Haber Girişi : 20 Kasım 2018 12:09

AGATHA CHRISTIE ROMANI ÇAKMASI

AGATHA CHRISTIE ROMANI ÇAKMASI
Cemal Kaşıkçı olayını üçüncü taşıyışım bu köşeye. Bu konuyla ilgili şaşkınlığımı, dünya nereye gidiyor endişemi atlatamıyorum adeta. Konuya ilişkin ilk yazımda hiçbir şeyin bilinmez kalmadığı gibi bu cinayetin faillerinin de açığa çıkacağını söylemiştim. Nitekim Prensin yalanlamaları, Suudi yetkililerin en başından beri konudan bihaberlermiş gibi davranmaları bir bir yalanlandı, bir kez daha dünyaya rezil oldular.
Olayı açığa çıkaran Agatha Christie’nin meşhur karakteri HerculePoirot titizliğiyle çalışmış New York Times. Olay ise Agatha Christie cinayetlerinin kötü kurgulanmış versiyonu. Olaya geçmeden önce gazeteciliğin sınırlarını genişleterek bir polis soruşturması gibi ipuçlarını derleyen, cinayeti tüm dünyaya duyuran New York Times, gazetecilik mesleğini kutsayan bir insan olarak bu meslek adına çok sevindirdi beni. Zira basının git gide daha da işe yaramaz hale geldiği Türkiye’de; basının, bırakın devlet eliyle işlenen bir cinayetin peşini bırakmamasını; herhangi bir konuyu ateşli bir şekilde soruşturmaktan aciz hale geldiği acı bir gerçek. 
Gelelim olaya; Riyad yönetimi dışındaki 5 fail hakkında Suudi Başsavcı tarafından ölüm cezasının istendiği şu melun olaya… Cemal Kaşıkçı, cinayetin gerçekleştiği 2 Ekim’den yaklaşık bir hafta önce nişanlısı ile evlilik dairesine gidiyor ve oradan konsolosluktan belgeye ihtiyacı olduğunu öğreniyor. Bunun üzerine Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giden Cemal Kaşıkçı, sıradan bir bürokratik yavaşlığa takılıyor gibi görünüyor, kendisinden bir hafta sonra gelmesi isteniyor. Anlaşılan, işte bu bir hafta Riyad’da planların yapıldığı, bir diğer deyişle Cemal Kaşıkçı’nın ölümü için düğmeye basıldığı süre oluyor. 
Başkonsolosluğun içindeki bir kişi bizzat Riyad’a uçmak suretiyle kuşun yuvaya girdiği haberini iletiyor Riyad’a. Cinayetten bir gün önce Riyad’dan özel bir jetin içinde İstanbul’a bir heyet varıyor. Katil takımının içindeki 3 isim, cinayette kilit rolü oynuyor. İlki adli tıp uzmanı, onu daha sonra Kaşıkçı’nın cesedini parçalara ayırmak suretiyle ortadan kaldırma görevini üstlenmiş halde göreceğiz. 
İkincisi, New York’taki BM toplantısı dahil birçok anında Prens Selman’ın yanında yer alan önemli bir isim. Onu da operasyonun başı olarak görüyoruz. Üçüncü kişi ise bu olayın ne kadar adice fakat aynı zamanda ahmakça planlanmış bir cinayet olduğunu ortaya koyan kişi, Cemal Kaşıkçı’nın dublörü. Daha iyi açıklamak gerekirse, dış görünüşü Kaşıkçı’ya benzeyen, Kaşıkçı yerine kameralarda konsolosluktan çıkma pozu kesecek olan kişi. Kaşıkçı’nın nişanlısının feryadı okyanus ötesine ulaştı da Suudi yetkililerden bir açıklama geldi ya malum; “Bize inanmıyorsanız kamera kayıtlarına bakın, adam sapa sağlam çıkmış” dediler. Meğer bu açıklama notu cinayetten bir hafta önce yazılmış, gerektiğinde basına aktarılmak üzere çekmeceye konmuş zaten. 
İşte tam bu noktada, Suudilerin planını ahmakça yapan, zaten okuyup yazmazsınız da hayatınızda hiç Agatha Christie polisiyesi de mi okumadınız dedirten hata giriyor devreye. Kaşıkçı gibi görünen bir dublör edinmeyi, öldürdükleri adamın üstünden kıyafetlerini çıkarmayı ve dublöre giydirmeyi akıl ediyorlar fakat dublörün ayakkabısını değiştirmeyi unutuyorlar. İhtimal ki ayak numaraları uymadı yahut Kaşıkçı’nın ayakkabısı üstündeki kandan dolayı giyilir durumda değildi… Sonuç olarak Kaşıkçı olması için kurgulanan karakter, kameralarda Kaçıkçı’nın giydiğinden farklı bir ayakkabı giyiyor. Türkiye dahil kimsenin Suudilerin adam konsolosluktan çıktı açıklamasına itibar ettiği yoktu zaten ancak Suudi yönetimi, hem güvenirlikten eser miktarda dahi kendilerinde bulunmadığını gösterdi hem de bu kadar kötü planlanmış bir cinayetle dünyaya faili meçhul bir cinayete dahi girişemiyorsunuz dedirtti.
Cinayetin üst düzey yöneticiler tarafından kurgulandığını ve kötü de olsa bir plan üzerine işlendiğini gösteren deliller burada da bitmiyor. Cinayetin dünyaya yayılan bir skandal olduğunun farkına varan Suudi yetkililer, cinayetten 9 gün sonra, biz bir inceleme heyeti gönderelim o halde, dediler ya… O heyetin içinde; katillerle sıkı ilişkileri olduğu bilinen iki kimlik var: biri kimyager öteki ise toksikolojist (zehir bilimci). Daha sonra Türk yetkililerinin de açıkladığı üzere; bu heyet, cinayeti araştırmak için değil, Türk yetkililer konsolosluğa girmeden delilleri karartmak, cinayetin izlerini silmek için gelmişti. 
Zenginliğiyle, şatafatıyla koca bir devletin; bir gazeteciden bu kadar korkmuş olması ne kadar gazeteciliğin gücünü, büyüklüğünü gösteriyorsa, bir o kadar da bir devletin daha ne kadar küçülebileceğini sorgulatıyor. Ne yazık ki bu küçülme mevzusunun bir sonu yok ve gün geçtikçe hukuksuzlukları ile kendini küçülten devletler listesi uzuyor. 
Etiketler : rabia
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.