Minarelerden yayılan kandil ışıklarıyla bütün şehirler Ramazan'ın rengini aldı artık. Dışını süsleyen mahyasıyla, içini süsleyen teravihleriyle rahmet mevsiminin kapısı açıldı. Genci yaşlısı, işçisi memuru, fakiri zengini camilere akın etmeye başladı. Bu akın İstanbul Kartal'daki Atalar Camii'nde ise her mevsim yaşanıyor. Çünkü cami tam bir cazibe merkezi.
İstanbul Kartal'da bir cami imamından bahsediliyor. Bulunduğu camideki faaliyetler dilden dile anlatılıyor. Duyduğumuza göre camide; düğün salonu, kütüphane, spor salonu hatta kan bankası dahi varmış. Sıra dışı özelliğiyle ün salan bu caminin imamıyla tanışmaya gidiyoruz. Odasına yöneldiğimizde bir kalabalık karşılıyor bizi. Ramazan'da erzak almak isteyenler adres bildiriyor. İmam dizüstü bilgisayarına kayıt yapıyor. Kayıt listesi tamamlanıyor ama camiden poşetlerle çıkan yok. Çünkü erzaklar, hayırseverler tarafından ihtiyaç sahiplerinin kapısına kadar ulaştırılıyor.
Bütün camilerde yardımlaşma havasının estiği muhakkak. Ancak Kartal'daki Atalar Camii'nde Ramazan'ın her daim yaşandığına şahit oluyoruz. Çünkü külliye tarzındaki bu camide yok yok. Bizce böyle bir imam da yok! Bilgisayarına kaydettiği yaklaşık bin kişiye cep telefonundan ulaşıyor mesela. Diyelim mahalleden biri vefat etti. İmam Yücel Kara, herkese mesaj atıyor, cenaze namazının yerini ve saatini bildiriyor. 'Teknolojik imam' olarak anılan Kara, vaazlarında da projeksiyonlu sistemden faydalanıyor. Sigara, alkol, küresel ısınma, çocuk eğitimi, Çanakkale Destanı gibi konularda görüntü eşliğinde vaaz veriyor. SMS duyuru sistemi ve projeksiyonlu vaaz sisteminden cemaat oldukça memnun. Anlayacağınız teknoloji bu imama zor yetişiyor. Camideki diğer faaliyetleri soruyoruz orijinal imama. 5 bin kitaplı kütüphaneden, internet kafeden, düğün ve spor salonlarından tutun da kan bankasına varıncaya dek her şey caminin sınırlarında. Yücel Kara, camiyi cazibe merkezi haline getirmek için elinden geleni yapmış. Böylelikle cami ibadet eden etmeyen herkesin uğrak mekânı haline gelmiş.
Geçen yıl üç bin ünite kan verilmesini sağlamış
Yücel Kara'nın babası bir rahatsızlık geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış. Acil kan lazım olmuş tabii. Yana yakıla kan aramışlar. Kan bulunmuş bulunmasına ama o sürede çok sıkıntı çekmiş Kara. Babasını kaybetme korkusuyla o gün karar vermiş cemaati kan verme konusunda teşvik etmeye. Hutbelerde kan vermenin önemini anlatmaya başlamış. Sinevizyonla, belgesellerle hutbelerini desteklemiş. Bir yandan kan kongrelerine katılıp araştırmalar yapmış. Bir yandan da mahallelinin kan gruplarını kayıt altına almış. Hastasına kan lazım olan da imama koşmaya başlamış. O gün bugündür kan lazım olan imamı arıyor. Kan verecek kişiyle kana ihtiyacı olan kişi buluşturuluyor. Kara bu şekilde çok hayat kurtarıldığını anlatıyor.
Kan bankası faaliyeti zamanla öyle büyüyor ki Kızılay'la işbirliği dahi yapılıyor. Hatta her yıl Ramazan sonunda kan verme şenliği düzenleniyor. Kızılay, mahalleye çadırlarını kuruyor. Geçen yılki şenlikte 3 bin ünite kan verilmiş. Kara'ya göre bu, tanımadığınız 9 bin insana hayat vermek.
Caminin 100 çadırlı, 500 battaniyeli acil yardım ünitesi bile var
Camiyi gezmeye başlıyoruz. Büyük bir düğün salonuna giriyoruz önce. Mahalleli düğünlerini burada yapıyor. Biraz ilerleyince tam teşekküllü bir spor salonu karşılıyor bizi. Gençler, sporla uğraşıyor. Salon gündüz de hanımlara hizmet veriyor. Spor salonunun bitiminde 'Afet Acil Yardım Ünitesi' dikkatimizi çekiyor. Yücel Kara, 100 çadır 500 battaniye stokladığını anlatıyor. Ünitede kazma, kürek, maske, ceset torbaları hatta jeneratör de bulunuyor.
Orayı da geçince 'Hayır ve Yardım Mağazası'na ulaşıyoruz. Yepyeni ceketler, pantolonlar, elbiseler ve aklınıza gelebilecek birçok eşya var. Tüm giysileri yeni sanıyoruz. Oysa, bunlar mahalleliden toplanan ikinci el kıyafetlermiş. Eşyalar kuru temizlemeden geçirilmiş, onarılmış, ihtiyaç sahiplerini bekliyor. Sadece giyim kuşam değil, ev eşyası konusunda da yardım hizmeti sunuluyor. Tam o esnada maddi durumu iyi olmayan yeni evli bir çift gelip buzdolabı soruyor. Çamaşır makinesi ve fırını tedarik edilmiş. Dolap henüz mağazada yok. Ancak bir hayırsever bulunup çiftin buzdolabı ihtiyacı da giderilecek.
Caminin avlusuna çıkıyoruz. Küçük bir tiyatro sahnesi görüyoruz. Yazın Kur'an öğrenmeye gelen çocuklar burada tiyatro, illüzyon gösterileri izliyor. Bu yaz 800 öğrenci Kur'an öğrenmeye gelmiş. Çocuklar bunalmasın diye sınıflara klima konulmuş. Hatim bitirenlere, Yasin ezberleyenlere verilmek üzere bisikletler ve bilgisayarlar da Hayır Mağazası'nda çocukları bekliyor. Çocuklar için 5 bin kitaplı kütüphaneyi görünce şaşırıyoruz haliyle. Belki birçok okulda rastlayamayacağımız türden zengin bir kütüphane. Çocuklar okul sonrası gelip ödevlerini burada yapıyor. Bunların yanı sıra maddi durumu iyi olmayan öğrenciler de hesap edilmiş. Bursa ihtiyacı olan öğrenci, belgeleriyle imama geliyor. İmam, başarılı öğrenciye sponsor buluyor. Şu an 35 öğrenci burs alıyor. Kısacası çocukların gönlünü kazanmak için her şey düşünülmüş. Çocukların okulda 'sınıf babası' seçtiği imam, aynı zamanda okul aile birliği başkanı. Okul içinde birçok hizmette bulunan imam, mahalle gençlerini toplamış okulu boyamışlar, tamir etmişler.
Her cuma en az 20 hatim duası yapılıyor
Cami sadece maddi yönüyle değil manevi yönüyle de örnek. Her cuma 20 hatim duası yapılıyor. Cemaatten hatmini bitirenler de rakam veriyor. Bazen bu rakam 40'a kadar ulaşıyor. Üstelik mahalleli, dua edilmesini istediği yakınlarının isimlerini imama yazdırıyor. İmam bu isim listesini tek tek okuyarak dua ediyor. Ayrıca her hafta irşat programları da yapılıyor. Uzman ilahiyatçılar ve hekimler gelerek cemaati aydınlatıyor.
Kısacası, yardımlaşmanın ve sosyalliğin ön planda olduğu bu camide yok yok. "Keşke tüm imamlar böyle çalışsa!" diyor cemaat. O zaman Türkiye'nin sırtı yere gelmezmiş
15.08.2010 22:43:00