.43.

Yılmaz ARI

Adıyaman Samsat İlçe Vaizi


01.08.2010 00:54:00