Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Milli Uzay Programı kapsamında açıkladığı hedeflerle ilgili, genç dostlarımız Fatih Akıncı ve M. Akif İncegül ile istifade ettiğim bir sohbet gerçekleştirdik.
Geleceği, istikbalin sahipleriyle konuşmak hoşuma gidiyor. Bugünü yeterince yaşayarak, gündelik işleri ertelemeden yarınlara dair şahsi ve millî hayaller kurmayı seviyorum. Biliyorum ki, eğer iyi planlamazsak gelecekle asla başa çıkamayız.
Söz büyüğün, dediler. Kırmadım, birkaç kelam ettim.
Göğe ilk ecdadımız baktı, ama gören başkaları oldu. Gençliğimizde uzayı roket yoluna çeviren astronot ve kozmonotlarla ilgili haberleri okudukça, tatlı bir kıskançlıkla 'yapıtlıkları da bir şey mi, biz asırlardır mehtaba çıkıyoruz.' der, ses hızını aşan uzay araçlarıyla şiirimizi yarıştırırdık.
Güzel havalarda gökyüzünü titrek ışık bahçelerine çeviren yıldızları seyrederken, bir gün bizim uzay gemilerimizin bu nurdan kaleleri fethedeceğini hayal ederek, 'belki bir gün düşlerim gerçek olur, kim bilir?" Derdim. Sonra coşkun hayallerime dar gelen dünya hudutlarına şairin diliyle isyan ederdim: Kimler çizdi bu hududu gönlüme/Dar geliyor, dar geliyor gardaşım!
Ecdadımız, dar gelen hudutlar engin ruhlarını daralttığında, çakmak çakmak gözlerini Kızılelma’ya dikerler, 'doludizgin atlarıyla yerden yedi kat arşa kanatlanırlardı. Bu Kızılelma hedefi ruhumuzun şaşmaz yol göstericisi oldu hep. Niyazi Osman Gençoğlu'nun eşsiz mısralarını dilimize süs, gönlümüze mücevher eyledik, her fırsatta coşkuyla söyledik: Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,/ Anadolu başlar, vatan olmaya.../ Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
Evet, hedef yine Kızılelma’dır, dostlarım! Ama bilesiniz ki 21. asrın Kızılelma’sı uzaydır, uzay!
Mevzu heyecanlı, gençler edepli. Dikkatle dinleyen kulaklar bulunca sözün ucu neredeyse uzaya varacak. Fark edip sırayı onlara verdik.
Sohbete Cumhurbaşkanımızın “Birincil hedefimiz Cumhuriyet’in 100'üncü yılında Ay'a ilk teması gerçekleştirmek." ifadelerini hatırlatarak başlayan M. Akif kardeşimiz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız ne güzel söylemiş, büyük devletlerin büyük hedefleri olur. Büyük hedeflere de, inanmış bir millet, güçlü liderler ve aksiyon ruhu ile ulaşılır.” Binlerce yıllık bir tarihin günümüzde dalgalanan sancağı olan Türkiye Cumhuriyeti, büyük hedefleri ve büyük ülküsü olan bir devlet. Geçmişi büyük zaferlerle dolu, geleceği yeni zaferlere gebe olan bu ülke, Yahya Kemal’in deyişiyle “Kökü mazide olan bir ati”. Mazideki atalarımızın her zaman büyük bir ideali oldu. Bu düşün adına, sizin de ifade ettiğiniz gibi Kızılelma denildi. Bu düş uğruna yardan ve serden geçildi, nice büyük destanlar yazıldı. Temelleri cesaret ve fedakârlık ile atılan, destanı da şehit kanları ile yazılan Türkiye Cumhuriyeti de böylesine büyük bir idealin vücut bulmuş hali.
Yüce devletimizi ve aziz milletimizi bu idealinden vazgeçirmek isteyenler savaş meydanlarında başaramadıklarını çeşitli oyunlarla ve hilelerle başarmak için yıllarca çalıştılar. Çeşit çeşit prangalar vurmaya çalıştılar. Bu ideale yürüyüşü yavaşlattılar. Ancak içerden de destek bulan bu çağdaş haçlı seferleri Allah’a şükür milletimizin iman dolu direnişi ile püskürtüldü. Bu irade ile yeniden şahlandı bu cumhuriyet. Geçmişinin değerine sımsıkı sarılıp, akla, bilime ve fenne inanıp gözünü geleceğe dikti, yeniden koşmaya başladı. Cumhurbaşkanımız “Bizim kızıl elmamız da büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasıdır.” diyerek milleti ile birlikte bu ülküye ulaşmak için çalışıyor."
Arkadaşının söylediklerini dikkatle dinleyen Fatih, ülkemizin büyük hedeflerini hatırlatarak geleceğe olan inancını samimiyetle dile getirdi. İşte onun not ettiğim sözleri:
“Bugün, bu büyük ülkenin her zamankinden daha büyük hedefleri var. Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türkiye’nin vizyonu; ‘muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak.’ Bu vizyona ulaşmak için her biri bir zafer anıtı niteliğinde olan projeler hayata geçiriliyor.
Bugün her zamankinden güçlü olan Türkiye, şimdi de gözlerini semaya dikti. Çünkü değerli ağabeyimin de isabetle vurguladığı gibi ‘Yeni Kızılelma’mız Uzay. Dünyanın büyük aktörlerinden biri olmak, sadece dünyada değil dünya dışında süren yarışın içinde ben de varım demekle olur. Cumhuriyetimizin 100. Yılında ay yıldızlı şanlı bayrağımız inşallah ayda dalgalanacak. Sonra da ilk kez bir Türk uzaya gitmiş olacak. “
M.Akif, arkadaşına hak verdiğini belirtip sohbeti şöyle bağladı:
“Şimdi bazıları çıkıp; “uzayda ne işimiz var? Bu teknolojiye üç yılda nasıl sahip olacağız? Bu sadece büyük bir hayal…” diyebilir. “Kendi İHA’larımızı, kendi helikopterlerimizi, kendi savaş gemilerimizi, füzelerimizi yapacağız.” denildiğinde onlara da hayal demişlerdi. Kızılelma’ya gelecekten ümidi olmayanların dediklerini dinleyerek değil, çok çalışarak ulaşılır. Gözlerini her zaman yükseklere ve ötelere dikenler bu kutlu ülküyü görenler olacaktır.
Göğe bak, ayı göreceksin! Ve emin adımlarla yürüdüğün geleceğini!”