15 TEMMUZ’A GÖTÜREN TEMEL YANLIŞ

Ülkeler vatanıyla, devletiyle, rejimi ve yönetimiyle bir bütün halinde milletlerindir. Bu kural, bütün ülkeler ve milletler için geçerlidir.

Hiç bir ülke, ya da ülkenin bir bölümü, o millet içindeki herhangi bir ırka, bir kuruma, bir partiye, seküler ya da İslami bir cemaat ya da tarikata ait değildir. Aksine her ülke o milleti oluşturan bütün ırkların, kurumların, partilerin, tarikat ya da cemaatlerindir. Onlar ülkeyi sahiplenmeli ama bu ülkenin tamamının ya da bir bölümünün sahibi olduklarını asla düşünmemelidirler. Onlar sahip değil, ‘hizmetçi’ olduklarının bilincinde olmalıdırlar. Çünkü sahip olduklarını düşünenler, sahip olduklarından kopar, onların üstünde bir yer kendilerinde vehmederler. Çünkü sahip olmak, sahip olunanı metalaştırır; hükmetmeyi ve parçalanmayı doğurur.

Ayrıca bir ırk, kurum, parti, cemaat ya da tarikat bu ülkenin tek sahibi benim derse, bu bakış, yaklaşım ve anlayıştan dolayı orada pek çok sorun ortaya çıkar. Bunların en önemlilerinden birisi de o ülkedeki iç ve dış şer odaklar, bölünmüş olan bu yapıdan bir takım menfaatlar elde etmeğe çalışırlar. En çok ta o kendisini sahip ilan eden gruba destek olarak onu diğerleri aleyhine güçlendirme ve bu sefer de ondan yararlanma yoluna giderler.

Bu anlamda PKK TERÖR ÖRGÜTÜ, bu ülkenin bir bölümüne, ‘burası benimdir’, demesinden dolayı iç ve dış şer odaklar ona destek olmuş, ülkemiz 50 yıldan beri kan gölüne dönmüş ve gelişmemizin önündeki en büyük engel olmuştur.

Bütün millet, her türlü gücünü harcayarak Ülkemizi düşman elinden kurtarmış ve yine bütün imkanlarını seferber ederek TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİMİZİ kurmuştur. Buna rağmen CHP, ‘bu ülkeyi biz kurtardık, bu devleti biz kurduk’ havasına girmiş, adeta bütün milletin elde etmiş olduğu başarıyı kendisine maletmiştir. O sahiplenme duygusuyla milletten ve milletin değerlerinden kopmuş, yıllarca millete tepeden bakmış ve ona zulmetmiştir. En önemlisi de onu bu ülkenin sahibi olarak gören komunizm başta olmak üzere millet aleyhine olan her türlü yanlış ve zararlı fikir, ideoloji ve akımlar, önce millet nezdinde zayıf olan CHP’ye destek vermiş onu güçlendirmeye çalışmış, sonra da bu ülkeye CHP’yi kullanarak girmiştir. 1960’lı 70’li yıllarda yüzbinlerce gencimizi toprağa ya da hapishaneye düşüren komünizm, belası bu yolla ülkeye girmiştir. PKK terör örgütünün siyasi uzantıları aynı yolla CHP’nin kanatları altında gelişmiş ve halen de gelişmektedir. Bugün LGBT sapık örgütlerine varıncaya kadarher türlü muzir oluşumlar yine CHP eliyle bu ülkede kendisine yer bulmaktadır.

Burada temel sorun, CHP’nin, milletin başarısını yani ülkemizi düşman işgalinden kurtarıp, devletimizi kurmamızı kendisininmiş gibi görmesi, öyle bir vehme kapılması, milletten ve onun değerlerinde kopması, bunu fırsat bilen millet aleyhine her tür zararlı fikri, ideolojik ve lojistik dış desteklere açık hale gelmesi ve sonunda da onların bu ülkeye girmesine sebep olması sorunudur. FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ de bu manada CHP ve türevlerinden çok yararlanmıştır.

Bu sorun CHP VAR OLDUKÇA DEVAM EDECEK OLAN BİR SORUNDUR.

Konumuzla ilgili olarak asıl şuna gelmek istiyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri, isminden de anlaşılacağı gibi milletin kalbinden doğmuş,  bütün milletin göz bebeği ve askeri gücüdür. 1960 darbesinden sonra özellikle TSK ÜST YÖNETİMİ kendisini bu ülkenin bir kurumu olarak değil, sahibi olarak görmeğe başlamıştı. Onun için iki de bir darbe yapıyor ya da aba altından sopa gösteriyordu. Böylece o kesim de milletten ve milletin değerlerinden kopmuştu. Bünyesinde de sürekli olarak darbeci bir damar taşımaya ve beslemeye başlamıştı. Bu darbeci damar da TSK’nın dolayısıyla ülkenin sahibi olarak kendisini görüyordu.

İşte milletten ve onun değerlerinden kopuk, iç ve dış şer odaklarının maşası olan FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ yaklaşık 40-50 yıl kendisini ülkenin sahibi olarak gördüğü bu damar üzerinde çalıştı. Burada yuvalanarak ülkeye hakim olacağını düşündü. O günlerdeki TSK üst yönetimi de bilerek ya da bilmeyerek bunu önemsemedi ya da göz yumdu. FETÖ 40 yıllık bir programla çalışmalarını yürüttü. Kuruma giriş sınavındaki soruları dahi çalarak sınavda başarılı kaldığı militanlarını TSK’nın üst yönetimine yerleştirdiğine karar verdiği 15 Temmuz 2016 Cuma günü iç ve dış şer odaklarının da desteği ile darbe girişimine kalkıştı. Ancak Allah’a hamdolsun millet, daha önce seçmiş olduğu yiğit evladı CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN öncülüğünde ayağa kalkmış ve bu ülkenin gerçek sahibinin kendisi olduğunu ve dara düştüğünde de yine EVELALLAH kendisinin kurtaracağını bütün dünyaya ilan etmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi yüzlerce Şehit ve binlerce Gazi verilerek Milletimiz tarafından bertaraf edilmiştir. Sekiz yıldan beri  de onun kalıntılarının temizlenmesine çalışılmaktadır.

SONUÇ: Bu ülke doğudan batıya, kuzeyden güneye bir bütün halinde Müslüman Milletimizindir. Milletin içinde değişik etnik oluşumlar, kurumlar, partiler, seküler ya da İslami cemaat ve cemiyetler bulunabilir ama ülkenin hiç bir taşı dahi bunlardan herhangi birisinin değil, topyekün milletindir.

Her hangi bir ırki oluşum, kurum, parti, cemaat ya da dernek de bu ülkenin bir bölümünün ya da tamamının sahibi benim, diyemez.

İçeride ve dışarıda millet düşmanı herhangi bir şer odak da bunlardan birisini bu ülkenin sahibiymiş gibi görme ve bunlar üzerinde herhangi bir yanlışlığa asla düşmemelidir.

Aksi halde 15 Temmuz günü FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ öncülüğündeki adilere verilen cevabın daha büyüğü ve daha ağırı olan bir cevabı karşılarında bulurlar.

Rabbim, Milletimizin yeniden başlatmış olduğu HAKK’ı ve adaleti yeryüzünde hakim kılma yürüyüşünde hepimizin yar ve yardımcısı olsun...