101 yıl önce toprak evlerde tutuşturulan kurtuluş meşalesi, bugün milyonlarca balkonda bütün yurdu aydınlatacak
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919da Kadıköy Rıhtımından, beraberindeki bir avuç tam inanmış adamla hareket ettiğinde, aslında hedefi de belliydi, amacı da
O hedef; Erzurumdu
O amaç; Erzurumda bir kıvılcım bekleyen Milli Mücadele meşalesini tutuşturmaktı
Gazi ve arkadaşları 3 Temmuzda Erzuruma geldiler.
Yani Kadıköy Rıhtımından ayrıldıktan tam 48 gün sonra, bütün bir vatanın kurtuluş adına tünelin sonunda görülen ışık misali, buram buram ümit kokan Erzurum
Çünkü Mustafa Kemal Paşanın bütün cihana haykıracağı o Ya İstiklâl Ya Ölüm parolasının işareti, Erzurumda ta aylar öncesinde zaten çakılmıştı.
Şark Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, el altından Gaziyi haberdar etmiş ve mealen demişti ki, Anadolunun çatısı, Şarkın serhat diyarı Erzurumda,yürekler özgürlük ve bağımsızlık için çarpıp duruyor. Vatanın düşman işgalinden kurtuluşunun kapısı, güneşin doğduğu bu kavruk topraklardan açılacaktır.
İstanbul başta olmak üzere, vatanın dört bir tarafına üşüşen leş kargaları, kendilerince taksim bile yapmıştı.
Eğer Türklere, Ankaranın dahil olduğu bir avuç toprak bırakırlarsa, halimize şükredip kaderimize razı olmamız isteniyordu.
Üstelik bunu isteyenler işgalci emperyalist güçlerden daha çok içimizdeki savaşmaktan korkan, mücadeleden kaçan ve nihayet düşmanın dayatmaları karşısında anında düşmana boyun eğip onunla işbirliğine giden alçaklardı
Fakat elbette ki, bu hal-i şartı kabul etmeyecek serdarlar, koç yiğitler ve vatan uğruna ölmeyi, ölümlerin en şereflisi olarak gören vatanperverler de vardı.
Mustafa Kemal Paşa, işte o kahramanların kılavuzu, önderi ve önde gideni oldu
Paşa, bir an evvel Erzuruma ulaşmak ve Erzurumda vatanın kurtuluşu için çırpınıp duran o cesur yürekli adam gibi adamlarla buluşmak istiyordu.
Bu amaç ve varılmak istenen hedef; gayet tabidir ki ne Samsunu,ne de heyetin Trabzondan Erzuruma ulaşırken geçirdiği süreci anlamsız ya da az değerli kılmaz.
Çünkü o gemi, Karaköyde demir aldığında zaten ok yaydan çıkmış,Ya İstiklâl Ya Ölüm yolculuğu başlamıştı.
Dolayısıyla o yolculuğun her durağı değerliydi.
Lakin Erzurum, bu kutlu mücadelenin şahlanacağı aydınlık bir zirveydi.
Milli Mücadele meşalesi, Erzurumda tutuşmak için bir kıvılcım ve o kıvılcımı çakacak bir bilek için hazırdı.
Mustafa Kemal Paşa, bunu öylesine içten hissediyordu ki,Trabzondan Erzuruma gelirken, hayalinde, işgalden kurtulup özgürlüğüne ve tam bağımsızlığına kavuşan yeni bir devletin temellerini atıyordu.
19 Mayıs 1919, bu milletin ve vatanın tarihinde nasıl ki bir dönüm noktası ve taze bir başlangıcın adı ise, unutmayalım ki Erzurum Kongresi de işte o büyük kıyamın ilk sivil karargâhı, maşeri vicdanın dile geldiği ilk er meydanıydı
14 gün sürdü kongre
Ama Gazi Paşa ve yol arkadaşları 52 gün kaldı Erzurumda
Çünkü yeni yol haritası için müzakere edilecek o kadar çok ve her biri birbirinden çetin meseleler vardı ki
Her şeyden önce artık dönüşü olmayan bir yola çıkılmıştı.
19 Mayıs 1919u hamasetten ve yanlı bakıştan kopararak tarafsız bir tarih analizine tabi tutarsak göreceğiz ki, o yolculuk, Erzurum ve ardından gelen Sivas kongreleri için yakılan bir işaret fişeğidir.
Bugün 19 Mayıs
Gelin 23 Nisanda yaptığımız gibi bu akşam da yeniden balkonları dolduralım, dudaklarımızda İstiklal Marşımız, ellerimizde şanlı bayrağımız olsun
Herkes coşsun sevinsin ama biz Erzurumlular herkesten çok haykıralım:
Milli Mücadeleye giden yolun taşları bu yiğit şehirde döşendi,tüm mazlum milletlerin yüreklerini ısıtan istiklâl umudu, bu şehrin yaralı ve yorgun evlatlarının omuzları üzerinde ölümsüz bir esere dönüştü.
101 yıl sonra, bugün belki meydanlarda değiliz, ama inanıyorum ki en büyük meydanlardan çok daha engin olan o daracık balkonlarımızdan öyle bir nida yükselecek ki, tıpkı 101 yıl önce olduğu gibi dost düşman herkes bu sese kulak verecek.
Bize bu toprakları vatan kılmak uğruna, canlarını hiçe sayan; bu yolda zulme, işgale ve emperyalizme boyun eğmeyen, şehit düşerken bile bayrama gider gibi mesut olan
Başta Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Onun çok aziz dava ve yol arkadaşları olmak üzere, asker-sivil, kadın-erkek, çocuk-genç, köylü-şehirli,mektepli-alaylı tüm elleri öpülesi kahramanlarımızı rahmet, şükran ve minnetle yad ediyoruz