Ülkemizde 6’lı Masa olarak adlandırılan (şimdi 7 oldu) bir muhalefet bloku vardır. Bu blok, temelde Milletimizin inancına-tarihine-kimliğine ve kültürüne düşman olan, Milletimizi başkalaştırmak için kurulmuş olan dolayısıyla Milletimizin bir asırdır, kendisine cephe aldığı, direndiği, yüz vermediği, seçimle hiç iktidar yapmadığı CHP’nin öncülüğünde, çok değişik anlayıştaki irili ufaklı partiler ile perde arkasında bazı örgütlerinden oluşmuş bir bloktur. Bu blokun ana unsurunu, Milletten, O’nun beklenti ve ihtiyaçlarından, özellikle de Milletin 25 yıldır artan bir coşkuyla Erdoğan ve Ak Parti’yi niçin desteklediğinden habersiz, onları doğru analiz edememiş ‘masa başı siyasetçiler’ oluşturmaktadır. Ayrıca bu blok, pozitif bir düşünceyle yani Ak Parti ile yarışıp yönetime gelerek ülkeyi daha çok kalkındırmak, daha ileriye götürmek için bir araya gelmiş bir blok değildir. Aksine Erdoğan ve yönetimini devirmek, Ülkemizin gelişimini engellemek, iç kargaşa çıkarmak böylece emperyalistlere zemin hazırlamak için, karanlık birtakım odaklar tarafından bir araya getirilmiş partiler ve örgütlerdir. Yıkmaya yönelik bir planın sonucu oluşturulmuş olduğundan doğal olarak bu blok, kendi içinde de tutarlı değil, kavgalıdır.
İşte bu blok ya da 7’li masa siyasetçileri, 23 Ocak Pazartesi Günü, iktidara geldiklerinde uygulayacakları Ortak Politikalar Mutabakat Metni diye bir metin açıkladılar. Bunu bir takım iletişim araçları ve dikkat çekici görsellerle de destekleyip kamuoyuna sundular. Bu metnin çok mükemmel olduğunu, hatta ‘Avrupa’dan aferin alacaklarını’ da düşündüler.
Siyaset deneyimi olan bir bilim adamı olarak bu metni inceledim. Gördüm ki, o metinde, Ülkemizin ve Milletimizin beklenti ve ihtiyaçları değil; bağılı oldukları ve ‘aferin’ almayı bekledikleri çevrelerin önemsediği hususlar daha çok ön plana çıkmıştır. Geçtiğimiz gün ve haftalarda bunların pek çoğu basında yazılıp tartışıldığı için biz onların hepsine girmeyeceğiz. Ancak eğitimle ilgili yazılarımıza zemin mahiyetinde de olsa genel görüşlerine dair bazı konulara da değinmek istiyoruz. Bu çerçevede:
1- Ortak Politikalar Mutabakat Metni’inde, 20 yıl öncesine göre, Ülkemizin bugün içeride ve dışarıda çok değişik alanlarda, ulaşmış olduğu çok önemli sosyal, siyasal, ekonomik, teknolojik, stratejik ve evrensel gelişme ve ilerlemeler kasıtlı olarak gizlenmeye, gözlerden kaçırılmaya, yok sayılmaya çalışılmaktadır. Eğitim, sağlık, adalet, sosyal devlet olma, savunma sanayii, kara-deniz ve hava ulaşımı, diğer sanayi dalları, turizm, tarım, şehirlerin imarı, içerideki istikrar, dışarıda bölge ve dünya devleti olma yolundaki hızlı ilerlemeler, üretim ve ihracattaki geometrik gelişmeler ve daha nice alanlarda yapılan bu kadar milyarlık tesislerden ve onlardan elde edilen kazanımlardan hiç söz edilmemektedir. Aksine bütün bu hususlarda iftira, yalan ve çamur atma ve bu güzellikleri karalama siyaseti güdülmektedir. Ancak güzel bir öz deyiş vardır: Güneş Balçıkla Sıvanmaz!
2- Bu Metin, ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ olarak adlandırılmış olasına rağmen dil, üslup ve konulara yaklaşım tarzı bakımından tamamen CHP’nin klasik bakış, anlayış ve yaklaşım tarzını yansıtmaktadır. Öbür partilerin hiç birisi burada yoktur. Bu haline bakarak rahatlıkla şunu düşünebiliriz: ya bu metni tamamen sekülerist-maddeci CHP kadroları hazırlamış, diğer partilerin kadroları önlerine gelen metni incelemeden imzalamışlar ya da diğer partiler de CHP’lileşmişler. Zira Ortak Politikalar Metnine, özellikle de eğitim konularına CHP’nin seküler, baskıcı bakışı, Batıcı-maddeci ideolojik yaklaşımı damgasını vurmuştur.
3- Ortak Politikalar Mutabakat Metni, özellikle de eğitimle ilgili bölümü, Milletimizin inancını, dünya görüşünü, medeniyet ve tarihsel birikimini yok sayan, onu gizleyen, görmezden gelen, kasıtlı olarak ondan hiç mi hiç bahsetmeyen bir metindir. Bu durum, bu metni yazan bütün partilerin! Ne kadar milletten ve O’nun değerlerinden kopuk olduklarını gösterir.
4- OrtakMutabakat Metnindeki vaatlerin büyük bir bölümü yıkmak, satmak ve yok etmekle ilgilidir. Normalde, geleceğe yönelik olarak hazırlanmış olan bu tür politika metinleri böyle negatif, yıkıcı bir üslupla değil, insanları heyecanlandıracak, coşturacak ve ileriye yönelik umutlarını yeşertecek bir anlayışla kaleme alınır. Bu metinde, birinci yolu seçmişler.
5- Ortak Mutabakat Metni’nde, Millete sundukları vaatlerin büyük bir çoğunluğu zaten Erdoğan’ın öncülüğündeki Ak Parti Hükümetleri tarafından son 20 yılda yapılıp hayata geçirilmiş ve halen yapılmakta olan işlerdir. Bunları, sanki ilk defa kendileri ortaya koyup yapacaklarmış gibi kamuoyuna sunmaktadırlar. Bu da ‘intihal’ ya da ‘kopya çekme’ olarak isimlendirilecek çok çirkin ve ayıp bir davranıştır.
6- Diğer başlıkların birçoğu da ya boş, gerçekten içi doldurulamayacak ‘cek-cak’larla dolu vaatlerdir ki, ileriki yazılarımızda bunları sizlerle paylaşacağız.
7- Ya da vesayetin, güvensizliğin, istikrarsızlığın, kavga ve çekişmenin dolayısıyla gelişememenin sembolü olan ‘Eski Türkiye’yi yeniden hortlatma vaatlerinden ibarettir.
8- Kısaca belirtecek olursak, 7’li masanın hazırlamış olduğu Ortak Politikalar Mutabakat Metninin eğitimle ilgili görüşleri; hiçbir yeniliğin olmadığı, mevcudu aynen devam ettirmenin bir başka şekilde ifade edildiği bir metindir, diyebiliriz. Halbuki 150 yıldan beri hep ihmal edilen eğitim sistemimizin ciddi anlamda geliştirilmeye ve millileştirilmeye ihtiyacı vardır. Ak Parti olarak bununla ilgili ciddi hazırlıklarımız vardır, bu yazı dizisinden sonra onları da size arz edeceğim.
Bütün bu durumlar, zaten halkımız tarafından çok iyi bilinen CHP’nin ve O’nun peşine takılan ‘küçük’ partilerin, Milletimizden nasıl kopuk olduklarını gözler önüne sermektedir.
Bir sonraki gün eğitim konularıyla ilgili olarak devam edelim.
sen bu metni değerlendireceğine yirmi senelik akpartinin milleti ahlaken hangi noktaya getirdiğine bak.
Sayın Vekilim, siz neden ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorsunuz. Ben 36 yıl devletime hizmet etmiş, emekli lise branş öğretmeniyim. Haziran ve temmuz 2022 de benim maaşım, sırasıyla, 375 ve 280 ₺ , açlık sınırının altına düştü. Ben yetmiş üç yaşındayım, ben bu kadar hükümetler gördüm,böyle bir şey yaşamadım. Ama siz bunu yaşattınız. Yıllardan beri de yoksulluk sınırının altında yaşıyorum. Beni ve benim gibi milyonları hem aç hem de yoksul kategorisine soktunuz. Tebrikler. Şu anda 7.500 ₺ maaşı olan emekli ve 8.500 ₺ maaşı olan asgari ücretli açlık sınırının altında yaşıyor. Erzurum kayak yolunda sadece ev kirası 3.500 - 4 bin ₺ aşağısında kira ev yok. Satılık fiyatları da 850 bin, 1 milyon 250 bin ₺ . Hele yildizkentteki o, 3- 3.5 milyonluk evleri demiyorum. 2002' de enflasyon yüzde 36 idi şimdi yüzde 120. Tabi siz TÜİK ' in makyajlı enflasyonunu baz alirsiniz da o geçerli değil hayatı yaşayana sorun. Sizin gibi birkaç yerden maaş alanlara değil. 80 yılık devlet toplam 946 milyar dolar vergi topladı, Ülkeyi 173 ülke içerisinde 16. Büyük ekonomi haline getirdi, siz bu 21 yılda 2 trilyon 245 milyar dolar vergi topladiniz ülkeyi 6 basamak aşağıya, 22. Sıraya getirdiniz. 2002 de iç ve dış borç 123 milyar dolar idi, şimdi 547 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığı 225 milyar ₺, cari açık yıllardır 65 milyar dolar, ucube kkm icat ettiniz bütçeden 125 milyar zenginlere aktı. 2002 den önce; buğday, arpa, çavdar, mısır, her çeşit fasulye, mercimek nohut, büyük ve küçük baş hayvan, hayvan yemleri, şeker bize yetiyordu, fazla üretip satiyorduk, gelen para ile ülkeyi bey gibi idare ediyorduk, şimdi hepsini milyon tonlarca, yüzbin tonlarca dışarıdan ithal eder hale geldik. Fazla üreten fazlasını satan üretici ülkeden , bugün üretemeyen ithal eden, ülke durumuna neden geldik ? Sadece , geçen yıl Suriye'den 50 bin ton patates, 50 bin küçük baş,İran'dan 30 bin ton şeker ithal ettik. Bu ölümdür, bu züldur, zül. Halbuki bunun gibi birçok ürünü 2002 den önce biz onlara satardık. Neden böyle olduk ? Beceriksiz, işi bilmeyen, işi ehline değil, beceriksiz, yandaşlara veren yönetim yüzünden bu hale geldik. Üreten , takir takir çalışan 240 fabrikanin 170ni sattınız. Neden, niçin ? 2006-2016 yıllarında bu ülkeye 600 milyar dolar sıcak para girdi, bu paraya 170 milyar dolar faiz ödediniz, neden bu parayı toprağa betona gömdünuz, neden üretime, imalata harcamadiniz ,neden neden ? Halbuki başka ülkeler bu sıcak parayı üretime harcadılar. 2002 de MB de artı 34 milyar dolar döviz, 40 milyar ₺ ihtiyat akçesi vardı neden bunları maliye bakanlığına aktarıp harcadınız, neden ? Neden bunları sonradan yerine koymadıniz ? Kazanılan 128 milyar doları MB nin arka kapısından sattığınız, ülkeden 123 milyar doların başka ülkelere götürüldüğü iddia ediliyor. Neden bunlara cevap vermiyorsunuz ? Neden size temmuzda 16 bin ₺ zam yapıldı da neden bana, 3600 dahil 3 bin TL zam yapıldı neden ? Sayın Vekilim, buraya yazilacak çok şey var, ama biz kısa kestik. Sayın Vekilim, vatandaş perişan,aç, yoksul, yüksek enflasyonun altında inim inim inliyor, pahalılık gına geldi, halk canından bezdi. Hani sizin o bir vekiliniz ekmek yiyorsa aç değil demişti ya. İnsan bedeninin ihtiyacı olan ; et , süt,meyve, her türlü proteinleri yiyecek ki beden çalışsın, sağlıklı kalsın, bunları yiyemiyorsa açtır, peynir ekmek yiyorsa actir, açlık budur. Ben bugüne kadar hiç tatil yapamadım. Değil hac umreye dahi gidemedim. Sigaram, içkim, arabam, oyunum yok. Maaş ay başını zor çıkarıyor, yetmiyor. Artık kaliteli ürünü değil, ucuzunu market market dolanıp alıyoruz. Hani 2002 de iki katlı evde mahalleli arasında oturan Sayın Cumhurbaşkanı, dünyada eşi olmayan 1153 odalı sarayda neden oturuyor. Hani itibarda israf olmaz diyenlere, acaba Hz. Muhammed, Hz. İbrahim, hz.Yusuf, Hz . Musa vb. İtibarli değiller miydiler ? Onlar hiç israf etmediler. En büyük itibar sahibi Allah ( c.c.) bile israf etmiyor. İsraf edenler şeytanın kardesleridirler. Bu dönemde israf, tüketim çılgınlığı, saltanat, debdeme, şaşaa vb. arşa çıktı. Ne ülke in ne de halkın durumu iyi değil. Siz allı şallı kelimeleri kullansanız da işte halkin ve ülkenin durumunun fotoğrafını yukarıda ortaya koyduk. Artık halk size güvenmiyor ve inanmıyor. 14 Mayıs akşamı, YSK bir ellem gullem yapmasa, size güle güle. Hoşça kalınız, Sayın Vekilim. Selamlar. Sizin çok eski bir dostunuz acı söyledi ama gerçekleri söyledi.