14 Mayıs 2023 neyin seçimi?

Bir yanda tam bağımsız ve kalkınmış bir Türkiye isteyen maşeri vicdan, diğer yanda terör örgütlerinin “ölümüne destekliyoruz” açıklaması yaptığı ve hatta emperyalist basının atını itini nallayıp, “tüm gücümüzle yanındayız” dediği bir ittifak…

Hakikaten, köprüden önceki son çıkıştayız… Söyler misiniz hangi seçim, 14 Mayıs kadar hayati bir öneme sahipti ve hangi seçim öncesinde Türkiye, bu denli beka meselesiyle karşı karşıya kaldı?

Seçime artık saatler kaldı. Saflar büsbütün kenetleniyor. Türkiye, ya 14 Mayıs’tan sonra bugünden tahmin bile edemeyeceğimiz acayip bir hal alacak ya da devlet de millet de kaldığı yerden hamle üstüne hamleler yaparak, bütün mazlum milletlerin ümidi ve geleceği olacak.

Küresel aktörler, dünya üzerine oyun üzerine oyun kuruyorlar. Bu karanlık sahnede, istiyorlar ki Türkiye, oyun içerisinde bir piyon olsun. İşte ne vakit Türkiye bu çirkinliğe ve zalimliğe “hayır” deyip, oyunu bozduysa; 14 Mayıs’ta da diliyorlar ki Türkiye, kendilerine biat eden yeni bir yönetime kavuşsun.

Seçim, iyiden en iyi olanı ayırmaktır. Oysa bu seçim, “sen köprüler yaptın ama ben daha iyi köprüler yapacağım” diyenlerin değil; Türkiye ile hesaplaşacağım hadsizliğini slogan yapanlar arasında geçecek. Bu seçim, 15 Temmuz’da milletten tokat yiyen hainler ve Gabar’da akıttıkları kanın yerine şimdi petrol fışkıran bu yüzden de kudurdukça kuduranlar ile milli duruşun adresi ve bağımsızlığın timsali esaslı yüreklerin kantara çıkacağı bir seçim…

Ey terör örgütleri ve ey emperyalist güçler, hiç merak etmeyin… Türkiye elbette tercihini çoktan yaptı. Çünkü bu millet, seçmesini de silkmesini de çok iyi bilir.

Bu vatan bize, bir Noel akşamı bacadan atılan bir hediye paketindeki oyuncak değil. Bu yüzden oynadık hevesimiz geçti, şimdi yenisini istiyoruz diyelim. Bu vatan, bedeli can ve kanla ödenmiş bir destanın bayraklaşmış adıdır. 14 Mayıs’ı, kendi açılarından “büyük hesaplaşma” ya da “asrın devrimi” olarak görenler, hele bir dönüp tarihe bakın ki, oradaki ayna sizin yüzünüze nasıl haykırıyor…

Erzurum’dan biliyorum: Daha dünün ne kadar beleşçisi, tefecisi, FETÖ’cüsü ve örgütçüsü varsa tekmili birden Cumhur İttifakı’na akın düzenlemiş! Alayı birden 14 Mayıs’ı “yeniden doğuş” diye ilan ediyorlar ve eksiksiz tamamı 14 Mayıs’ta yeniden eski düzenlerine kavuşacaklarının hülyasıyla avunuyorlar!

İbret alırlar mı yahut da ders çıkaran birileri olur mu bilemem; lakin Erzurum bu güruhun bi tamamına Cuma günü esaslı bir tokat patlattı.

Eğseler de bükseler de yamultamadılar. Erzurum, öyle bir dik durdu ki, ta Batı, Palandöken’in ayaklandığını sandı bir an için…

“Efendim ama hayat pahalılığı, zamlar, kiralar, maaşların hali” diyor. Haklılar elbette… Kim ki, “Bu ülkede hayat pahalılığı yok, herkes istediği her şeyi satın alıyor diyorsa” anlayın ki o kişi, ya aklıselimini kaybetmiştir ya da… Neyse.

Sorunlar var, hem de kallavi sorunlar… Fakat bu sorunların hiç biri makul bir sürede aşılamayacak cinsten sorunlar değil. Asıl sorun, ülkenin beka meselesidir ve Allah korusun yarın Suriye benzeri bir ülke olma meselesidir.

Hiç mi hiç uzak değil o ihtimal… Çünkü Türkiye düşmanı ne kadar sırtlan ve çakal varsa sürü halinde pusuya yatmış Türkiye’nin dizleri üzerine düşmesini bekliyorlar.

Kendi ülkesinde haftalardır süren hükümeti protesto eylemlerini kapak yapmayan kimi ahlaksızlar, işi gücü bırakıp Türkiye seçimleri üzerine ekipler oluşturdular; yetmedi Türkiye’yi müptezel dergilerine kapak yaptılar.

Oysa Fransa yanıyor, İngiltere kaynıyor, Amerika cinnet getiriyor… En son da Nazi artıkları oklarına sarıldı!

Siz şu ana kadar duydunuz mu bu işbirlikçilerden birinin bu hayasız saldırıya karşı, “yahu size ne oluyor, bu bizim kendi içimizdeki bir seçim” diyen samimi bir babayiğidi…

Canım laf olsun diye birkaç cümle edenler oldu elbette, ama bunun samimi bir çıkış olmadığını Mısır’daki o zat bile biliyor.

Meğerse bunca zamandır içlerinde biriktirmişler. Anlıyoruz ki Türkiye’nin her başarısı, her kazanımı, her üretimi ve her yeni buluşu onların beyinlerine birer mıh gibi çakılıyormuş.

İşte şimdi teker teker itiraf ediyorlar, üstelik utanmadan sıkılmadan:

“Biz Batı’nın kuklası olacağız.”

En azından bu defa yalan söylemediler ve yakalandıkları cürmümeşhut hallerini tevil etmeye kalkmadılar. Bu yüzdendir ki, milletin yüzüne bakamadıkları için Batı’nın ipine sarıldılar. Oysa çürük de olsa kendi ipleri de vardı hani…

15 Mayıs’ta Türkiye yepyeni bir şafakta gündüze bürünüp aydınlık bir yola koyulacak…

Meydanlarda o kadar çer çöp olacak ki, olsun… Yeni Türkiye onları teker teker temizleyip, ülkenin bulvarlarını şahikalardan abide kılacak.

Keşke 14 Mayıs sıradan bir seçim olsaydı.

Sizi temin ederim, o kadar çok hesap soracağım AK Partili olacaktı ki, bilseydiniz şaşarsınız.

Neyse…

Bugün, o gün değil ne yazık ki…

Ama o gün mutlaka olmalı.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Halis demir 09 Mayıs 2023 15:00

    14 Mayıs Türkiye’nin tekrar doğru yola girme seçimi. Siyasi İslamın bu ülkeye coğrafyaya hiçbir şey kazandırmayacağının belli olduğu bir seçim. Fabrika ayarlarına dönüş seçimi. Namusluların başa geçme seçimi. Adaletsizliğin hak hukuk yemenin son bulacağı bir seçim. TC ibaresinin geri geleceği bir seçim. Andımızın geri geleceği bir seçim. Din tacirlerinin yobazların din ile aldatanların son bulacağı bir seçim.