Yedi asır önce inşa edilen cami, ahşap kapısı, müezzin mahfeli, minberi ve kürsüsüyle diğer camilerden ayrılıyor. Ahşap malzemeleri nemli tutmak için caminin ortasında bir de kuyu bulunuyor. Kuyu, cemaatin yazın serin bir mekânda ibadet etmesini sağlıyor.
Eşrefoğlu Süleyman Bey Camii, 1243 yılında Selçuklu İmparatorluğu uçbeyi Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılmış. Bugün Türkiye'de çok az kişinin gezme fırsatı yakalayabildiği tarihî cami, ahşap oymacılığının en güzel örneklerini içinde barındırıyor. Tavanı, tavanını ayakta tutan sütunları, müezzin mahfeli, minberi, kürsüsü, giriş kapısı ve çini işçiliğiyle diğer camilerden ayrılıyor.
Minberden sonra mihraba yöneliyoruz. Lacivert ile turkuaz rengin ahengi, mihraba işlenen motifler ve Arapça ayetler... Efe, ustaların burayı parça çiniler kullanarak inşa ettiğini söylüyor. Küçük parça çinileri taş üstüne yapıştırılmış. Mihraptaki ve kubbedeki çini işçiliği gerçekten görülmeye değer. Caminin ortasında bir de su kuyusu var. Burası caminin ahşap malzemesinin, sıcak havalarda ihtiyaç duyduğu nemi sağlamak için yapılmış. Kışın caminin üstünde biriken kar, kürünerek caminin ortasındaki kuyunun içine dolduruluyormuş. Bu, yazın serin bir mekânda ibadet etme imkânı sağlıyor