Haber Girişi : 22 Ekim 2013 10:13

Aday mı olsun, adam mı?

Aday mı olsun, adam mı?

AK Parti’de aday adayları artık şekillenmeye başladı.

Önce Bekir Korkmaz, ardından Sadullah Kara, dün de Muzaffer Gülyurt il başkanlığına giderek yazılı olarak “aday adayıyız” dediler.

Mevcut başkan Küçükler’in doğal aday adaylığını da hesaba katarak sayacak olursak şimdilik dört aday adayı meydana çıkmış oldu.

Peki hepsi bu mu, başka aday adayı çıkmaz mı?

Hepsi bu değil.

Değil; çünkü bu işin bir de İstanbul ve Ankara cenahı var.

Misal; Ankara’dan Sadettin Aydın’ın, İstanbul’dan ise Mustafa Ilıcalı’nın yola çıktıklarını biliyoruz.

Öte yandan bir de il başkanı Murat Kılıç meselesi var…

Bugüne kadar medya önünde “ben de aday adayıyım” demedi. Ama herkes biliyor ki Kılıç da aday adayı olmak istiyor.

Bana öyle geliyor ki Murat Kılıç bu hafta sonuna kadar aday adaylığını açıklar.

Adı bu kadar dillenmişken geri durmasını beklemek çok da olası değil.

Böylelikle aday adayı sayısını bugün itibariyle şöyle sıralayabiliriz:

Murat Kılıç, Sadullah Kara, Bekir Korkmaz, Ahmet Küçükler, Muzaffer Gülyurt, Mustafa Ilıcalı ve Sadettin Aydın…

Müracaat süresi bitmediğine göre, bu isimlerin yanına başkalarının ilave olması muhtemeldir.

“Kimlerdir?” diye sorarsanız, net bir cevap veremeyiz. Ancak sayının yalnızca yedide kalmayacağı belli…

AK Parti sürprizlere açık bir parti.

Sağ gösterip sol vurabiliyor.

Geçmiş seçimlerdeki tecrübelerden sabittir ki, son anda her şey olabiliyor.

Mümkün ki yeni başkan adayı, bu yedi isim arasından da çıkabilir, tamamen bu isimlerin dışından biri de olabilir.

Misal; Recep Akdağ faktörü hâlâ masada duruyor.

Her ne kadar kendisi hem de defalarca “ben yokum” dediyse de, yarın şartlar öyle bir gelişir ki bi bakmışsınız Akdağ aday gösterilmiş…

Siyasette çoğu zaman iki kere iki dört etmiyor.

Erzurum, AK Parti’nin “kale”lerinden biri…

Yüzde yetmişi bulan oranda oy çıkıyor.

Bu tablo, Başbakan Erdoğan’ın manevra alanını olabildiğince genişletiyor.

Yani AK Parti denge hesabı yapmak zorunda değil.

En popüler adayla en zayıf aday arasında toplam oyda en çok yüzde üç beş oynar…

Bu sebeple kimse, “ben olmazsam parti zorlanır” gibi bir vehme kapılmasın.

Tayyip Bey bu gerçeği bildiği için Erzurum adayını belirlerken misal İzmir’de yaptığı gibi kılı kırk yarmıyor.

Nasılsa kazanan aday değil, parti…

Şu halde Erzurum özelinde fotoğrafı şöyle görmeliyiz:

Mademki Erzurum seçmeni, adayın kim olduğuna bakmaksızın Erdoğan’dan ötürü AK Parti’ye oy veriyor; bu durumda Başbakan hassas davranmak zorunda.

“Nasılsa kimi gösterirsek gösterelim seçimi alırız” anlayışı yerine, “kimi gösterirsek Erzurum’a ciddi hizmetler sunar” şeklinde bir kanaat hâkim olmalı.

Bir parti için seçim kazanmak ne kadar esas ise, bir o kadar esas olan başka bir husus da, gösterilen adayın hem o şehre, hem partiye hem de seçmene layık olmasıdır.

Eskiden bazı partiler sadece seçim kazanmaya fokuslanırdı, dolayısıyla adayın kimliği ve kişiliği çok da irdelenmezdi.

 

Fakat AK Parti’nin buna ihtiyacı yok. Üstelik Erzurum’da hiç yok.