Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul Üniveristesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır'ın ilk olarak Haber 7'nin gündeme getirdiği "Takvimler hatalı olduğu için Türkiye’de en az 40 dakika önce oruca başlanmaktadır. Ekvatora yakın bölgelerde bu süre azalmakta ise de kuzey bölgelerinde birkaç saati bulmaktadır. Buna yatsı ile ilgili hatalar da eklenince içinden çıkılmaz sıkıntılar doğmaktadır.” şeklindeki yorumuna cevap verdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun imsak vaktini belirlerken astronomik tan olan 18 dereceyi esas aldığı belirtilerek, ''Usulüne uygun yapılamayan gözlemlerle, namaz ve oruçla ilgili vakitler konusunda tereddütler uyandırmak doğru değildir'' denildi.
Başkanlığın internet sitesinde yer alan imsak vaktiyle ilgili açıklamada, ibadet vakitleri belirlenirken herkesin kolaylıkla tespit edebileceği bazı astronomik ve atmosferik alametlerin esas alındığı belirtildi.
Dünyanın kendi ekseninde dönmesinden kaynaklanan sabah doğu ufkunda şafağın belirmeye başlaması, güneşin doğuşu, güneşin öğleyin tepe noktasına gelip batıya meyletmeye başlaması, güneşin batması, batı ufkunda akşam şafağının kaybolması gibi alametlerin takvim ve saatin bulunmadığı dönemlerde uygulandığı hatırlatılırken, ancak günümüzde namaz ve imsak vakitlerinin saat ve takvimle belirlenmesinin, şafak ve fecr gibi atmosferik alametleri gözlemekten çok daha kolay olduğu vurgulandı.
Özellikle şehir hayatında insanların söz konusu astronomik ve atmosferik olguları gözlemesinin zorluğuna dikkat çekilerek, ayrıca aynı yerleşim birimi veya coğrafyada yer alan Müslümanlar arasındaki birliğin sağlanması bakımından da vakitlerin hesapla belirlenmesine ihtiyaç olduğu kaydedildi.
Namaz ve oruç gibi ibadet vakitlerinin İslam fakih ve astronomlarının incelemeleri doğrultusunda asırlardır hesapla belirlendiğine işaret edilen açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının da namaz ve oruçla ilgili vakitleri hesapla belirlediği bildirildi. Açıklamada, Hz. Muhammed'in açıklamaları ve İslam alimlerinin içtihatlarının, söz konusu hesaplarda esas alınacak şeri ölçülerin temel dayanağını teşkil ettiği belirtildi.
Astronomik olarak sabah şafağının başlangıcının, güneşin 18 derece ufka yaklaşma vakti olarak tespit edildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Buna astronomik tan denilmektedir. Bu vakitte astronomik olarak sabah şafağı başlamaktadır. Ancak bu şafağın çıplak gözle görülebilmesi, kişinin bulunduğu yere göre farklılık gösterebilir. Dolayısıyla özellikle günümüzde yerleşim birimlerinin ışık ve pus yoğunluğu dikkate alındığında çıplak gözle yapılacak gözlemlerle sağlıklı sonuçlara varılması oldukça zordur.
Bazı İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar daha ihtiyatlı hareket etmek için güneşin 19 derece ufka yaklaşmasını esas alarak imsak vaktini daha erkene almaktadır. Nitekim Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi gibi Müslümanlar açısından çok önemli iki merkezde de uygulama buna göredir. Ancak Din İşleri Yüksek Kurulu imsak vaktinin başlangıcı olarak birazda kolaylık olması açısından bilimsel bir ölçüt olan astronomik tanı, yani 18 dereceyi esas almaktadır. Böylece Diyanet İşleri Başkanlığının hesaplarında imsak vakti, 19 dereceyi esas alan takvimlere göre güneşin doğuşuna biraz daha yakın olmaktadır.''
Vakitlerin bu şekilde hesaplanıyor olmasının, güneşin hareketleri gözlenerek hadisi şeriflerde belirtildiği biçimde oruç ve namaz vakitlerinin belirlenmesi alternatifini asla ortadan kaldırmayacağı vurgulanan açıklamada, ''Ancak şafağın izlenmesi, usulüne uygun olarak yapılabildiği takdirde bir anlam ifade eder. Usulüne uygun yapılamayan gözlemlerle, namaz ve oruçla ilgili vakitler konusunda tereddütler uyandırmak doğru değildir'' denildi.
Din İşleri Yüksek Kurulunun vakitlerin hesaplanmasında esas aldığı 18 derecede astronomik olarak şafağın başladığına dikkat çekilen açıklamada, şafağın başlamasıyla imsak vaktinin gireceği, bu andan itibaren sabah namazının kılınabileceği ifade edildi.