Ağbal, Bayburt Üniversitesince düzenlenen Bilgi Temelli Rekabetçi Global Sistemde Yükseköğretimde Yeni Eğilimler adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında Türkiye'nin ekonomik olarak büyüme potansiyelini değerlendiren Ağbal, "Geleceğe dair yapılan projeksiyonlarda yani 2030, 2050 projeksiyonunda birçok araştırmada Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi arasında gösteriliyor. Çünkü Türkiye'nin potansiyeli diğer ekonomilerin büyüme potansiyelinin çok daha üzerinde. O açıdan küresel ligde Türkiye'nin sıralaması önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edecek" dedi.
İhracatın önemine de değinen Ağbal, Türkiye'nin ihracatta önemli bir artış yakaladığını anımsatarak şunları kaydetti:
"Bir ülkenin küresel ekonomiyle entegrasyonu, ülkenin rekabetçiliği yapmış olduğu ihracatla ölçülür. Siz bir mal üretirsiniz, içeride tüketirsiniz sorun yok. Önemli olan dışarıya satmak. Amerika'ya, Almanya'ya satmak. Burada ihracatta 36 milyar dolardan 168 milyar dolara giden önemli bir sıçrama yaptık. Ama bence bizim potansiyelimiz bunun çok üzerinde."
"Sahip olduğumuz coğrafya bizim için olağanüstü stratejik bir fırsat"
Türkiye'nin stratejik konumuna ilişkin, "Ülke olarak sahip olduğumuz coğrafya bizim için olağanüstü stratejik bir fırsat" diyen Ağbal, "Türkiye'nin lokasyon olarak bakıldığı zaman aşağıda Afrika, Körfez, yukarıda Türk Cumhuriyetleri, Rusya hemen batımızda Avrupa. Bir daire çizdiğiniz zaman aşağı yukarı 3 saatlik bir uçuş mesafesi. Uçakla 3 saatlik bir uçuş mesafesinde ne kadarlık bir ekonomik alana hitap ettiğimize baktığımız zaman da Türkiye kadar hiçbir ülke böyle bir fırsata sahip değil. Dolayısıyla uluslararası değerlendirmelerde Türkiye ile ilgili en çok ön plana çıkan Türkiye'nin jeopolitik konumunun son derece önemli olduğu noktasında. Bugün dünyadaki enerji koridorlarının üzerindeyiz. Ticaret koridorlarının üzerindeyiz. Dünya adeta yeniden kendini yeniliyor. Çin'de başlayan ipek yolu macerası yüzyıllar sonra tekrar kendini gösteriyor. Herkes şunu hesap ediyor Çin'de üretilen bir ürün 15 günde, yeni oluşturulacak demir yolu ağı ile olağanüstü şekilde Batı pazarlarına taşınacak. Bu güzergahta biz varız. Bütün enerji koridorlarında biz varız. Tüm bunlar Türkiye'ye olağanüstü fırsatlar sunacak" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin son 10-15 yılda her alanda önemli mesafeler kat ettiğini de sözlerine ekleyen Ağbal, özellikle Ar-Ge çalışmalarına büyük önem verdiklerini belirterek "Türkiye olarak şu anda milli gelirimizin yaklaşık yüzde birini Ar-Ge'ye harcıyoruz. Bin çalışan başına 4 Ar-Ge personelimiz var. Dolayısıyla Ar-Ge harcamalarımıza önümüzdeki yıllarda daha fazla kaynak ayıracağız. Üniversiteler bakımından önemli tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısını da hızla arttıracağız. Üniversitelerin Ar-Ge programlarının fonlanmasında kamu fonlaması geriye giderken sanayi fonlaması ön plana çıkıyor. Yani bugün Amerika ve Çin üniversitelerinde Ar-Ge fonlamasını kamudan daha çok sanayi şirketleri destekliyor. Dolayısıyla artık üniversitelerin kamu bütçesinden araştırma için ne kadar para alabilirim değil özel sektörle iş birliği yaparak ne kadar fon sağladıkları konuşuluyor. Bizim üniversitelerimizin mutlaka sanayiden daha fazla Ar-Ge fonu sağlamaları gerekiyor.
06.03.2019 23:25:00