arz-ı endam etti.
Tahminlerin dışında, vay be dedirtecek bir manzara yoktu.
Ali Babacanın eli kulağındaki partisinden ne çıkar bilinmez, ama görünen şu ki, Ahmet Hocanın, GPsi öyle sanıldığı gibi bir gelecek sunamayacak.
Bu, temenniden ziyade bir öngörü
Çünkü Türkiyeye yeni bir parti lazım iddiası, müesseseler ihtiyaçtan
doğar tezini karşılamadığı gibi alenen görülüyor ki bu çıkış, AK Partiye özellikle de Recep Tayyip Erdoğana kızgın, küskün ve öfkeli olan kesimlerin gönül tellerine dokunuyor o kadar
Ve bu çıkış, bir de, biz bu partiden zaten bir cumhurbaşkanı çıkarmasını
ya da meclis çoğunluğunu anlamasını beklemiyoruz, Tayyip Erdoğandan
bir iki puan koparsın yeter şeklinde plan yapan yerli ve yabancı odakları heyecanlandırdı
Doğmamış çocuğa don biçmek doğru değil elbet, lakin çok yakın siyasi tarihimiz, benzer çıkışlarla dolu
Bugün o çıkışların hiç biri siyaset arenasında değil
Şayet İyi Partiyi al sana örnek diye gösterecekseniz, derim ki acele etmeyin.
Hele üzerinden birkaç seçim geçsin ondan sonra kalıcı olup olmadığını görürüz.
Gelecek Parti, bana merhum Demirelin, dünün güneşi ile bugünün çamaşırlarını
kurutamazsın sözünü hatırlattı.
Ahmet Hoca, dün tekrarlayıp durduğu ve hatta AK Parti kadrolarında iken teoriden pratiğe geçirmeye kalktığı anlayışını, bugün Mevlanaya atıfta
bulunarak, şimdi yeni şey söyleme zamanıdır diyerek başka ambalajda
sunmak istiyor.
İyi de hoca, argumanların eski, bu nasıl olacak?
Sizce raf ömrü uzatılmak istenen bu eski ürüne yeni alıcı çıkar mı?
Bekleyip göreceğiz.
Demokrasinin icabı ve inancım gereği
Ne birilerinin parti kurmasına karşıyım, ne de herkes ya AK Partide siyaset
yapar ya da asla bir yerde siyaset yapamaz türünden akla ziyan bir sapkınlığa itibar ederim.
Herkesin örgütlenme hakkı sonuna kadar korunmalı ve herkes devletimilleti
ve ülkeyi bölüp parçalamayı dilemediği ve bu uğurda mücadele etmediği sürece, düşüncesini en özgür biçimde haykırmasını savunuyorum.
Ve öte yandan Aman ha AK Parti giderse Türkiye yıkılır diyenleri de ileri derecede arızalı tipler olarak görüyorum.
Tamam; AK Partinin içinde bir kısım AKPliler var ki hakikaten onlar kendilerini yarı tanrı yerine koyarak, milleti tehdit edip herkesi, kendileri için tapınak haline getirdikleri kibir dehlizlerinde boğmak istiyor!
Fakat bu beyni sulanmış küçük bir gruptan başkası değil.
Onlardan hareketle, AK Parti budur işte ve artık bitmiştir; dolayısıyla yeni bir partiye ihtiyaç var demek, gerçeği iskalamaktan öteye geçmez.
Dediğim şudur:
Ahmet Davutoğlu, adına gelecek demekle, kurduğu bu partiyle, ülkeye
bir gelecek vadedemedi.
Yeni bir Türkiye projesi yok.
Eskiden beri yazıp durduğu ya da parti kürsülerinde birer slogan olarak tekrarladığı nutukları, bol bol Batılı kavramlarla harmanlayıp, sanki bambaşka bir şey söylüyormuş gibi hareket ediyor.
Misal; yepyeni bir dış politika diyor.
İyi de hoca sen değil miydin, bu ülkenin neredeyse son onbeş yıllık dış
politikasını belirleyen en önemli aktörlerden biri?
Daha çok demokrasi
Daha çok hukukun üstünlüğü
Daha çok insan hakları
Daha çok şeffaf yönetim
Daha çok adil paylaşım
Daha çok sürdürülebilir ekonomi
Hoca, bunların hiç biri yeni söz değil; çünkü toplum hamasetten bıktı artık.
Nasıl yapacaksın?
Hangi kadrolarla yapacaksın?
Altyapın nedir?
Ve en hayati soru da şudur:
Bunca yıl iktidardaydın niye yapamadın da, yarın yapacağına bizim inanmamızı istiyorsun?
Parti genel başkanlığı da yaptın, başvekillik de
Elini tutan mı oldu, önüne bariyer yığan mı?
Partinin adı AKP olunca olmadı da, partinin adı GP olunca mı olacak?
Ebette ki takdir de karar da milletindir.
İlk seçimde millet, İstikbal Gelecek Partisindedir derse hepimizin başı üstünde yeri vardır.
Fakat millet bunu niye desin ki
Ahmet Hocamı çok değişti, Türkiye mi olup bitenleri unuttu?
Ahmet Hocanın GPsi aşı tutar mı?
Mehmet Şener