Yerküremizde canlıların büyük bir bölümünü oluşturan balıkların da ayrıcalıklı olanları vardır. Akvaryumda salınan sarı prenses olmak yerine, yağlı tavada zıplayan hamsi olmayı su dünyasının canlılarından istemeyen de olabilir, isteyen de!
Yok abi, cam duvarın içinde yaşamaktansa, oltaya gelen bir sazan, ya da ağlara takılan
kefal olmayı yeğlerim, diyen balıklar da vardır mutlaka.
Kimi bilir; belki de balıklar, bu tür cinslerini balıklar dünyasında, alık balık, olarak da
tanımlıyor olabilirler.
Biz, balıklar alemini bilemeyiz; ama insanlar aleminden az da olsa çakarız yani!
Siyasetçi, gazeteci; sosyalist, kapitalist kesiminden bazıları kendi kurdukları akvaryumlarında
yaşarken cam duvarlarından dünyayı seyreylemekteler.
Yaşasınlar ve seyreylesinler; ama bunların arasında kendini gökkuşağı balığı sanan köpek balıkları da var; sevimli Japon balığı olduğuna inanılan çirkin ve zehirli iskorpitler de!
Kendi iç dünyalarından, kendi dışındaki dünyayı yönetmeye çalışan bazı siyasetçiler,
gazeteciler; sosyalistler, kapitalistler ne yazık ki ne gerçekleri görüyorlar ne de bir kuralları
var!
Akvaryum dışında yaşayarak ağlara takılanlar ve oltalara gelenler de akvaryumdaki köpek balıklarına hayran, iskorpitlerin çirkinlerine ve zehrine vurgun olarak yaşamaya
devam ediyorlar.
Kapalı sistemlerde toplumdan ve toplumun gerçeklerinden kopuk az sayıdaki bu türlere yan bakmak, iki söz söylemek de büyük suç olur. Dünyada bunun birçok örneği hâlâ vardır ve var olmaya da devam ediyor.
Mesela, Ortadoğu'daki birçok ülkeye bakın. Buralarda, "susma, sustukça sıra sana gelecek," sloganı, yerini "yazma, yazdıkça sıra sana gelecek," sloganına bırakmış sanki!
Mesela, akvaryumdaki birinin Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın katline ferman çıkarması da
ikinci slogana bir örnektir.
Bunu geçmişte bizim gazeteciler de bazı eli kanlı örgütler tarafından yaşamıştı.
Her neyse, bizim ülkemizde o günler geride kalmış gibi görünüyor, biz ileriye bakalım.
Bazı ülkelerde olan akvaryum, bizim ülkemizde de var mı?
Bun iddia eden de olur, etmeyen de; ama havasından geçilmeyen siyasetçimiz, gazetecimiz
yok değil yani!
Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla buna vurgu yaptı, hem de altını çizerek.
Ve dedi ki, "Ülke genelinde hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını
aşanların kaprislerine feda etmeyeceğiz!"
Ve Ankara kulisleri AK Parti'nin birçok kentteki il başkanlarının karın ağrısına tutulduğunu
konuşuyormuş.
Demek ki; ülke genelinde teşkilatta dişe dokunur bir değişim geliyor.
Biz de biliriz ki, kibirle gezenin ateşi, kibrit çöpü gibidir ve hafif bir akşam yeli bile söndürür.
İster milletvekili olsun, ister il başkanı; yani siyaset sahasında top koşturan böyle kişiler
her kentte olduğu gibi Erzurum'da da elbet vardır.
Bakış açınıza ve değerlendirmenize göre değiştiği için, isim vermek olmaz; ama olmayanlardan
da bahsetmek gerek. Örneğin, AK Parti'de iki dönem milletvekili seçilen ve son seçimde listenin ikinci sırasında yer alan Sayın Zehra Taşkesenlioğlu ve İYİ Parti milletvekili Sayın Naci Cinisli. Sayın Taşkesenlioğlu'nun akvaryumda değil, toplumun içinde yaşadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ki buna birçok seçmen de şahittir.
Sayın Naci Cinisli'nin de başkaları gibi, tribünde oturarak Erzurum'a dürbünle bakmadığını
da biliriz ve bunun da şahitleri çoktur.
Bazı il başkanlarının da halktan kopuk olarak siyaset yaptıklarına ve de kibirleri ile caka
sattıklarına da şahitlik edecek olanlar da az değil hani!
Partilerin iç işlerine, havasına, suyuna, teşkilatlarının huyuna karışacak değiliz elbet; ama gördüklerimizi, duyduklarımızı da buradan aktarmak bizim işimiz.
Herkes bir şey söylese de, merkez işini bilir, diyerek akvaryumdan ya da tribünden ülkeyi izleyen gazetecilere geçelim.
Yandaş ya da karşıt gazete ve gazeteci tanımlamasını oldum olası hiç sevemedim. Gazetecilik
gerçekleri olduğu gibi aktarmaktır.
Ve bu kamu görevidir.
Bazı konular yazılamıyor veya duyuramıyorlarsa, hiç değilse şehit gelmediği gün "dün şehit vermedik," ya da bir kadın cinayeti yaşanmadığı gün, "dün hiç kadın öldürülmedi," diye manşet atılmalı, değil mi yani!
Bence haber budur!
..
Diyarbakır'da HDP'nin önünde eylem yapan aileler, PKK'ın zorla ya da aldatarak hain emellerinde kullandıkları çocuklarını istemeye devam ediyorlar.
Haklı olabilirler; ateş ve duman meselesidir.
..
Emekliye, emekçiye verilen maaş artışlarıyla, temel tüketim maddelerine gelen zamlardan
bahseden yetkili yok!
Anlayış meselesidir!
..
Ülkemizde akvaryumda yaşayanlar var mı!?
Göz meselesidir, al gözümü sen seyreyle, sen söyle!