Bak sen hele: Neşe ve Murat büyümüş de yazar olmuşlar…
“Ali Kurt Armağanı”
Zeynep Neşe Kurt Albayrak…
Murat Berk Kurt…
Bu güzel kimseler…
2022 yılında, Corona virüs salgınında kaybettiğimiz merhum Prof. Dr. Ali Kurt’un kızı ve oğlu.
Babalarına layık iki şahane evlat…
Değil mi ki, anneleri de kıymetli Sema yenge.
Zeynep Neşe ve Murat Berk, rahmetli Ali Abi’nin aziz hatırasını unutulmaz kılmak için bir kitap kaleme aldılar:
“Ali Kurt Armağanı”
Ali Abi’nin vefatından sonra, kim ne dedi ne yazdı?
Kitap, ağırlıklı olarak bunun üzerine…
Çünkü rahmetli Ali Kurt, tıp doktoru olmasının yanı sıra; yazarlığı ve şairliğiyle bilinirdi…
Bu kadar da değil; aynı zamanda O, cemiyetçiliği, tarihçiliği ve siyasal kimliğiyle temayüz etmiş bir münevverdi.
Bu yüzdendir ki…
Toplumda ciddi kabul görmüş biriydi.
Birlikte gazete çıkardık, birlikte komşu sütunlarda yazılar yazdık.
Gün geldi abi kardeşten bile öte olduk, gün de geldi aramızda ılık rüzgarlar esti; ama dostluğumuz hiç mi hiç örselenmedi.
“Ali Kurt Armağanı” adlı bu değerli eserde, onlarca kişinin olduğu gibi benim de bir yazım bulunuyor.
Olmaması şaşırtıcı olurdu zaten.
Zira…
Ali Abi’yle 40 yılı aşan dostluğumuz arkadaşlığımız vardı.
Neşe’yle Murat, benim çocuklarımla birlikte yan yana büyüdüler.
Besbelli ki edebiyat aşkı ve yazarlık kumaşı, babalarından bu gençlere de geçmiş.
Bakıyorum da, titizlikle hazırlanmış, gerçek manada emek harcanmış bir kitap var ortada…
Ali Abi’nin biyografisinden tutunuz da dünya görüşüne, toplumsal çalışmalarına kişisel ilişkilerine kadar her şey var.
Kitabı okumayı sürdürüyorum.
İlgimi çeken onlarca yazı var.
İstedim ki, rahmetlinin anısına sevgili kızı ve oğlunun bu vefalı çalışmalarından başkalarının da haberi olsun.
Bu vesileyle Ali Abi’ye Allah’tan rahmet diliyorum; mekanı cennet olsun inşallah…
Neşe ve Murat’ı da canı gönülden tebrik ediyorum.
Ali kurt un babası kim dersem tanımazsınız ama babası Prof. Dr Ahmet kurt hocamızdı. Atatürk üniversitesine ilk süt fabrikası açan hocaydı mekanları cennet olsun bana oğulun.
Makamı cennet olsun nurlar içinde yatsın .
Sayın Şener, 32 bin bebek, çocuk, kadın, ihtiyar, genç öldükten, 79 bin insanın kolu , ayağı koptuktan, gözünü , kulağını, vücudunun bir çok azasını kaybedip ağır yaralandıktan, 135 bin binanın yerle bir edilip, Gazze , toprak ve moluz yığınına, bir harabeye, bir hayelet şehre döndükten sonra, 1 milyon 200 bin insan, 50 derece sıcak altında, aç, susuz bırakılıp çöle sürülüp perişan olduktan sonra, zalim israile dur diyen olmadıktan sonra, bu yazılıp söylenilenler, buza yazı yazmaktan öteye geçmiyor. Önemli olan bu savaşı ve o ölümleri durdurmaktı. Bunu yapacak olanlar da hiç gıkları çıkmayan, 57 İslâm ülkesiydi. Bunlar da hiç olmazsa bir Güney Afrika Cumhuriyeti kadar cesur ve delikanlı olamadılar. Yazıklar olsun. Söylenecek bir şey yok. Selamlar.