İnce jelatini açtı ve giysiyi enine boyuna incelemeye başladı. Saf pamuktan imal edilmişti.Ne üzerinde bir deseni vardı, ne de dudak uçuklatacak bir markası.
Bir zamanlar, yaptığı başarılı bir hizmetinin karşılığında bu elbiseyle ödüllendirilmişti.
Nerden baksan on beş, on altı yıl olmuştu. Hiç giymemişti onu . Özel bir gün için sakladığı belliydi.
Elbise dolabını açtı. Kolalı ve ütülü elbiselere şöyle bir göz gezdirdi. Bir kaç gün önce almış olduğu takım elbiseyi gördü. Hiç giyilmemişti. Hatta astronomik bir fiyat taşıyan etiketi halen üzerindeydi.
Güzel giyinmeyi, bakımlı olmayı severdi.
Beyaz elbiseyi aldı ve dolabından seçtiği diğer giysilerle birlikte yatağın üzerine koydu. Eliyle bir an yumuşak elbisesini okşar gibi oyalandı. Konsolun gözünü hızlıca kapattı ve nemli gözlerle ??Her nefis ölümü tadacaktır. Bir gün bu elbiseyi mutlaka giyeceğim.?? dedi.
Sıkıntı ve hüzünle doluydu hayatı.
Ama yüklenmiş olduğu misyonu için yaşamı sevmeliydi.
Her anın güzelliğini duyumsayarak mutlu olmalıydı.
Artık daha çok okumalı, daha az toz almalıydı. Balkonda oturup uzayan çimlere aldırmadan bahçeyi seyretmeliydi.
Hiçbir şeyini özel günler için saklamamalıydı. Kıymetli eşyalarını her ??özel?? olayda kullanmalıydı. Birkaç kilo vermek, tıkanan lavaboyu açmak, bahçesinde ilk açan çiçek gibi özel olaylarda?
En pahalı elbiselerini süpermarkete giderken giymeliydi. Bu haliyle zengin görünürse , küçük bir torba erzak için o kadar parayı daha rahat ödeyebilirdi.
Tutunmalıydı hayata, başka çaresi yoktu.
Pahalı parfümünü özel gün ve partiler için saklamamalıydı. Mağazadaki tezgahtarların ve banka memurlarının burunları da en az özel günlerdeki arkadaşlarınınki kadar koku aldığını unutmamalıydı.
Sıkıntılıydı ama, olumsuzluklara karşı göğüs germeliydi.
??Dünyada olmazsa ahirette olur?? kelimesi dağarcığındaki yerini kaybetmişti. Bir şey eğer görmeye, duymaya, sevmeye veya yapmaya değerse, onu şimdi görmek, duymak, sevmek ve yapmak istiyordu.
Herkesin ??Yaşayacağımıza garanti gözüyle baktığımız yarını görmeyeceğini?? bilseydi eğer insan, neler yapardı kimbilir?..
Sanırım aile fertlerini veya yakın dostlarını arardı.
Sevdiklerinin hayalini yeniden yaşar, hüzünlenirdi.
Belki eski birkaç dostunu arayıp aralarında geçen sürtüşmeler için özür dilerdi.
Belki bir lokantaya gidip kendine en sevdiği patlıcan kebabı ısmarlardı.
??Bir gün ararım?? dediği arkadaşlarını göremediği için kendisine kızardı.
Masasında biriken ve okunmayı bekleyen kitapları okumadığı için hayıflanırdı.
Dostlarına ve sevdiklerine onları ne kadar çok sevdiğini yeterince sık söylemediği için kendinden nefret ederdi.
Böyle düşünüyordu.
Belki de bunları elinin tersiyle itmeli , son anlarını Rabbine adamalıydı.
Ve beyaz elbisesinin kendisine ne kadar yakışacağını hayal etmeliydi.
Fikir ve Düşünceleriniz için abdurrahmankaral@hotmail.com