Haber Girişi : 18 Mart 2019 14:29

74 SAYFADA KATLİAM

74 SAYFADA KATLİAM
15 Mart’ta Yeni Zelenda’da Cuma namazında bir araya gelen 50 Müslümanın ölümüne yol açan terör saldırısı, son yıllarda dünyayı okuyabilen insanların uyarıp durduğu kâbusun gerçeğe dönüşmeye başladığının ilk değil fakat en çarpıcı delillerinden biridir. 
Saldırı 28 yaşındaki BrentonTarrant ismindeki Avustralya vatandaşı tarafından saldırının her anı videoya çekilip canlı yayınlanmak suretiyle gerçekleştiriliyor. Teröristin Avustralya’da yaşadığı kentteki eski bir arkadaşının ifadelerine göre saldırgan beslenmesine dikkat eden, ağır ve disiplinli spor yapan ve bu işi spor koçluğu olarak mesleğe de çevirmiş bir kişi. Saldırgan hakkında bilinen bir diğer şey ise Bitconnect üzerinden kazandığı para ile dünyanın çeşitli yerlerine seyahat ettiğiydi. 
Nitekim güncel haberlere göre Tarrant’ın Türkiye’de de İzmir’i ziyaret ettiği kaydedilmişti. Saldırının detayları, ardından Yeni Zelanda Başbakanının bu saldırıyı Yeni Zelanda’nın en karanlık günü olarak ifade etmesi, BBC’nin “terör” ifadesini kullanmaması ile adeta saldırının etkisini hafifletmeye çalışması şu ana dek katliam ile ilgili ulusal ve uluslararası basında çokça konuşuldu. Bu yazıda dikkat çekmek istediğim husus ise Türk basınında Taha Akyol ve Yıldıray Oğur’un köşe yazıları dışında kimsenin üzerine eğildiğine denk gelmediğim katilin manifestosu. Tarrant’ın kaleme aldığı bilinen ve mide bulandırıcı biçimde esprilerle, alıntılarla, yer yer kendi ile röportaj yaptığı soru-cevaplarla dolu bir metinden bahsediyoruz. 
Tarrant’ın hastalıklı dünyası ile açıkladığı ideolojiler, güncel fikir akımları ve en önemlisi de tarihten örnekler kitap ciltleriyle anlatıp açıklanabilecek cinsten değil. Giriş düzeyinde bilgi sahibi olmak adına yukarıda sözünü ettiğim iki yazarın yazılarını takip etmenizi önerebilirim. Lakin, manifesto özelinde de 50 insanın hayatını yitirdiği, birçok insanın yaralandığı ve bu kayıplara bağlı olarak belki de binlerce insanın hayatının geri dönülmez biçimde etkilendiği bu nefret saldırısının yorumlanmasında da isabetli olmayan nokta bu saldırının tarihin tekerrürü olarak görülmesidir. Zira altını doldurmadan sıkça ifade ettiğimiz üzere tarih tekrarlar silsilesinden ibaret değildir. 
Herakleitos’un ifadesiyle aynı nehirde iki defa yıkanmak mümkün olmayacaktır. Bir an durmayan, sürekli değişim ve devinim içinde olan dünyanın aktörlerinin durağan ve kendini tekrarlayan örüntüler meydana getirdiğini ileri sürmek sahiden akıllıca mıdır? Saldırganın tarihe yaptığı göndermelerden yola çıkarak Haçlı Seferlerinden 21. Yüzyıla hiçbir şey değişmemiş, tarih tekrar ediyor yorumunu getirenler de akıllıca olmayan bu görüş ile yanılgıya düşmektedir.
Peki, tarihin tekerrür ettiği fikrinin özellikle bu saldırı özelinde reddedilmesi niçin önemlidir? İlk olarak Erdoğan başta olmak üzere Türkiye’den saldırıya tepkilerini gösterenlerin vurgu yaptığı gibi bir Hilal-Haç mücadelesinin yeniden doğma ihtimalinin isabetten yoksun olduğunu görmek, tarihin tekerrür ettiği fikrinin karşısında durmak ile mümkündür. 
Tarihin tekerrür ettiğini ileri sürmek, fatalist, determinist anlayışa teslim olmak olacaktır. Bu da Haçlı Seferlerinin öyle ya da böyle önlenemez biçimde tekrar edeceğine, bu nedenle dünyanın bir an evvel daha çok kutuplaşıp daha da çok silahlanmasına meşru taban oluşturmaktır.  Oysa, bu istenmeyen sonucun önünde durmak; siyasal ve sosyal olaylardaki değişimi görmek, bu değişime inanmak ve ileriyle taşımak için çaba sarf etmek ile mümkündür. 
Evet, insanların bir diğerini dini, dili, ırkı yahut cinsiyeti, kimi zaman meslek grubu nedeniyle “yabancı” ilan etmesi ve onu nefret odağı kılması insanlığın başına ilk kez gelen bir zulüm değildir. Fakat tarihte alışılmış nefret sahnelerinden farklı olarak, İslamofobiye karşı tepkisini koyan yıldız isimler, yazarlar, siyasetçiler, “sivillerin silahlara erişimine ilişkin yasalarımızı gözden geçirmek zorundayız, bu konuda eksik olduğumuz için sorumluyuz” diyerek adeta devletini suçlayan Yeni Zelanda Başbakanı, insan müsveddesi bir tavırla saldırıyı aklamaya çalışan senatörün kafasında yumurta kıran genç de bu tablonun gerçeklerinden. Bu nedenle hayır tarih tekrar etmek zorunda değildir, hayır Hıristiyanlık Orta Çağa bir daha dönmeyecektir ve hayır kimse İslam adına silahlanıp kâfir avladığı iddiasıyla terör saçmak hatasına düşmemelidir. Adalete, hukuka, insan onuruna vurguyla, insan takvimiyle 21 yüz yıl içerisinde insanların gelişme gösterdiğini kanıtlamamız mümkün. 

Etiketler : rabia
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.