Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, "FETÖ ile ilgili gerek adli gerekse idari soruşturmaları yapanların FETÖ ile ilgili geçmişlerinde zerre leke bulunmamalıdır. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere öncelikle HSK üyeleri tek tek irdelenmelidir" dedi.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Türkiye Gazetesindeki köşesinde bugün "Adalet ağacın tepesinde!.." başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
"Adalet için ağaca çıkan kadın... Hatırlarsınız, 30 Eylül günü Erzurum'a giden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, FETÖ'den tutuklu Yarbay eşinin yaşadığı mağduriyeti dile getirmek ve sesini duyurabilmek için bir ağacın tepesine çıkıp bağırdı ve Cumhurbaşkanımız böylece kadını ve çocuğunu yanına alarak bir baba şefkatiyle ilgilendi.
Oysa adalet bekleyen biri bunu neden bir ağacın tepesine çıkıp istesin. AĞACA ÇIKIP BAĞIRMAKTAN HAYA EDEN NE YAPSIN!.. Adaleti nerede arasın?
Mağdurlar adaleti ağaç doruklarında aramaya başlamışlarsa, adalet dağıtıcılarını sorgulamanın zamanı gelmiş demektir. Bu adalet arayışı nedeniyle Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sadece 'kalkınma partisi' olarak görülme tehlikesi mevcuttur. FETÖ ile ilgili gerek adli gerekse idari soruşturmaları yapanların FETÖ ile ilgili geçmişlerinde zerre leke bulunmamalıdır. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere öncelikle HSK üyeleri tek tek irdelenmelidir. Atanan Başsavcılar ve başsavcı vekilleri ve yüksek yargı mensuplarının tamamı şu kriterlerle tekrardan değerlendirilmelidir. Geçmişte (17-25 Aralık öncesi dahil!) 1. Gazete aboneliği 2. Çocuklarını FETÖ okullarına gönderme 3. Bank Asya'da hesap 4. Eski Özel yetkili mahkemelerde görevli FETÖ'cülükle meşhur hâkim-savcılarla yakın arkadaşlıklar 5. Zamanında FETÖ elebaşına methiyeler düzmeler 6. Maklube, himmet sohbetleri 7. Bylock 8. Takiyye 9. Türkçe olimpiyatlarına sponsor olan şirketler lehine karar alma vs...
Ama ne yazık ki şu an HSK dâhil, Adalet Bakanlığı'nın bazı bürokratları ve bazı Başsavcı ve Başsavcı Vekilleri arasında bu kriterlerin en az birkaç tanesine uyan çok sayıda insan vardır. FETÖ ile mücadele bu kadro ile yapılmaya çalışılırsa mağdur kitlesi oluşması da çok güç olmasa gerektir.
İFTİRA İLE İHRAÇ EDİLENLER...
Eğer bu kriterler kimseyi rahatsız etmiyorsa problem yok. Ama FETÖ ile ilgili hiçbir kriter kendisinde ne şimdi ne de 17-25 Aralık öncesi mevcut olmayan, kendisini çok yakından tanıdığım eski hakim C.Y. neden ihraç edildi. Sadece eniştesi (eski savcı Ü.Z.Ç.) FETÖ'den tutuklu diye ve kendisine iftira atıldığı için. Hem kendisi hem de ablası (S.Ç.) kamu görevinden ihraç edildiler. Üstelik itirafçı bir eski hakim (D.A.G.) mahkemedeki beyanında Savcı Ü.Z.Ç.'den bahsederken ".. Kendisi 5-4'lüktür, eşinden dolayı...eşi öğretmendir. Fakat son kararnamelerin birinde ihraç edilmiştir. Eşi (S.Ç.den bahsediyor) cemaat ile değil alakası, cemaat düşmanıdır. Eşi Türkiye Gazetesi grubuna mensuptur, eşinin cemaate karşı agresif çıkışları özellikle 2010-2011'den sonra başladı." dediği hâlde ne o kadıncağız (S.Ç.) ne de hâkim kardeşi C.Y. sesini ilgililere duyurabilmiştir. Üstelik bu kişilerin değil FETÖ'ye mensup olmak, tam tersi bir fikrî ve dinî inanca mensup olduklarına şehadet eden onlarca ve belki yüzlerce şahit olmasına rağmen. Hayatı boyunca ''Müslüman kanuna uyar suç işlemez, dinine uyar günah işlemez..." düsturuyla yaşayan hâkim C.Y. ve öğretmen S.Ç. gibi temiz kamu görevlilerine sahip çıkılması elzemdir.
Adalet dağıtıcıları darbe gününden bugüne bunu ortaya çıkartamamışlarsa sistem işlemiyor adalet çalışmıyor demektir. Kim bilir bunlar gibi daha kaç masum ve mağdur insan vardır. Adalet çalışmadığında fatura adalet dağıtıcılarına değil AK Parti'ye kesilecektir. Oysa Türk milletinin yüzyıldır hasret kaldığı değerleri taşıyan bu partiye bu faturayı hiç kimsenin kesmeye hakkı yoktur. Adalet dağıtanlar teraziyi doğru tutup, işlerini iyi yapmalıdırlar. Aksi hâlde mağduriyetler az sayıda da olsa mazlumların gözyaşında boğulma tehlikesi vardır.
Buradan bazı ilgililere sesleniyoruz. FETÖ ile mücadeleyi üst düzey yönetici konumundakilere yoğunlaştırıp objektif kriterler belirlemek çok önemlidir. Aksi halde FETÖ'cülerin yöntemleriyle bu mücadeleyi yürütmek yanlış olacaktır. Sizler şeytanı dahi yargılasanız adil olmak zorundasınız. Aksi takdirde şeytana uymuş olursunuz.
ALDANMIŞLARIN YERİNE ALDANMAMIŞLAR...
Sayın Cumhurbaşkanımız bu millet ve memleket için günde en az 15-16 saat çalışmaktadır. Hiç olmazsa adalet dağıtanlar böylesine olağanüstü bir dönemde sekiz saat değil on altı saat çalışarak bu mağduriyetlerin önüne geçmek zorundadırlar. Aksi hâlde 2019 faturası kaçınılmaz olacaktır. Adalet dağıtanlar bu çalışma saatlerini kabul etmiyorlarsa bu görevler kabul edenlere verilmelidir. FETÖ'ye ne şimdi ne de 17-25 Aralık öncesi hiç kanmamış aldanmamış namuslu dürüst binlerce hâkim ve savcımız vardır. Aldanmışların koltuklarına aldanmamışlar atandığında bu problem çözülecektir.
17-25 Aralık döneminde dört gün adliyede yatan, Devletine ve Devlet Başkanına sahip çıkan, bahis ve kumar baronunu tutuklatan bir Başsavcının son kararnamede neden tayini çıkarılmıştır, bu açıklanmalıdır. İtibar suikastı yapılmamalıdır. 17-25 Aralık kahramanlarına sahip çıkılmalıdır.
FETÖ yapılanmasıyla anılan büyük şirket ve holding sahipleri, bazı kademelerle yakın ilişki içinde olan avukatlar tarafından himaye edilerek kurtulmamalıdır. Adalet, zengine de, fakire de tecelli etmelidir. Böylece yeni Kavurmacı vakıalarının da önü alınmış olur. AK Parti kalkınma konusunda halkın takdirini kazandığı gibi adalet konusunda da zirveye çıkacaktır. Zengin-fakir ayrımının olmadığı, avukatların takip ettikleri özel işler nedeniyle Başsavcı, Mahkeme Başkanı ataması yaptırmadıkları, hızlı ve etkin yargılamaların yapıldığı, FETÖ bataklığına hiç bulaşmamış, çoluk çocuğunu FETÖ okullarında hiç okutmayan kimselerin işbaşına geldiği, kaset montaj ve şantaj işlerine bulaşmamış, aldanmamış ve aldatmamış kadrolar 2019 yılına kadar bu etkin mücadeleyi yapmalıdırlar.
İTAAT EDEN ADİL OLAMAZ!..
İbadet, ticaret ve ihanet kervanında hukuk mücadelesi, ihanet odaklarına karşı yürütülmelidir. Devlet aldatılmış, kandırılmış insanları kendisine çekebilmelidir. Hele hele bu yapıya hiç bulaşmamış hata, ihmal ya da kasıtlı olarak mağdur edilen hâkim C.Y. ve öğretmen S.Ç. gibiler derhal ayıklanmalı ve kendilerinden özür dilenmelidir. Bu mağduriyetlerde ihmali olan sorumlu tutulmalı, kastı olan ise cezalandırılmalıdır.
Soruşturmaları yapanlar, kendilerinin müspet cevap veremeyecekleri soruları FETÖ şüphelilerine sormamalıdır. Soruşturma ve yargılamalar, evrensel hukuk ve Mecelle'de de belirtilen şaşmaz genel hukuk kaidelerine göre yapılmalıdır. Şüphe ile insanlar ihraç edilip, itibarı ve hayatı karartılmamalı, ancak müşahhas delil var ise kimsenin de gözünün yaşına bakılmamalıdır.
HSK, liyakat sahibi, adil, tarafsız ve bağımsız çalışacak yargı mensuplarını tercih etmeli ve yeni gruplaşmaların önüne geçmelidir. 'Bu bize itaat eder' diyerek atama yapmamalıdır. İtaat eden adil olamaz. Yeni HSK'dan beklentimiz budur. Adalet hava gibidir. Adalet herkese lazımdır. Dost acı söyler. Ama doğruyu söyler.
TEFEKKÜR
Adaletle bulan halk içre şöhret
Unutulmaz ilâ yevmi'l kıyamet"
15.10.2017 12:06:12
Ahmet Şimşirgil'den FETÖ yargılamalarıyla ilgili uyarı
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, "FETÖ ile ilgili gerek adli gerekse idari soruşturmaları yapanların FETÖ ile ilgili geçmişlerinde zerre leke bulunmamalıdır. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere öncelikle HSK üyeleri tek tek irdelenmelidir" dedi.