Bardakoğlu'ndan Teşkilat Kanunu ile ilgili İlk Açıklama

Değerli Mesai Arkadaşlarım,


Teşkilatımızın Değerli Mensupları,

Başkanlığımız hizmetleri açısından son derece önemli olan ve 31 yıldır beklenen teşkilat yasası 01.07.2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş, 13.07.2010 tarihinde de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Teşkilat Yasamızın hayırlı hizmetlere vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, bu vesileyle aşağıdaki hususları siz teşkilat mensuplarımızla paylaşmakta yarar görüyorum.

 

Yüce dinimiz İslam, tarihte ve günümüzde, doğru anlatıldığı ve anlaşıldığı sürece insanın kendisiyle, çevresiyle ve Yüce Yaratan’la barış içinde olmasını ve gönül huzuru bulmasını sağlayan güçlü bir kaynak, toplumda sevgi ve hoşgörünün, birlik ve dayanışmanın yerleşmesinde, ahlaki erdemlerin yaşanan değerlere dönüşmesinde en müessir rehber olmuş, sevinçte ve kederde bizi milletçe birleştirmiş ve geleceğe taşımıştır. Yüce dinimizin aydınlık bilgisini ve rahmet yüklü mesajlarını toplumun bütün kesimlerine ulaştırma sorumluluğunu üstlenen Diyanet İşleri Başkanlığı da, bugüne kadar, milletimizin teveccühüne ve yasaların tevdi ettiği görev ve yetkiye paralel olarak,  ülkemizin en uç noktalarına kadar hiçbir ayırım yapmadan, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin üstünde kalarak milletimize hizmet götürme gayreti içinde olmuştur.

Bugün, Cumhuriyet’in başta gelen kazanımları arasında saydığımız Diyanet İşleri Başkanlığı Avrasya coğrafyasından tarihte birçok acı ve tatlı hatırayı paylaştığımız yakın komşularımıza kadar, Balkanlar, Kafkasya, Rusya, soydaş ve akraba topluluklardan Moğolistan’a ve Afrika’nın içlerine kadar geniş bir alanda, özgün, güvenilir, donanımlı ve yol gösterici bir dini tecrübeyi temsil etmekte, bağlılık ve vefa karışımı bir duyguyla kendisine yönelen bu dünyaya bilgi ve hizmet sunmaktadır. Başkanlığın bu dünyadaki temsil gücü ve etkinliği, kurumsal inisiyatifin yanı sıra, tarihten bu yana milletimizin bu coğrafyalara götürdüğü hizmet ve ülkemizin dışarıda sahip olduğu önem ve itibarla da bağlantılı bir husustur.
 

Diyanet İşleri Başkanlığı Avrupa ülkeleri, ABD ve Avustralya’daki insanımız için sadece bir din hizmetinin değil, adeta bir kimlik ve özüyle varoluş mücadelesinin de  adıdır.  İslam ülkelerinden bakıldığında ise Başkanlık, müslümanlıkla modern hayatın, din ve devlet işlerinin, demokrasinin birbiriyle yarıştırılmadan ve karşı karşıya getirilmeden ahenk içerisinde yaşatılabileceğinin, 21. yüzyıl dindarlığının sahih dini bilgiyi, barış ve hoşgörüyü esas alarak, bid’at ve taassuptan uzak biçimde inşa edebileceğinin önemli ve özgün bir örneği olarak görülmektedir. Günümüzde, başta yakın ve civar komşularımız olmak üzere birçok İslam ülkesinde üzülerek izlediğimiz kaos ortamı, bizlere Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun bir ülkede istikrar, huzur ve güven ortamını tesiste ne anlama geldiğini yeterince anlatmaktadır.

Ülkemize gelince, çevresine din konusunda sağlıklı bilgi ve hizmet sunması ölçüsünde rehberlik, saygınlık ve otorite yönü öne çıkan binlerce personeliyle Diyanet Teşkilatı, iyi günde kötü günde birlik ve beraberliğin, acıyı, umudu ve coşkuyu paylaşmanın en bilinen, Milletin merkezle ve devletle buluşması için açılan ana yol ve güzergâhlardan biri olmuş, günümüzün ihtiyaç ve değişen şartlarına paralel olarak hizmet çeşitliliğini, yoğunluğunu ve niteliğini artırmış, cami içi ve cami dışı din hizmetleri, hizmet içi eğitim,  hac ve umre hizmetleri yanında toplumun her kesimine yönelik dinî yayın, eğitim  ve irşad faaliyetlerinde önemli gelişmeler kaydetmiştir.

633 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen kırk yılı aşkın bir sürede kadro sayısı 25 binlerden 100 bine ulaşan ve hizmet alanları sürekli büyüyen ve gelişen teşkilatın hizmet dayanağı olan yasal zeminin bu gelişmelere paralel olarak yenilenmesi zaruretinin ortaya çıktığı günümüzde, bütün bu ihtiyaç ve beklentilere cevap verecek, uluslar arası düzeyde yürütülen hizmetlerin etkinliğini daha da artıracak yeni bir yasa ihtiyacı kendisini çok bariz bir şekilde hissettirdiği içindir ki, bu amaçla yapılan çalışmalar sonuç vermiş ve yeni teşkilat yasamız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 01.07. 2010 tarihli oturumunda ittifakla kabul edilmiştir.

Başkanlığımız hizmetleri açısından son derece önemli olan söz konusu yasa çalışmalarının başlatılmasını sağlayan ve sürecin her aşamasında destek olan Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümet yetkililerine, tasarı çalışmalarının başlatılmasında ve olgunlaşmasında emeği bulunan Devlet Bakanlarımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın ve Sayın Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu’na, büyük gayret ve takipleriyle tasarının yasalaşması için yoğun çaba sarf eden ve kurumumuza daima destek veren Diyanet İşleri Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik’e, tasarı ve yasalaşması sürecinde çok önemli katkı, destek ve gayretleri bulunan bütün siyasi parti yöneticilerine ve bütün ilgililere teşekkür etmeyi yerine getirilmesi gerekli bir vazife görüyorum.

            

Yasanın, TBMM’de bütün siyasi parti gruplarının ittifakıyla kabul edilmiş olması Başkanlığımız nezdinde büyük bir memnuniyet meydana getirmiştir. Her bir siyasi partinin farklı önceliği ve programı bulunsa da  teşkilat yasamızın her türlü siyasi mülahazanın dışında tutularak ortak bir anlayışla kabul edilmiş olması  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milletimizi ortak duygu ve düşünce etrafında buluşturmada ve bütün toplumu bir araya getirip birleştirmede ne kadar güçlü bir unsur olduğunu  bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bu ortak destek,  Kurumumuzun bugüne kadar izlediği çizgi hakkında özgüvenimizi, bundan böyle yürüteceği hizmetler için de kararlılığımızı artırmıştır. Bu itibarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değerli üyelerine ve bütün parti guruplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bu kanunla birlikte, Başkanlığımızın hizmet alanlarına ilişkin yasal boşluk kapanmış,  özlük haklarında da ülkemizin imkanları ve mevcut personel rejimi ile dengeli bir iyileştirme gerçekleşmiştir. Dış dünyada gerçek dışı bilgilerle İslam’a dair sanal korkuların üretilmeye çalışıldığı, dünyevileşme ve maneviyat eksikliğiyle yüreklerin bunaldığı ve daraldığı, toplumsal birlik ve huzura, ahlaki erdemlerin yeşermesine ve insani değerlerin öne çıkmasına ekmek-su kadar muhtaç olduğumuz günümüzde, halkımızın beklediği daha nitelikli, etkin ve verimli bir din hizmeti sunmak için çok daha uygun bir zemin oluştuğunu söyleyebiliriz.

Teşkilat yasamız, Başkanlığımıza ve Anadolu’nun en ücra köşelerinde görev yapan din görevlilerinden en üst düzey yöneticilere kadar bütün personelimize dinî, tarihî ve vicdanî yeni sorumluluklar yüklemektedir. Artık zaman mazeret üretme değil,  daha iyi bir din hizmeti sunabilmek için var gücümüzle çalışma zamanıdır. Zaman,  İslam’ın aydınlık mesajını ve kalplere huzur veren iklimini var gücümüzle çalışarak toplumun her kesimine ulaştırma zamanıdır.  Bu itibarla, teşkilat mensuplarımızın büyük bir azim ve gayretle, yurt içinde ve yurt dışındaki insanımıza hak ettiği düzey ve kalitede kuşatıcı, birleştirici ve barıştırıcı din hizmetini sunacak özverili çalışmasına ihtiyaç vardır. Teşkilatımızın bütün mensuplarının ve mesai arkadaşlarımın bugüne kadar olduğu gibi, bundan böyle de üstün bir gayret, samimiyet ve heyecanla ve yeni bir ruhla çalışacaklarına, Yüce dinimizin ve aziz milletimizin hizmetinde olacaklarına inancım tamdır.

Selam ve saygılarımla.

Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU
Diyanet İşleri Başkanı

14.07.2010 21:23:00