Aileler çok ilginçler. Din müesseselerinin ellerinde sihirli değnek olduğuna mı inanıyorlar ne, problemli çocuklarını bizlere yönlendiriyorlar! Zannediyorlar ki kursun kapısından içeri giren zemzemle yıkanıp cennete dâhil olacak. Kemikleşmiş problemlerin bir anda çözülebileceğini sanıyorlar.Bir genç hayal edin eğitimini yarıda bırakmış, daha doğrusu okuldan atılmış, ipsiz sapsız gençlerle- çeteler demek daha doğru- arkadaşlığı var, cep telefonu, interneti, erkek arkadaşı da cabası. Dini yaşantıdan uzak bir ailede büyümüş, etrafında örnek alacağı kimsesi yok? Ve son bir ümit, cami avlusuna terk edilen çocuk gibi bırakılıyor kursun kapısına. ?Gel de bunu düzelt!?
Kurmalı saat mi insanoğlu ayarı hemen yapılsın da tıkır tıkır işlesin? Çevrenin, arkadaşların, televizyon ve internetin harap ettiği ahlakı biz birkaç ayda nasıl düzeltelim? Keramet tacı da giymedik ki tesirimiz çok olsun.
Kandırmasın kimse kimseyi, ya da problemi gözünüzden uzaklaştırdınız diye sorun çözüldü zannetmeyin.
Ey Aile! Çocuğun problemli bunu kabul et. Önce onu tanı. Tabi hoşuna gitmeyen yönlerini, belki de gizli yaramazlıklarını öğreneceksin, sinirlerin bozulacak, belki bağırıp çağıracaksın; ama en azından nasıl bir evlat yetiştirdiğini anlarsın.
Gurur duy eserinle, adam gibi ahlak eğitimi vermeden saldın kurtların arasına, şimdi otur da ağla. Sigarayı bak senden nasıl da gizli içiyor, ruhun duymuyor. Erkek arkadaşıyla sahilde nasıl buluşuyor, sen derste zannet.
Ey Aile! Sen hala çocuğunla yüz göz olmamak için onun yaptığın edepsizlikleri görmemezlikten gel, gel bakalım. Evladının arkadaşlarından kaçını tanıyorsun, ya ailelerini? Bu çocuk boş zamanlarında nerelere takılır, kimlerle oturur kalkar, bir derneğe üye ise bu dernek nasıl bir dernektir, faaliyetleri nedir hiç sordun soruşturdun mu? Halinden anlamıyor musun çocuğunun? Bugün neşesizse hiç sormadın mı ?hayrola? diye? Şöyle ailecek oturup günü aranızda mütalaa etmediniz mi? Ah pardon, maç vardı doğru ya şimdi meşgulsündür sen, hanımın da komşuda lak lak yapıyordur! Evladınızı tıkın odaya internetin başına, bilmezsiniz kimlerle neler konuşuyor.
Şu çet denen şeyi sadece sanal muhabbet zannetmeye devam et, deve kuşları da başlarını kuma gömünce gizlendim zannediyorlar. Aynı hesap. Orada konuşulan konulardan, söylenen küfürlerden haberin var mı? Hiç çocuğunun Facebok?una ya da Netlog?una baktın mı? O yaş grubundaki bir çocuğun edinmemesi gereken arkadaşlara rastladın mı? Ha doğru ya sen bilgisayar kullanmasını da bilmiyorsun!
Ey Aile!
Karpuz yetiştirmekle evlat yetiştirmek arasında fark var, bilirsin. Birini salarsın tarlaya, dirilir; birini salarsın topluma, silinir.
Bize gelen öğrencilerin en büyük problemi ne biliyor musunuz? ?Kuran kursuna geldiğine göre kesin maneviyattan sorunları var? zannettiniz değil mi? Hayır hayır, onlar maneviyatı gayet rahat gömmüşler, Allah ile anlaşmayı yapmışlar, sanki cennet beratlarını almışlar, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya takılmışlar. Öyle özgürler ki, aileleri onlara hiç karışmamış, daha doğrusu ilgilenmemiş; armut gibi büyümüşler. Şimdi de Allah?ı işlerine karıştırmıyorlar. Yüce bir kuvvetin onlar üzerindeki etkisini hissedemiyorlar; çünkü ailelerinden özellikle de babalarından ?Dikkatli ol, yaptıklarını inceliyorum, iyi şeyler yaparsan seni ödüllendiririm, kötü şeyler yaparsan cezalandırılırsın? mesajını hiç almamışlar. Kendi kendilerinin sultanları olmuşlar, fermanı da kendileri yazmışlar, fetvayı da kendileri vermişler. Biz Kuran?dan, hadisten anlatalım, zannedersin biri masal biri şiir, uykularını getiriyor ancak. ?Çocuklar? diyorum, ?bu dünyanın altı da var?. Cevap hazır: ?Onu altına girince düşünürüz.?
Nedir onları bu kadar cesur ya da anlayışsız ya da nemelazımcı yapan? Ailesi 16 yalına kadar çocuğuna kul olduğunu hatırlatmamış, mükellefliğinden bahsetmemiş, sonra bize göndermiş mucize bekliyor. Çölü yelkenliyle geçmeye benziyor bu, ne abes.
Yolda yürüyen öğrencilere bakıyorum, hayat bir yöne gidiyor, onlar ayrı bir yöne. Okulları ise taş yığını olarak sabit dururken gün be gün eğitim görevinden uzaklaşıyor. Mahpustan kaçar gibi kaçıyorlar okuldan, bizden de kaçıyorlar; ama mahpus gibi değil, mahşerde sorgudan kaçar gibi kaçıyorlar. Yalnız bilmiyorlar, kaçışlar dünyaya aittir, mahşerde kaçacağın tek yer mahşerin kendisidir.
Dikkat edin çocuklarınıza kıyamet arifesinde...
Tuğba KÜÇÜKVAR