Erzurum da kimseciklerin haberinin olmadığı bir film festivali düzenlenmiş, ERZURUM’da düzenlenen 8’inci Uluslararası Dadaş Film Festivalinde ’Lal Gece’ filmi 4 ayrı dalda ödül almış. Lal kim, lalın gecesi ne kimsenin bir şeyden haberi yok. ..Cin çalmış cinni oynamış…
Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezinde düzenlenen ödül törenine festival komitesi başkanı Nil Gürpınar, bir kaç artist ve aktörle üniversite öğrencilerinin bile katılmadığı bir gece yaparak kendince onur konuklarına, en iyi kadın, en iyi erkek oyuncuya ödül vermiş. Törene kimse katılmadı diye, Eşref amcamız Erzurumluya “terbiyesizler” demiş, bir başkası “bu durumdan Erzurum’un utanması” gerektiğini vurgulamış, Abdurrahman Keskiner “ şehir festivale sahip çıkmıyor” diye Erzurum’u suçlamış, sunucu çocuk Büyükşehir Belediye Başkanını sahiplenmediniz diye azarlama derecesinde sözler etmiş.
Sevgili Nil Gürpınar bu festivali ilk yaptığın yıl dönemin milletvekili Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı sana birilerini bulup onlarla işbirliği içerisinde hareket etmeni tavsiye etmişti. Sen de birilerini aramış, fikrini anlatmış yardım istemiştin. Herkes canı gönülden koşmuştu ve o yıl ilk olmasına rağmen gerçekten bir festival olmuştu.
O ilk festivalden sonra ki tüm festivaller fiyasko ile sonuçlandı, her yıl hem kendin getirdiğin konuklarından fırça yedin hem şehri küçük düşüren sözler söylettin.
Bu yıl basından festivalin başladığını öğrendik. Daha festival yürüyüşünde Eşref Kolçak’ tan fırçayı yedin. Evet, haklıydı ne bilbordlarda ne her hangi bir yerde bir tek afişin yoktu. Erzurum da görev yapan Kadın- Erkek hiçbir STK nın haberi yoktu. Halk ise külliyen bihaber...
Yaşadığınız yer İstanbul diye burada yaşayanları mı beğenmiyor, adam yerine koymuyorsunuz, yoksa İstanbul da yaşadığınız için kendinizi her işi tek başına başaracak güçte mi görüyorsunuz. İlk yıl insanları bir araya toparladıysanız bu destek olmaya çalışan Erzurum Sevdalılarının başarısıydı. Ne güzel memleket Kültür bakanlığından paşa paşa desteğini al, Valilikten al, tanıdığın bildiğin yerlerden destek al, başaramayınca suçlu birileri olsun.
Ha.. bir de şu durum var. Madem bu organizeyi yapıyorsunuz bırakın Erzurum da yaşayanları niye İstanbul da ki hemşerilerinizle birlikte hareket etmiyorsunuz. Bakın onlarda kendi kendilerine Nene Hatun’u anma günü düzenlemişler. Onlar da “ Gelecek nesillere Nene Hatun anlatmak ve Nene Hatun’un silahla ve tırpanla yaptığı savaşı bizler kalemimizle ve eğitimimizle yapmak istiyoruz. Nene Hatun’u Erzurum’a değil Türkiye’ye tanıtmak istiyoruz.” Baksanıza onlarda Erzurum’da yaşayanları yok sayıyorlar. Bir zamanlar Erzurum’a gelmeyi “lavaş-civil dürümü, kadayıf dolması, çaşır haşlaması” ile bütünleştirenler bayağı yol almışlar. İşi eğitime kadar getirmişler, vallahi harika gelişmeler, en azından etrafınızda kırk-elli eğitimli kadın bulunurdu. Bir şekilde iletişim kursalardı Gençlik Spor bakanlığının önderliğinde hazırlanan Nene Hatun’u anma Günün de Tabyalarda toplanan 5000 kadınla birlikte olurlardı ama sanırım tenezzül etmiyorlar. Canları sağ olsun, onlar gurbetteler,sıla özlemi ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama kendi kendilerine…
Halbu ki sizleri seviyoruz, uzakta ki yakınlarımızsınız diye sahipleniyoruz, etrafınıza toplanıyoruz, Erzurum adına bir şey olur ümidi ile koşuyoruz. “Aksak eşek, kör nalbant misali kendin çal kendin oyna” yaparsanız tökezlersiniz.
Bu böyle gitmez Nil Hanım ve bu şehirde yaşayanları yok sayanlar, bu mübarek şehre ve içinde yaşayanlara hakaret ettirmek için üç kuruş kazanmak uğruna milleti getirip ulu orta konuşturamaz, Erzurumluya “ Terbiyesizler” birilerine de “utanmazlar” dedirtemezsiniz. Eşref amcaya kızmıyoruz, adamcağız seksen sene sonra gelmiş, kimi kimseyi tanımaz, ihtiyar adam ne dediğini bir saat sonra unutur gider ama bu böyle gitmez.