Bu darbelerin bahaneleri de tabii ki inkılâpların elden gitmesi, laikliğin yara alması, anarşik olayların devam etmesi idi. O günkü pis cuntacılar, milletin oylarıyla iş başına gelen hükümetleri, silah kullanarak zorla alaşağı ettiler,bu ülkede, bugün dahi, tamiri mümkün olmayan tahribatlar yaptılar. Millet olarak bu pis cuntacıların yaptıkları darbelerin sıkıntılarını, halen daha çekmekteyiz.
Bu pis cuntacılar, darbeleri, emir komuta zinciri ile yaptıklarını hep söyler dururlardı. Ama daha sonra, bu zinciri devreden çıkarıp siyasi partileri kapattıklarını ilân ederler, sıkıyönetim ilân ettiklerini söyleyerek ülkeyi, kanun dışı ve keyiflerine göre yönettiler.
Sıkıyönetim mahkemelerinde, kendilerine bîat etmiş hakim ve savcılarla, istedikleri gibi hareket ederek istedikleri kararları aldırırlar, insanlara hak etmedikleri cezaları verdirirlerdi.
İşte rahmetli, cennet-mekan Menderes, Zorlu ve Polatkan böyle katledildildiler.Bütün milletin hak ve hukuklarını gasp ettiler. Nice suçsuz ve gühansız insanı katlettiler. Giderken de millete, silah zoruyla kabul ettirdikleri anayasayla, ülkenin yönetilmesini istediler. Millete büyük sıkıntılar yaşattılar. Milletin Başbakanını,Bakanlarını astılar, bunu da zorla bayram olarak kutlattılar.
Başarısız bir darbe kalkışması olan 15 Temmuz da ülkemiz açısından milletimize, geçmiş dönemlerdeki darbeler kadar tahripkâr ve büyük yıkımlara sebep oldu. Başta aile yapımız olmak üzere, ülkemizde bir çok yapının temek taşlarını yerlerinden oynattılar.
İnsanlarımızı birbirlerine düşman ve kardeşlik bağlarını darmadağın ettiler. İnsanımız birbirine şüpheyle bakmağa başladı. İnsanlarımız birbirlerine çok ağır ithamlarda bulunmak tan hiç de çekinmedi.
Yani bu 15 Temmuz, kanlı, kötü ,uğursuz, bedbaht kalkışması, yapılış şekliyle, bugüne kadar yapılan darbelere hiç benzemeyen ve alışık olmadığımız, pek çok karanlık, karışık, farklı ve çok daha tahripkâr olan bir kalkışma olarak her zaman nefretle anılacaktır.
Yıllarca milletimizin kılcal damarlarına o kadar sinsi yaklaşmışlar ki başta Muhterem Cumhurbaşkanımız, devlet erkânımız ve hatta Genel Kurmay Başkanımız dahi bunları anlayamamıştır. Bunlar, sessizce sürüye yaklaşan kurttan, daha beter kurtlarmış meğer
Terörist fetö,1998 yılında, o zaman en yakın arkadaşı Nurettin Verene, 24 ülkenin parçalanacağını, bunlardan birinin de Türkiye olduğunu söylemiştir. Gülen cemaati, Türkiyedeki en büyük Amerikancı gruptur. 2000 yılında laik devlet yapısını değiştirmek amacıyla yasa dışı örgüt kurarak faaliyetlerde bulunmak iddiasıyla dava açıldı, zaman aşımından kurtuldu.fetönün nihai hedefi, Türkiye liderliğindeki İslam Birliği ve Tanrı sözünün topluma egemen olmasını sağlamaktır. Şifre kendisinin ifadesi ile üç kademelidir; iman, hayat, iktidar. Kendi ifadesiyle, bu aşamada Altın Nesil yetiştirilecek Altın Nesil de iktidarı sağlayacaktır.
Gözü dönmüş bu cani çeteler, Muhterem Cumhurbaşkanımızın davetiyle, ülkesi, vatanı, milleti, bağımsızlığı için sokağa çıkan, vatan evlatlarını ateş altına alarak ikiyüzelli vatan evladı şehit ve 2197 vatan evladını da yaralayarak gazi ettiler.
Bu hainlere bu emri veren büyük terörist fetö, bu darbe ile ilişkisi olan onbinlerce erkek-kadın,yaşlı- genç insanın işinden,aşından, eşinden edilmesini hiç de telaş etmedi. Kılı dahi kıpırdamadı. Bu bedbaht darbeyi, bu ülkede yapmaya kalkıştı. Allahtan korkup kuldan utanmadı, utanmıyor da !..
Bu kadar zaman geçmesine rağmen, uğursuz, kötü ve kanlı bu kalkışmanın halen karanlıkta kalan yönleri mevcuttur. İn-şâAllah zamanla bunlar tek tek açığa çıkarılacak ve terörist fetö de ülkemize getirilerek terörist öcalan gibi, yargılanıp gereken cezaya çarptırılacaktır. Bu yakındır.
19 Şubat 2019da, TSKda, 15 bin kripto ve mahrem imamları fetöcülere operasyon yapıldı ve çoğunluğu da göz altına alındı. Gereken işlemler ve operasyonlar devam edecektir. İnşâAllah kökleri kazınacaktır.
Şu unutulmamalıdır ki darbeler hep pis, çirkef ve kötüdür, Amma velâkin 15 Temmuz kötülerin, pislerin, çirkeflerin de kötüsüdür. Bu aziz milletimiz bunu hiç unutmayacak ve her zaman da tetikte olacaktır. Bu kalkışmayı ve diğer darbeleri her zaman nefretle ve şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Yaşasın bağımsızlık, yaşasın özgürlük.
Rahmetli Namık Kemâlin dediği gibi:
Ne efsunkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
(Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.Gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk).
İn-şâAllah kıyamete kadar, bu vatanda kimse hürriyetimizi zedelemeyecektir. Bu millet buna fırsat vermeyecektir.Yüce Rabbimiz bunların şerrinden ülkemizi korusun. Âmin, Âmin !..
Selam ve saygılarımla
25.02.2019 09:28:00