Onlar, 1980 yılı öncesinin ateş çemberlerinden geçen Anadolunun saf ve masum çocuklarıydılar.
Türk Milliyetçiliği ülküsüne gönül vermiş, Lider, Doktrin ve Teşkilat tartışılmaz ilkesi ile yetiştirilmişlerdi.
Fukara ailelere mensuptular. Bir tas çorba ve bir simitle yükseköğrenimlerini sürdürmüşlerdi.
Ülkeyi ve onu değerlerini sevmek, yüceltmek onlar için bir aşka dönüşmüştü.
Çırpınırdı Karadeniz türküsünün nağmelerinde Türkistana selam yolladılar. Sakarya şiiri ile coşup, mehter marşlarıyla Orhunun kaynağında ruhlarını kandırdılar.
Sıkıntılar çektiler, işkencelerden geçtiler, zindanlarda yattılar. Sakat kalan ve toprağa düşenler oldu. Sürgünler yaşadılar.
Gönül verdikleri davalarının yüceliğine zarar verecek para, makam vs peşinde olmadılar.
Yerli ve milli olamaya özen gösterdiler. Helal kazanç peşinde koştular.
Meslek hayatlarında, ülkeye faydaları dokunsun diye yanıp tutuştular. Büyük bir kısmı eğitimciydi. Binlerce Anadolu çocuğunu fedakârca eğittiler.
Zaman hızla akıp gitti. Yaşlandılar, torun sahibi oldular şimdi emekliliğin tadını çıkarmaya çalışıyorlar.
Saçlarına ak düşse de içlerindeki heyecan ve aşk ilk günkü gibi.
Dava arkadaşlıklarını devam ettirip zamanla bir araya geliyorlar. Geçmişte yaşadıklarını tekrar hatırlayıp bir birlerine anlatıyorlar. Uzakta olanlar sosyal medya aracılığı ile iletişimlerini sürdürüyorlar.
Profil resim olarak genelde hilal bıyıklı gençlik fotoğraflarını tercih ediyorlar.
Birlikte poz verirken bozkurt işareti yapmayı ihmal etmiyorlar.
Paylaşımları memleket meseleleri üzerinde oluyor. Ülkenin her meselesiyle ilgilenmeye özen gösteriyorlar.
İbadetlerini aksatmamağa dikkat ediyorlar. Cami cemaatinden başka cemaatlerle ilgileri yok.
Demokratik, laik sosyal hukuk devletinden asla ödün vermiyorlar.
Yarın bir seferberlik olsa, ilk başta askerlik şubelerinin önüne koşacak kadar hazırlar.
İlerlemiş yaşlarına rağmen giyimlerine özen gösteriyorlar. Gazetesiz gezmiyorlar. Aksesuarları düşüncelerini yansıtıyor. Bazıları kışın börk takmayı asla ihmal etmiyor. Tespihleri, yüzükleri ve rozetleri özeldir. Mustafa Kemâl tartışmasız ortak değerleridir.
Konferansları, söyleşileri asla kaçırmazlar. İçlerinde şiir ve kitap yazanlar dahi var.
Onlar bir neslin hikâyesini hayatlarıyla ile yazdılar.
Yazdıkları hikâyeleri yaşanmışlıklarla doluydu. Bu hikâyede adanmışlık, inanmışlık, sadakat, vefa, yiğitlik, sabır, aşk ve muhabbet vardı.
İyi ki onları tanıdık. İyi ki onlara oturup görüşüyoruz.
Karşılık beklemeden bu ülkeyi seven ak saçlı gönül erleri sizleri Allah için sevdik ve seveceğiz.
Saf ve temiz yürekli güzel insanlar sizleri saygı ile selamlıyorum. Allah hepinize hayırlı uzun ömürler nasip etsin. Heyecanınız hiç eksilmesin.